Kim yazmış olabilirdi bu notu? Ben düşüncelere dalarken arka sırada oturan kız "Bir çocuk sınıfa gelip bu notu bıraktı sıranın üzerine " dedi.
"Kim olduğunu biliyor musun peki?"
"Hayır"
Kıza "Tamam yinede teşekkürler " deyip sırama oturdum. Bu kızda okula yeni gelmişti sanırım. Hem kim olduğunuda bilmiyordu. Bu arada zil çalmıştı. Son dersiydi. Bu dersten çıktıktan sonra Ankara'ya Ayla'nın yanına gidecektim. Ve bu not işini daha sonra düşünecektim.
Sonunda zil çalmıştı ve ders bitmişti. Çantamı alıp hemen sınıftan dışarı attım kendimi.
"Notu aldın mı ?"
"Demek sendin o notu yazan"
Sabah Adil'le kavga eden ve aynı zamanda ismini bilmediğim çocuktu bu.
"Evet bendim. Başka kim ola bilerdiki,ha yoksa sen başka birinden mi bekliyordun "dedi beni sinir eden bir gülüşle.
Yüzüne ters-ters bakıp yeniden yoluma devam ettim. Arkamdan koşarak "Tamam,tamam teşekkür ederim Küçük Hanım. Ee nede olsa hayatımı kurtardın Adil'in elinden" dedi alayıcı bir ses tonuyla. Tekrar yüzüne sert bir bakışla bakıp yolumla gitmeye devam ettim. Uğraşamayacaktım onunla. Bir an önce evde olmak istiyordum Ayla'nın yanına çabuk gitmek için. Ve sonunda eve gelmiştim. Hemen üstümü değiştirdikten sonra annemlere bir an önce gitmek istediğimi bildirdim. Yarım saat sonra evden çıkmıştık. Yol boyu arabanı sessizlik almıştı. Ta ki annem sessizliği bozana kadar.
"Bunu sana varınca söylemek istiyorduk ama dayanamayıp söyleyeceğim ben"
"Neyi anne ?"
"Ayla'nın annesiyle konuştum Ayla'da bizimle beraber Istanbul'a gelecek. Ailesi İstanbul'da bir ev bulup,taşınana kadar bizimle beraber kalacak ve daha bitmedi senin sınıfına kayıt edeceğiz onuda "deyince benden bir çığlık çıktı. Biraz önce yüzünden hüzün yağan kızdan eser-elamet kalmamıştı. O kadar mutluydum ki.
"Anne ne diyeceğimi bilmiyorum çok çok teşekkür ederim sadece" . Artık bir an önce varmak istiyordum.
"Anne"
"Efendim Kızım"
"Peki bunu Ayla biliyor mu?"
"Daha değil onada sen söylersin"
Anneme öpücükler gönderip kafamı pencereye yasladım. O kadar yorgundum ki bu gün. Ah benim yorgun olmadığım gün mü vardı . Uyku beni kollarına alıyordu yavaş-yavaş. Aslında biraz kestirsem hiç de kötü olmazdı. Sonunda kendimi uykunun kollarına bıraktım.
"Alida hadi ama buraya gel"
"Abla sen misin?"
"Selin hadi ama oyun bozanlık etme"
"Ben birşey yapmıyorum ki Ayla, Alida oynamıyor herneyse ben topu getirmeye gidiyorum o zamana kadar Alida hanımda mızıkçılığını bırakır herhalde"
"Tamam çabuk gel"
Hayır Selin oraya gitme lütfen ablacım"Alida kızım uyan"
"Ha?"
"Yine kötü bir rüya gördün galiba Selin'nin ismini bağırıyordun "
"Evet, vardık mı biz?"
"Evet kızım"
Uzun yolculuğun sonunda varmıştık Ankara'ya. Arabadan iner-inmez Aylagilin evlerine taraf koştum. Zili çaldığımda Nazlı teyze açtı kapını.
"Nazlı teyze" diyerek sarıldım Ayla'nın annesine. Annem gibiydi Nazlı teyze benim için. Oda bana sıkıca sarılarak "Daha bir kaç hafta oldu gideli ne kadar zayıflamışsın kızım sen " dedi .
"Hadi içeri geç sen kızım, bende annenleri karşılayayım "
"Tamam " deyip içeri geçtim. Ayla muhtemelen odasındaydı. Merdivenleri kalkarken duvarda Ayla,ben ve ablamın Ayla'nın doğum günün de çektirdiğimiz resimi gördüm. Hayır ağlamayacaktım hele Ayla'nın yanında daha da güçlü olmalıydım. Ayla'nın odasının kapısını tıklatdıktan sonra kim olduğunu sormadan gir dedi.
