Multimedia: Dolunay
Bugün günlerden ne bilmiyorum. Hangi yıldayız onu hiç bilmiyorum. Tek bildiğim 8 yıldır bu lanet yerde olduğum ve bugün bu çöplük gibi hapishaneden çıkacağım.
"Dolunay Korkmaz. Topla eşyalarını." Yine suratsız kadın ama tek değişiklik ilk defa suratsızın ağzından iyi bir şey çıkmasıydı.
Eşyalarımı toplayıp lanet insanlara kötü bakışlar atıp çıktım. Biliyor musunuz? Hayatımda hiç arkadaşım olmadı. Kimseye değer vermemek lazım çünkü bağlananın sonu kötü oluyor.
Aslında burdan çıkınca yapacak hiç bir şey yok. Kimsem yok.
Hapishaneye 10 yaşında girdim. 18 yaşında çıkıyorum. Neden hapse girdim? Şu yüzden girdim; babam olacak şerefsiz köpek, annem ve ablamı bıçaklayıp kaçtı. Ee tabi evde ben varım, bıçakta benim elimde. Neden elimde diye soracak olursanız o baba denilen şerefsiz elime bıçağı bırakıp kaçtı. Komşumuz da benim yaptığımı sanıp polisi çağırmıştı. 10 yaşındaki çocuk niye annesiyle ablasını bıçaklasın ki?
Her ne kadar dirensem de o çöplüğe girmiştim ve şimdi dünyayla tekrardan tanışacaktım.
Beni bekle bok dünya. Tekrar geliyorum.
İşlerim hallolduktan sonra bankta oturup abimi düşünmeye başladım. Ah, evet. Abim vardı. O gerçeği biliyordu. Kimsem yok dediğime bakmayın, abim beni yalnız bırakmazdı, hapse girmemem için benden çok direnmişti.
Hapistekiler benden nefret ederlerdi. Çoğu gelip geçiciydi. Benim gibi 8 yıl hapis yatan çok kişi olmamıştı. Çocuk hapishanesinde çok dayak yemiştim, dayak yiye yiye dayak atmayı öğrendim. Ve büyüdükçe bana sataşanları dövdüm, hapishane hayatlarını mahvettim.
İyi bir insan değilim. Olmayacağım da.
12 yaşındayken gülümsemeyi unutmuşum. 6 senedir bir kere bile gülümsememiştim.
Hapishaneden çıktığım için bir kere gülmeyi denedim, olmadı. Resmen yüz kaslarım ağrıyordu.
Bankta otururken bir yandan da düşünüyordum. Şimdi ne yapacaktım, nereye gidicektim... Ben böyle boş boş düşünürken karşı banktaki çocuk dikkatimi çekti.
Aynı benim gibi oturup boş boş düşünüyordu. İçime aniden doğan bir cesaret ile kalktım ve yanına kadar gidip oturdum. "Ne düşünüyorsun?"
"Sanane."
"Aman. Soranda kabahat."
"Sorma o zaman." Benden kaba çıktı.
Tam cevap verecektim ki telefonu çalmaya başladı. "Alo?" Biraz karşı tarafı dinledi. "Abicim ne demek araba bizde ya?!"... "Tamam. Ben bir çaresine bakarım. Geliyorum Poyraz geliyorum. Ya oğlum tamam. Hadi kapa."
Kalkıp arkasını döndüğü anda bileğini tuttum. Bıkkınlıkla döndü ve "Ne istiyorsun?" diye sordu.
"Beni de al yanına."
"Kızım daha yeni çıktın hapisten bir bismillah de. Hem tekrar hapise girmek istemezsin herhalde?" dediği anda sorumu yapıştırdım. "Ne?"
"Bilmek istemezsin."
"Benimle bir dışarı kadar gelir misin? Hapishanenin önü çok uygun değil de." dediğimde biraz tereddütlü olsa da kabul etti ve sonunda burdan kurtulduk.
"Bilmek istemeyeceğim şey neymiş? Söyle de ona göre kararımı değiştireyim. Çünkü ben bir şeyi istersem yaparım. Tamam mı adını bilmediğim cici çocuk?" Hapishaneden uzaklaştıktan sonra ara sokaklardan birine girdik. Çok kişi yoktu.
"Vauv! Çok sert! Gerçekten çok korktum. Söylemeyeceğim, tamam mı? Benimle de gelmiyorsun. Hayatta olmaz," dediğinde dudaklarım alaycıl bir ifadeyle kıvrıldı. Adını bilmediğim çocuk daha ne olduğunu anlamadan kolunu tutup ters çevirdim, sağ dizimle de sırtına destek verdim. "Söylüyor musun söylemiyor musun?"
"Ne yaparsan yap, söylemeyeceğim," dediği anda kolunu daha da çekip baskıyı arttırdım. Acıyla inlemesi hoşuma gidiyormuş gibi sırıttım. Evet, ben bir sadistim.
Yaklaşık bir dakika önce ağzımdan dökülen kelimeleri yine aynı sakinlikle tekrarladım. "Söylüyor musun söylemiyor musun?" Bilmiyordu ki zavallı, bende deli gücü olduğunu ve az sonra böyle sakin olmayacağımı. "Tamam lan yeter. Sen yeter ki sus ve bırak kolumu! Söyleyeceğim tamam." dedi. Dediğini yapıp kolunu bıraktım. Ayağa kalkıp üstünü başını düzeltti. Sonra da konuşmaya başladı.
"Her şey 2 yıl önce başladı. Atilla diye bir pezevenk var. Adam zengin ve bir sürü koruması var. Bir sürü adamı da var. O adam benim sevgilimi öldürdü. Ben de onu ve 5 tane adamını bıçakladım. O hapse girdi ve hemen çıktı çünkü zengindi. Bıçakladığımda ölmemişti, kurtuldu ve kendini döve döve öldürdüğü oğlunun iftirasını da bana attı. Katil değilim ama olma yolumdayım. Tamam mı? Şimdi geri dön. Benimle gelmiyorsun."
Tek yaptığım ruhsuzca yüzüne bakmak oldu. Ağzımdan çıkan tek kelime ise "Dönmüyorum," du.
"İyi o zaman. Ben otobüsle gidiyorum. Sen de ne yaparsan yap. İstersen benimle gel, istersen geri dön. Otobüse bir katil olarak binmek tehlikeli?" dedi alay edercesine. Nereden biliyordu bu? Ayrıca ben katil değildim. Kaşınıyordu.
"Ben katil değilim," dedim fırtına öncesi sessizliği andıran bir sakinlikle. Az sonra fırtına kopacaktı. "Öylesin, Dolunay Korkmaz."
"Adımı nerden biliyorsun lan?"
"Seni çok iyi tanıyorum Dolunay. Tehlikeli bir kızsın. Sadistsin ve 18 yaşındasın. Anneni ve ablanı sen öldürdün. Katilsin." dediği anda yüzüne var gücümle yumruğumu indirdim. Afallasa da toparladı ama ikinci yumruğuma kadar. Artık yerdeydi.
Tam üstüne çıkmıştım, üçüncü yumruğu indirecektim ki "Dur!" diye bağırdı. "Ne oldu? Katil olmadığım mı aklına geldi?!" diye kükredim. Tam bir şey söyleyecekti ki ekledim: "Bana bak adını bilmediğim çocuk, eğer ailem hakkında tek bir söz daha söylersen..." cebimdeki hapishaneden kalma kurşun kalemi çıkardım ve ortadan ikiye böldüm. "... Böyle tek tek kemiklerini kırarım," diyip kalktım.
"Tamam sakin ol," dedi. "Benimle gelebilirsin ama bir şartım var," sorarcasına gözlerine baktığımda şartını söyledi.
"Bana yardım edeceksin."
"Anlaştık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Katliam
De TodoSuçsuz yere 8 yıldır hapiste yatan Dolunay Korkmaz; sadist, daha çok psikopat bir kızdır. Hapishanenin önünde tanıştığı çocuk hayatını değiştirecektir. Korkut Alkan... "Benim soyadım 'Korkmaz'. Ben hiç bir şeyden korkmam."