Öncelikle bölümün neden bu kadar geç geldiğini açıklamak isterim. Bölüm salı gününden beri hazırdı.Wattpad gibi bir eğlence platformunda bölüm yayınlamak için iyi bir zaman değildi.Hem de hiç. Haberleri hepimiz biliyoruz. Bu yüzden bölümü yayınlamayı erteledim. Sizden tek ricam, bölümü okumaya başlamadan önce şehitlerimiz için bir fatiha okumanız.
Bölüm Şarkısı:Nükleer Başlıklı Kız - Fondoten
*Şarkıyı kesinlikle dinlemelisiniz.
*Ve multimedia resmine bir bakın fazlasıyla hoş.
Çınar, iki gündür ortalıkta yoktu. Nerdeydi? Nasıldı? Hiçbir şey bilmiyordum.
Sözde onunla konuşacaktım. Hemde her şeyi. Her şeyden kastımı, ben bile anlamıyorken onunla nasıl konuşmayı nasıl planlayabilmiştim, bilmiyorum.
Kafamdaki düşünceler beni yiyip bitirirken, Çınar'ın yeri olan cam kenarına oturmuştum. Camdan okulun bahçesine bakarken, dokuzların beden dersinde olduğunu gördüm.
Gülerek voleybol oynayan kızlar bahçenin saha kısmındaydı, erkekler ise hocanın yanında oturmuş konuşuyorlardı. Okula yeni yeni alışıyorlardı.
Önlerinde daha uzun üç sene vardı. Okulun ilk gününü daha dün gibi hatırlıyordum. Herkesin aksine, bende gram heyecan ve sevinç yoktu. Sadece eski okulumdan kurtuluşumun rahatlığı vardı.
Peki değmiş miydi? Bu konu hakkında hala pek bilgim yoktu.
Kendimi bazen pararel bir evrende buluyordum. Hayatımda yaşayamadıklarımı, yaşadığım hayal dünyasında bulurdum. Bu dünyanın, kafamda nasıl oluştuğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
Kendimi o dünyada bulduğumda, gerçek dünyamdan soyutlanırdım. Benim dünyamda keşke dediklerimin hep mutlu sonuçları vardı. Hayatımın büyük bölümünde, hep keşkeler etkili olmuştu.
O gün yağmur yağacağını bilmeden evde dışarı çıkmışsındır, üzerinde ince bir kazak vardır. Hava güllük gülistanlıktır, yağmurdan eser yoktur ama birden yağmur bastırır ve seni sudan çıkmış balığa döndürür.
Ve günün sonunda, boynunda ateşini ölçmek için bir termometre ve kafanda ıslak bezle kendini yatakta bulursun. Keşke yanıma bir şemsiye alsaydım derdin kendine. Bu, en basit keşkelerden biriydi işte.
Bazen yaptığımız geri dönüşü olmayan seçimler, cesurca itiraf edebildiğimiz bazı cümlelerin sonunda olan keşkelerim ise en acılarıydı.
Bazen bu keşkelerin tıpkı bir dağın zirvesindeki karların birleşip önüne ne katarsa yok ettiği bir çığ gibi bu keşkelerimin, bir anda büyük çığ oluşturup beni yok edeceklerini düşünürdüm. Bu düşünce her zaman beni korkutmuştu.
Kapının çalınmasıyla, -tahtada ders anlatan öğretmen dahil- sınıftaki herkesin kafası kapıya döndü.
Nöbetçi, bir kız öğrenciydi. Minyon tipli, düz kahverengi saçlı, mavi gözleriyle, sınıfta öğretmeni hedef alarak konuştu.
"Hocam, dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Deniz Akın bu sınıfta mı?"
İsmimi duymamla, hafifçe yerimden doğruldum. Kızın cevabını ben verdim."Burdayım. Bir sorun mu var?"dedim temkinli bir sesle.
Nöbetçi öğrenciler, genellikle sorunlu öğrencileri idare ya da rehberlik bürosuna çağırırdı. İlk kez gittiğim ve son olmasını umduğum Rehberlik Servisine tekrar gitmek istemiyordum. Sınıftaki bakışların nerdeyse hepsi üstümdeyken konuşmak benim için daha bir zor olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ FARKLI MAVİNİN HİKAYESİ #WATTYS2015 (TAMAMLANDI)
Teen FictionDerin bir nefes aldım. Ağlamamak için gözlerimi yukarı diktim. Yavaşça, durumumuzu özetleyen şu cümleyi kurdum. "Biliyor musun? Ben en çok martıya aşık olmuş balık için üzülüyorum. Hadi diyelim, martı da imkansız olanı başarıp balığa aşık oldu. Pek...