Gecenin ya da şöyle demeliyim, sabahın 6'sında bir beyinsiz, ki büyük ihtimalle sarhoş bir beyinsiz, yan odada bağırarak bir şeyler söylüyor. Sanırım güzel uykum buraya kadarmış. Lanet olsun merakıma. Orada ne oluyorsa o kadar çok merak ediyorum ki. Ama gidip ne olduğuna bakamayacak kadar da utangaç biriyim işte. Kesinlikle utangaç!
Yatağımda kendi kendime düşüncelere dalmışken bir kaç dakika sonra sesler kesildi. Kesin sızmıştır derken odamın kapısına kadar gelen ayak sesleri işittim ve sonra da çalınan kapımın sesini. Yataktan kalkıp minik adımlarla kapıya gittim. Ne yalan söyleyeyim birazcık korkmuştum. Yine de bir an tereddüt ettikten sonra yavaşça kapıyı araladım ama kapıya dayanmış olduğu için kapıyı aralamamla birlikte üzerime düştü. Evet kesinlikle içmiş! Çok güzel kokmasına rağmen içki kokusunu rahatlıkla alabiliyordum. Az önce ne dedim ben? Bir ara beni uyarırsınız umarım. Kesinlikle kafayı yedim!
Onu üzerimden itip ayağa kalktım. Biraz bekledikten sonra kalkamayacağını anladım ve ona doğru eğilip kaldırmayı denedim. Çok ağırdı. Neyse ki bir kaç denemeden sonra o da bana yardım etmişti ve onu kaldırabilmiştim. Sızmak üzereydi sanırım. Gözlerimi 'Ne var?' dercesine suratına çevirdim. Ayakta zor durduğundan kolumdan destek alıp düzgün durmaya çalışmıştı. Sonra da hafifçe yüzünü bana çevirip özür dilemişti ve anında kollarımda sızmıştı. Şimdi de bu sarhoşla uğraşmak zorundayım aman ne güzel (!). Üstelik çok ağır ve onu odasına taşımam gerekiyor.
Kolunu omzuma atıp bir elimi sırtına destek yaptım ve zaten açık olan odamın kapısından onu çıkardım. Odamın yanındaki odaya kadar onu zorla sürükledim. Evet tam olarak yaptığım buydu. İnsanlar sızınca daha bir ağır oluyorlar sanki. Odaya gelene kadar kollarımda güç kalmamıştı. Yine de biraz daha sabredip yavaşça odasının kapısını açtım ve yatağına kadar taşıdım. Onu yatağına bırakıp arkamı döndüm ve odadan çıkmak için kapıyı araladım. Odadan çıkmadan önce yine kısık bir sesle özür dilemişti ve tekrar uykusuna geri dönmüştü. Neden özür dilediğini hala anlayamasam da çok da önemsememiştim. Heralde gecenin bir saatinde beni rahatsız ettiği içindir diye düşündüm. Kapıyı kapatıp kendimi odama attım ve öğlene kadar uyudum.
En sonunda çalınan kapım sayesinde tekrar uyandım. Gerçi bu sefer kapıyı çalan kim ise beni uyandırması iyi olmuştu yoksa akşama kadar yataktan kalkamayacaktım. Yataktan zorla kalkıp terliklerimi ayağıma geçirdim ve uyuşuk hareketlerle kapıyı açtım. Karşımda görevliye benzer birini beklerken karşımda yine dün geceki sarhoş vardı. Elinde de aslında görevlilerden birinde olması gereken kahvaltı tepsisi vardı. Ah ne kadar da düşünceli (!). Beni sabahın 6'sında uyandırıp sonra da tekrar uyandırmak ve kahvaltı getirmek. Evet çok tutarlı davranışlar sergiliyor. Evet evet kesinlikle (!).
Ona yine bir 'Neler oluyor?' bakışı gönderip konuşmasını bekledim. Ah Tanrım! Ağzından çıkan tek söz yine ve yine sadece 'özür dilerim' oldu. Gerçekten bildiği tek sözcük grubu bu muydu? Devam etmesi için başımı salladım. "Ve sanırım bu kahvaltıyı özürüm için kabul etmeni bekliyorum." "Pekala kahvaltıyı kabul ediyorum." dediğimde gözlerinin içinden bir anlığına bir parıltı geçmişti ve gülümsemeye başlamıştı.
"Ama neden özür dilediğini de bir anlasam 6'dan beri senden duyduğum tek şey özür dilerim oldu. Sanırım ben de bir açıklama bekliyorum." "Ah şey ben de tam olarak 6'da yaptığım gürültüden dolayı özür dilemek için geldiğimde seni uğraştırdığım için özür dilemek için gelirken tekrar uyandırdığım için özür diliyordum. Biraz karışık biliyorum ama tam olarak olay bu." "Tamam o zaman bütün özürlerin kabul edildi. Eğer sakıncası yoksa sabahın 6'sında neden o kadar sarhoş olduğunu ve neden bağrıp durduğunu öğrenebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hotel California
Romance...İleride bir mesafede, parlak bir ışık gördüm Başım ağırlaştı ve görüşüm bulanıklaştı Gece için durmalıydım Orada, o kapı girişinde durdu Görev zilini duydum Ve kendi kendime düşünüyordum ki 'Cennet de olabilir bu, cehennem de' Sonra o bir m...