"A-Alida" dedi kekeleyerek. Hiç birşey söylemeden yanına gidip sıkıca sarıldım ona . Ağlıyordu.
"Şşşşt ağlama melek"diye bildim sadece . Başka ne diye bilirdim ki. Babası yaşında şerefsiz tecavüz etmişti kıza. Hiç birşey söyleyemezdim. Neler yaşamıştı. Ağladığımı his edip daha da sıkıca sarıldı bana.
"İyiki geldin"dedi hıçkırıkların ardından çıkan sesle. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hemen onu sakinleştirmeliydim.
"Seni burada bırakmayacağım" Yüzünü şaşkın ifade alarak
"Nasıl yani?"dedi
"Annem annenlerle konuşmuş. Istanbul'a taşınacaksınız. Ve o süreçte sen bizimle kalacaksın. Ve hele dahası da var bizim okulda yani bizim sınıfta okuyacaksın "dedim bir nefese .
Ayla bana tekrar sarılarak "Her şey için teşekkür ederim Alida ama arada nefes al" dedi.
"Şşşşt teşekkür etme. Hiç gitmemeliydim.
"Kendini yine suçlamaya başlama Alida"
"Tamam ama bundan sonra yeni bir hayata başlayacaksın. Biliyorum Ayla bu çok zor ne yaşadığını bilemem ama deneyeceksin"
Ayla bana uzun süre bakıp "Tamam"dedi yüzüne gülüş kondurarak.
"Hah işte böyle"
Anlat bakalım neler oldu yeni okulunda?"
Ayla'ya okulun ilk gününde Adil'in bana bağırdığını söyleyince oda sinirlendi benim gibi ama sonra sebebini söylediğim de benim gibi hak verdi oda ona.
"Ama bağırmamalıydı yinede"
"Çocuk durup bak canım benim sevgilim oturuyordu bu masada ama şimdi öldü oturamazsın mı diyecekti Ayla bana ?"
"Hayır ama ne bileyim insan gibi söyleye bilerdi en azında burada oturma diye"
"Herneyse işte,hele bugün okulun bahçesinde bir çocukla kavga ediyordu. Birde insanlar öylece durub bakıyordular. Orda olmasaydım resmen öldürecekti çocuğu.
Ayla ağzını açıp şaşkın şaşkın bakarken
"Sakın onları ayırdığını söyleme"
Ona bakıp omuz silktikden sonra
"Oha kızım ayırdın mı onları?"dedi
"Evet Ayla öyle durup bakacak değildim herhalde burada ne var ki"
"Hiç birşey yok daha ne olacak ki hiç hiç bir şey yok "
"Hele gizemli not vardı başımda"
"Ne notu?"
"Adil'le kavga eden çocuk not bırakmıştı sıramın üzerine cesaretini alkışlıyorum Küçük Hanım diye"
"Kendini ne zannediyor o"
"Aynen birde laf sokuyordu kendince. Ee teşekkür etmeliydim nede olsa Adil ' den kurtardın beni diye. Aman herneyse"
"Dur kızım, ben okula geliyim gösteririm gününü ona"
"Sakın Ayla, uğraşmayalım her neyse de eşyalarını yığalım mı ?"
"Olur ama aşağıya inip annenlere bir merhaba diyeyim sonra yığarız"
Uzun geçen günün ardından korku filmi seyr edecekdik. Çabuk toparlanmaya başlıyordu Ayla. Ben onun yerinde olsam düşünmek bile istemiyorum napacağımı. Ama Ayla kadar çabuk toparlana bilmeyeceğime emindim. Ayla'nın çığlık atmasıyla nedenini bilmeden bende çığlık attım.
"Kızım noluyor, ne bağırıyorsun sakin olsana bizimkiler uyanacak şimdi."
"Bana söyleyene bak " dedi Ayla patlamış mısırı suratıma atıp. Yastığı elime alarak Kafasına attım Ayla'nın . O bişeyler mırıldanana kadar odadan çıkıp kaçtım. Eğer orda kalsaydım benim bildiğim Ayla o yastığı alır benim kafamda parçalardı. Mutfağa gidip su içtikten sonra bir şeyler atıştırdım. Kendi kendime "Uyumuştur herhalde artık "deyip odaya kalktım.
"Yastık savaşı etmek istiyorsun demek" Evet evet kapıyı açar-açmaz Ayla yastığı kafama geçirmişti. Demiştim ben benim bildiğim Ayla o yastığı kafamda parçalar diye öyle olmamıştı ama olsun öyle gibi bir şeydi.
"Tamam tamam dur Ayla"
"Hayır"
"O zaman bende yastığı mı alayım"
Yanındakı yastığı bana atıp "Hadi " dedi. Kız öyle davranıyordu ki sanki elindeki kılınç, buda silahşör. Yüzümü gülümseme kaplarken bir yandan da Aylay'la savaşıyordum. Özlemiştim bu günleri. Ayla'ya "Yoruldum ben" diyerek kendimi yere attım. Uzun bir yastık savaşının ardından uykum gelmişti. Saatde epeyi geç olmuştu."Hadi uyuyalım Ayla yarın çok işimiz var"
"Sanarsında Prenses yarın taş taşıyacak. Öyle çok işimiz var söyledin ki dedi kıkırdayarak. Yastığı ona fırlatıp "Uyuyorum ben Küçük Hanım" dedim
"Bana Küçük Hanım söyleyene bak. Kızım 6 gün büyüyüm ben senden"
Yapmacık gülümsemeyle gülümseyip göz devirdim ona. Içimde bende gülüyordum.
Kahkahalarına son vererek uyudu sonunda . Hayattaki tek en yakın arkadaşımdı Ayla. Şimdi birde Doğa vardı. Ha birde Eray. Eray derken bana beni bir yerlerden hatırladığını söylemişti ama nereden ola bilerdiki. Hiç bir fikrim yoktu.
"Kalk kızım kaaalk" Ayla yastıkla yüzüme vurarak bağırıyordu.
"Ah olamaz, saat kaç Ayla "
"Oh be sonunda uyana bildiniz Prenses hazretleri"
"Saat kaç Ayla saat kaç diyorum"
"Dedin mi?" Dedi şaşkın ifadeyle. "Allahım " dedim elimi kafama vurarak.
"Bir buçuk"
"Ne? Bu kadar saat ben mi uyumuştum?"
"Yok ben uyumuştum. Sorduğun soruya bak"
"Ben sana mı sordum " dedim homurdanarak. Genellikle hep erken kalkardım.
"Çok konuşma da aşağıya in yemeğini ye ve sonra da hemen buraya gel yardım et bana canım arkadaşım"
Ayla'ya ters ters bakarak öpücük gönderdim artık nasıl oluyorsa.
Banyoya geçip elimi yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi fırçaladım. Ve sonra aşağıya indim. Tabikide benim Aylagilde bir diş fırçam vardı. Aynı zamanda onun da bizde bir diş fırçası vardı. Hep bir - birimizin evlerinde kalırdık.
"Hadi kızım gelde yemeğini ye"
"Teşekkürler Nazlı teyze"
Anneme bakıp "Saat kaçta çıkarız anne?" dedim.
"Ayla'nın eşyalarını topladıktan hemen sonra çıkarız kızım"dedi
"Tamam"diyerek yemeğimi yemeye geri döndüm. Yemeği bitirdikten sonra yukarı Ayla'ya yardım etmeye çıktım .
"Gel gel bunları da sen topla Kuzucuk"
"Kuzucuk mu?"
"Kolum koptu kolum" Ayla öyle konuşmuştu ki bir an babaannem konuşuyor sandım.
"Tamam tamam zaten yardım etmeye geldim"
Ayla bir fotoğrafı eline alıp "Hatırladın mı Alida bu günü?" dedi
"Unuturmuyum hiç 6 yaşındaydık ,Tuğçe'nin doğum günü partisinde. Bir kız sana kötü birşey söylemişti sende Selin ve bana demiştin. Selin'de az kalsın öldürecekti kızı"
"Evet evet sen benim arkadaşıma mı dedin onu ha sen mi dedin. Kızım resmen kız o günden sonra korkuyordu bizden"dedi gülümseyerek.
"Evet" dedim aynı şekilde bende gülerek. Sonra ikimizin de yüzünden gülümseme silindi.
Ayla yüzümün asık olduğunu görünce "Hadi eşyalarımı da alıp aşağıya inelim yardım et" dedi. Eşyalarını alıp aşağıya bıraktıktan sonra babam eşyaları arabaya taşıdı. Ayla'da bende onun ailesiyle vedalaşıp arabaya bindik. Ayla duygulandı biraz. Tabikide duygulanırdı. Yol boyu gülmüşdük. Ayla pencereden insanlara komik suratlar yapıyordu. Tabii ona bakmayan insanlara.
"Evim evim güzel evim"
"Daha varmadık kızım ama"
"Olsun"
Eve vardığımızda evin önünde gördüğümüz manzara bizi dondurmuştu. Evin önünde polisler ve Ambulans vardı. Ne oluyordu böyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktaki Yıldızım
De Todo"Seni öldüreceğim." Her şey, Alida ve ailesinin İstanbul'a taşınması ile başlar. Yoksa geçmişteki sırların cevapları ile karşılaşmanın vakti mi gelmişti? Bir çığlık sesinin, onların hayatlarını bu kadar değiştirmesi garipti. O çığlıktan ne tür cevap...