douze

112 9 3
                                    

o haftasonu Calum ile hamburger yemeye gittik. Daha doğrusu paket yaptırıp yangın merdiveninde yemeye karar verdik. İçerisi kalabalıktı ve bu ikimiz içinde iyi değildi. İki hamburgeri de ağzına tıkarken kahkaha attım. "Boğulacaksın" yanakları kızarırken ağzındakileri yutmadan konuştu "sabahtan beri bir şey yemedim." Ona gülerken bakışlarımı ondan uzaklaştırdım. Ondan utanıyordum. Yılbaşında onu öptüğüm gün çok sarhoş olduğum için yaptığımı söyleyip özür diledim.tabiki de onu isteyerek öpmüştüm ama bunu bilmesine gerek yoktu. Calum'dan hoşlanıyordum ama aynı zamanda benden hoşlanmadığını da biliyordum. Bu yüzden onu sadece arkadaş olarak görsem iyi olurdu.Calum elindekileri pakete tıkıp çöp kutusuna salladıktan sonra elimi tutup beni aşağı çekti. Kalbim yerinden çıkacak gibi olduğunda elini bıraktım ve otobüs durağına kadar yanaklarımın kızarıklığını gizleyemedim.
Öbür gün okula gittiğimde herkes spor salonunda toplanmış süslemelerle uğraşıyordu. Partinin ne için olacağını bilmiyordum ve önemsemedim de.nasıl olsa gitmeyecektim.hem elbisem de yoktu. Victoria bana bu ay sadece kira için para göndermişti bu yüzden fazladan harcama yapamazdım. Gidip Michael'ı buldum ve ödevine yardım ettim.
O akşam Calum partiye gitti,parti gitmeden geleceğini biliyordum bu yüzden gece ikiye kadar bekledim ve o da geldi. Ne kadar kalabalık olduğunu ve bütün zamanını arka bahçede ucuz bira içerek geçirdiğini anlattı ve daha sonra ben orada olsaydım daha güzel olacağını söyledi. Bu biraz hoşuma gitti,tamam. Ona gülümsedim ve daha sonra uyumaya gittik.
Öbür gün Michael bana partinin sıkıcı olduğunu ve oraya gizlice içki soktuklarını anlattı. Başı ağrıyordu bu yüzden ona ağrı kesici verdim ve Yoshi'yi bulup derse girdim.
Dersten çıktığımızda Calum yanıma geldi. Şaşırmamı gizlemedim okulda kütüphane dışında pek benimle gözükmezdi. "istersen bugun Lilly ile kal." Dediğinde arkasındaki kızı gördüm. Kızı tanımıyordum ama bana sırıttı. Pekala canayakın bir sırıtış değildi. "Neden?" Kulağıma doğru eğildi ve ben titrememek için kendimi sıktım. "Onunla şehirdeki mc donalds'a gidip gidemeyeceğimi sordu. Ne yapmalıyım?" Gülümsedim ve ona bir sorun olmadığını ve Lilly'de kalabileceğimi söyledim. Bütün gece Lilly'nin salonunda ağladım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum sadece,kırıldım.
Ertesi gün okula gittiğimde Calum'u göremedim. Michael büyük ihtimalle sarhoş olduğu için okula şarkı söylerek girdi ve biri görmeden onu kütüphaneye soktum. Calum'u orada gördüm. Yanıma gelip bana sarıldı ve bende onu dinledim. Kızın yanında hiç bir şey yapamadığını ve kalabalıkta korktuğu için kızın onu bırakıp gittiğini söyledi. Ona sadece kızın gerizekalı olduğunu ve akıllı olan kimsesin onun gibi bir insanı bırakmayacağını mırıldandım. Daha sonra benimle yangın merdiveninde yemek yemeyi sevdiğini söyledi. Ama ona onu sevdiğimi söyleyemedim. Zaten bunu söylemezdim.
Michael'ın evindeydik ve o kasiyer kızla yatıp bütün evini bedava ve bir o kadar ucuz birayla doldurmuştu. Bu yüzden bu gece burada kalmaya karar verdik.
Genellikle içtik ve biraz yüksek sesle şarkı söyleyip güldük. Calum büyük ihtimalle içmemişti bu yüzden beni odaya götürürken oldukça ayıktı. Beni Michael'ın yatağına yatırdı ve kendisi de koltuğa geçti. Herkes salonda sızmıştı. Kahkahamı bastırmaya çalışırken dayanamayıp kahkaha attığımda bana baktı. "Ne var?" Dediğinde suratımı ona çevirdim ve ellerimi yastığın altına soktum. "Buradan şirin gözüküyorsun." Dedim ve kıkırdadım. Yanakları kızarırken bana baktı ve güldü. "Sende buradan oldukça sarhoş gözüküyorsun." "Çok kabasın Calum." Dedim ve gözlerimi kapadım.
Gece kalkıp tuvalete koştum ve kustum,büyük ihtimalle saçlarımı tutan kişi Calum'du ve bu ah,biraz utanç vericiydi.
Biraz kısa oldu sanırım o(^▽^)o

only housemate / hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin