Arkadaşlar bu bölümde Liva ve Deniz'den bahsedeceğim. Nasıl samimi oldukları falan filan neyse sizi daha fazla bekletmek istemiyorum. İYİ OKUMALAR!
**
Sabah uyandığımda saat 12.00'ı geçiyordu. Vay be! Bayağı uyumuşum. Telefonumu elime aldığımda üç cevapsız arama gördüm ve hepside Deniz'den di. Hafif bir tebessümle saçlarımı düzelttim ve 'Geri ara' tuşuna dokundum. Sanki beni görecek gibi saçlarımı düzeltiyordum birde töbe allam.
Açmasını beklerken bir yandanda dudağımı dişliyordum. Telefon açıldığında ne diyeceğimi şaşırdım ve saçma bir kelime söyledim.
Aranan: Denizimsi.
"Selam Deniz."
"Günaydın desek daha doğru aslında sesinden belli yeni uyanmışsın."
"Aynen öyle. Birşey mi oldu? Aramışsın."
"Aslında evet ııı....Şey bugün birşeyler yapalım mı prenses?"
Salak bir şekilde gülümserken kalbim teklemişti. Bana prenses demesini seviyordum.
"Tabii olur ama kahvaltıya götürmen şartıyla??"
"Tabiki olur bir saate hazır ol. Seni alırım. Görüşürüz."
"Görüşürüz Deniz."
Aklıma gelen bir şarkıyı mırıdanarak merdivenlerden aşağıya indim. Evde birtek annem vardı.
"Günaydın annecim. Elis hala uyuyor mu?" Dedim ve dolaptan su çıkardım.
"Hayır Liva onlar Çağan'la dışarıya çıktılar. Çağan hafızasını geri getirmeye çalışıyor." Yüzümdeki gülümseme soldu.
"Hımm tamam. Anne ben dışarıya çıkıyorum. Deniz gelip beni alacak ve bugünü onunla geçereceğiz."
"Tamam kızım. İyi eğlenceler, dikkatli olun." Anneme öpücük atıp odama çıktım. Kıyafetlerime bakarken düşünmeye başladım.
Elis' in Çağan'la kavga ettiği gün Deniz bana çok iyi bir şekilde destek olmuştu. Beraber uyuduğumuz gün aklıma gelince tekrar gülümsedim. O gün yani Elis' in kaza geçirdiği zaman bizde beraber akşam yemeği yemek için dışarıya çıkmıştık. Bir anda samimilik dalgası bedenimizi savurmuştu. Kaza olayındada tam dört gün boyunca onunla beraberdim. Profesyonel erkek arkadaş bence. Bu düşünceme kahkaha atıp, kıyafet seçmeye geri döndüm.
Mart ayındaydık ve havalar cidden soğuktu. Siyah çorabımı, beyaz puanlı eteğimi ve baskısız siyah kapşonlu kazağımı giyindim. Topuklu botlarımıda giyip makyaj masama oturdum. Ensemde saçlarımı topladım ve önden bir kaç tutam saçımı salık bıraktım. Eyeliner ve kırmızı rujla hazırlığımı bitirdim.
Ne olur ne olmaz diyerek kot ceketimide yanıma alıp aşağıya indim. Deniz geldiğine dair telefonuma mesaj atmıştı. Kapıdan çıkınca Deniz'i gördüm. Siyah spor arabasına yaslanmıştı. Siyah dar kotu, siyah gömleği ve yine siyah deri ceketi ile mükemmeldi. Hafif çıkan sakalları onu kusursuz gösteriyordu. İkimizde gülümseyip arabaya bindik.
"Kahvaltıya nereye gitmek istersiniz küçük hanım?" Dedi ve kahkaha attı. Hafif bir gülümseme ile ona döndüm.
"Ya Deniz gelmem bak." Hala daha gülüyordu. Susmasını bekledim fakat o susmuyordu. Gülmesi artık beni sinir etmeye başlamıştı.
Hızla arabadan indim ve kapıyı çarptım. Yolda ilerlerken tam kaldırımdan aşağıya indiğimde bilinçsizce yola yürüdüm. Araba çarpacağı sırada direksiyonu kırdı ve biri beni kolumdan tutup kendine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkekler Lisesi
Teen FictionBir ikiz kızların erkekler lisesine düşmesiyle başlıyor herşey... Iyi Okumalar :)