Trafik kazası

37 4 0
                                    

Koşu yaparken giydikleri ve staja giderken giydikleri medyada :))

Sabah uyandığımda staja gitmeme daha 3 saat vardı biraz sahilde koşabilirim diye düşündüm.
Nike takımlarımı giydim hava estiği için bide siyah hırkamı yanıma aldım. Saçımı atkuyruğu yapıp aynanın karşısına geçtim. Fena durmamıştı, kulaklığımıda alıp çıktım.

Sahilde koşarken simitçi dışında tek tük insaların olduğunu farkettim benim gibi spor yapmaya gelenler falan. Stole The Show feat Parson James açıp dinlemeye başladım.

Denizin kokusu bana huzur verirken küçük bi kız çocuğu gördüm bi adama mendil satmaya çalışıyordu.
Adam mendil almamakla kalmayıp birde azarlamıştı küçük kızı.

Kız arkasını dönüp banklara oturmak için ilerlediğinde o minicik gözlerinden düşen yaşları siliyordu.

Bukadar acımasızdı hayat küçük bir kızın göz yaşlarını kendi minik elleriyle silicek kadar yanlız bırakmıştı küçük kızı.

Onun yanına doğru gittiğimde beni fark etmeden gözyaşlarını silmeye çalışıyordu. Oturunca ben
"Meraba bi arkadaşa ihtiyacım var bana yardım edermisin ?" Diyip içtenlikle güldüm.
Kız bana dönüp benim gülümsememin bin kat üstünde olan içtenliğini gösterdi bana. Sonra biranda yüzü düştü ve
"Olmaz abla bu mendilleri satmam gerek"
"Peki neden satman gerek"
"Çünkü satamazsam annemi babam döver "
diyince içim acıdı sanki milyonlarca bıçağı bana saplamışlar gibi hissettim bu duygunun tarifi yoktu.
"Ozaman hepsini ben alıyorum " dedim ama almakla o adamı mutlu edecegimi bildigim halde küçük kızın gülümsemesi bana yetmişti bunun peşini bırakmayı düşünmüyordum.
"Sen ciddimisin abla "
"Evet tatlım ama önce bana adını söylemelisin dimi "
"Adım Elif seninki ne abla"
"İzem memnun oldum Elif "
Mendillerinin parasini verip mendilleri almamıştım satıp daha fazla kazanmasi icin ama doğru bulmuyordum herneyse hemen sonra işim var diyip koşarak uzaklaştı sanırım adamı bulmak için biraz beklemem şarttı.

"Oo küçük stajerde buradaymış"
Bu şirketteki asansörde gördüğüm salaktı adının Baran olduğunu hatırladığım çocuğa dönüp
"Ne istiyorsun?" Dedim
"Şşş kızma güzelim bişey demedim kahvaltı için geldim seni görünce selam veriyim dedim" dedi

En azından diğeri gibi hödük değildi
"Sanada meraba ve görüşmek üzere" diyip bişey söylemesini beklemeden arkamı dönüp koşuya devam ettim.

Eve gelince hazırlanmak için bir saatim olduğunu farkettim duşa girip çıktıktan sonra evdekiler işe gitmişlerdi ve ben son ses müzik açmış hazırlanıyordum.

Siyah dizleri yırtık yüksek bel kotumu giydim üzerine sıfır kol fıstık yeşili onun üzerinede deri ceketimi giydim siyah ve altın sarısı renginde bilekliklerimi taktım.

Duştan çıktığım için saçlarım kabarmıştı bende düz bir fön çektim. Makyaj masasına oturup ten renginde dudaklarımı birazdaha saydamlaştıran ama aynı anda dolgun gösteren rujumu sürdüm eyeliner da çekip kirpiklerimi kıvırdım ve rimel sürdüm makyajım bitmişti.

Siyah botlarımı giyip gözlüklerimi ve çantamı alıp evden çıktım.

***
Stajın son saatlerine yaklaşmak üzereyken Müjgan hanım bugün hiç gelmedi onun yerine Baran bikaçkere geldi ve onun Müjgan hanımın oğlu olduğunu öğrendim aynı şekilde 'hödük' olarak adlandırdığım diğer adamda onun oğluymuş.

Bunlar nasıl kardeşler diye düşünürken
Müjgan hanımdan böyle çocuklar nasıl çıkar diyede düşünmüştüm.
Son saate geldiğimizde masamdaki telefon çaldı açtığımda hemen
"İzem Müjgan hanım trafik kazası geçirmiş hiçbişekilde medya öğrenmeyecek" diyip telefon kapanmıştı.

***

Müjgan hanımın durumunu arayıp soralı bikaç saat geçmişti ama yinede merak ediyordum resmen ilk duyduğumda şok geçirmiş gibi sadece telefona baktım.

Eğer ölürse şirkete kim bakacak diye düşünmedim değil. Umarım hödük olanı bakmaz.
Yada umarım Müjgan hanım biran önce iyileşir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BENCİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin