Yazar; leecrannie
Çeviri; SeKaism
*Ç/N: Cidden delireceğim ya şu wattpad in sorunu bir bitmiyor. Ya medya eklenmiyor, ya bölümde düzenlenen hata gözükmüyor, ya bildirim gelmiyor TT Ya Sabır -_-
Baekhyun'un gözünden;
Şu trajik acınası hikayemde en ters köşe yapan hafta bu geçen haftaydı.
Chanyeol'un ne kadar bir pislik olduğumu duyduktan sonra iğrenerek kaçmasını bekliyordum sadece. Tatlı kelimeler, samimi sarılmalar ve onun kibar dokunuşları beklediğim şey değildi. Bir kere bile yanımdan ayrılmamıştı, saçmalıklarımdan çoktan yorulduğunu düşündüğümde bile. Yatağının diğer tarafını almamı hiç reddetmemişti, kahretsin, sıcaklığına beni yutmaya her zaman istekliydi, ve güçlü kollarını güven kaynağım olarak kullanmama izin vermişti.
Kendimden emin değilken, elimi tutmuştu ve kulağıma cesaret vererek fısıldamıştı. Onunla, tekrar arkadaşlarımla görüşebilmiştim, gülüşlerini görebilmiştim ve tıpkı eski günlerdeki gibi konuşabilmiştim.
Onunla, belki baştan başlamayı, düşünmüştüm. Muhtemelen, şeytanlarımı bir kenarda tutabilmiş ve hayatımı yeniden canlandırmaya başlamıştım.
Düşünmüştüm...Bunu yapabileceğimi düşünmüştüm. Kolay olacağını düşünmüştüm.
Ama gecenin ortasında uyandığımda, ter sırtımı ince bir tabakayla kaplıyordu ve kafamda yüzen kabusların tazelenmesiyle titriyordum, umutlarımın yavaş yavaş tükendiğini hissediyorum.
Dikkatle doğruldum ve yanımda uyuyan deve bir göz attım, yaşlar görünüşümü bulanıklaştırıyordu ve yanağımdan aşağıya akıyordu.
Aynı anılar üzerime dadanırken korku beni tekrar yemeye başlamıştı.
"Ch-Chanyeol..." Onu uyandırmaya çalıştım ama sesim zar zor fısıltı şeklinde çıkmıştı. Ağzımdan kaçan sesli bir hıçkırığı yutarken göğsümde beni daraltan bir acı vardı.
Titreyen elimi yüzüne uzattım, ama uykusunda huzurlu olduğunu görünce, dudağımı ısırdım ve elimi anında geri çektim. Titrek nefeslerle, yataktan kalktım ve parmak ucunda yürüyerek odasından dışarı çıktım, banyoya ilerleyerek.
Çıplak ayağım soğuk banyo zeminine değince, aynanın önünde durdum ve yansımama baktım---birbirine girmiş saçlar, kenarları kızarmış gözler, ve titreyen dudak--Darmadağındım.
Chanyeol'un hastaneden beni eve getirdiğinden beri, hep rüya görmeden uyuyordum---tek bir kabus olmadan, ama şimdiye kadar.
Dirseğimi lavabonun kenarına koydum ve kafamı ellerimin arasında dinlendirdim, parmaklarım saçlarımı kavrıyordu ve tırnaklarım kafa derimi kazıyordu.
Tam yeniden başlamaya hazır olduğumu düşünürken, karanlık günler beni tekrar ziyaret etmeye karar vermişti, sanki benimle alay eder gibi--- bana asla mutlu bir hayatı seçme vermeyip benimle alay ediyorlardı çünkü içimde bir yerlerde sakladığım karanlık tarafa beni geri çekmek için hep oradaydılar.
Titriyordum, sızlanıyordum ve elimde olmadan her şeyi hatırlarken hıçkırıklarımda boğuluyordum--- ellerimin annemin kanıyla batmış olduğu an--- kendi ellerimle ateşlediğim mermiyi babamın tam kalbini deldiğim an---okuldaki çocukların vücudumla oynadığı an---hasta kuzenimin hem aklımla hem bedenimle oldukça küçük düşürücü bir yolla işkence ettiği an---halamın arabasında oturup, onun keskin ve kin dolu sesini dinlediğim, hissettiğim tüm acıları hak ettiğimi söylediği an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Worth Everything
Fanfiction"Bir şey zaten olduğunda---iyi yada kötü--- zamanı geri almamızın ve bunu değiştirmemizin imkanı yok. Yapmamızın için geriye kalan tek şey...pekala, iki şey var. Birincisi zaten olduğu gerçeğini kabullenmek ve belki de, birinci olmasının sebebi bu...