eight • your smile my ghost i fell to my kness

1.2K 101 63
                                    

Medya tam anlamıyla bu hikayede hayal ettiğim Louis ve Harry'yi içeriyor, bilginize!

Önceliklee bu bölüm galiba favori bölümüm oldu. Aslında daha uzun bir bölüm olacaktı ama bir şeyleri diğer bölüme saklamalıyım diye düşündüm *kıkırdar*

Bu aradaa trauble yanii sevgili sena'ya teşekkürler :') başından beri o da buradaydı

Umarım keyifle okursunuz ve yorumlarınızıı ve oylarınızı eksik etmezsiniz.

Keyifli tatiller, çoook seviliyorsunuz .x
••••

Ertesi gün Louis zorlukla gözlerini aralayıp üstündeki çarşafları tekmelerken dün geceyle ilgili bir kaç kesit gözünün önüne geldi. Yoğun vanilya ve elma kokusunu hala burnunun ucunda hissettiğine yemin edebilirdi, eğer hisleri ve kendisi bu kadar çorbaya dönmüş olmasaydı tabii. Karmakarışıktı.

Harry yanında oluyordu. Ve tuhaf bir biçimde Harry'nin yanında kendini daha az kötü hissediyordu. Harry neşe doluydu, aydınlıktı ve kim bilir belki de Louis'nin yönünü bulmasına yardım etmek için gelmişti?

Kafasını iki yana sallayıp tüm şiirsel saçmalıkları bir rafa kaldırdı. Kalkıp boy aynasına doğru yürüdü. Elmacık kemiklerini, göz altındaki morlukları dikkatlice incelerken kapının çalmasıyla irkildi. Yataktan yeni kalkmış gibi görünmesin diye (yataktan yeni kalkmıştı, evet) saçlarına şekil vermeye çalıştı ama tek yaptığı onları biraz daha dağıtmak oldu. Ayaklarını sürüyerek kapıya baktığında şaşkınlık ve adını koyamadığı bir his karışımıyla inledi.

Süt beyaz ten, ısırılmış pembe dudaklar, içinde irili ufaklı bir çok leke bulunan ve yeşim taşını andıran gözler, bir de vazgeçilmez olarak bir bandananın arkasına tıkıştırılmış karışık bukleler.

Harry buradaydı.

Sabahın 10'unda hemde.

Onun evinden ayrılalı ortalama sekiz saat falan olmuştu, sahiden.

"Günaydın Loueeh! Beni içeri davet etmeyecek misin? Ne ayıp ama! Arkadaştık hani? "

Harry muzip bir gülümsemeyle içeri doğru girerken Louis bir balık gibi aval aval ona bakmakla meşguldu.

Kendi kendine tekrarladı.

Loueh.

Sonunda kapıyı kapatıp peşinden ilerlemeyi akıl ettiğinde konuşacaktı ki Harry ona izin vermeden lafa atıldı.

"Bugün dersim yoktu ve bir şeyler yapmalıyız diye düşündüm. Hadi hazırlan. Gidebileceğimiz iyi bir yer biliyorum. "

Louis gözlerini kısıp karşısındaki oğlana baktı. Bu haliyle her an saldırabilecekmiş gibi görünmesine rağmen Harry onun yavru kediden farksız olduğunu düşündü.

Harry hiç istifini bozmadan gülümsemeye devam etti.

"Sana yardım edeceğimi söyledim. Bana bir kaç ay ver tamam mı? "

Louis'nin birden yumuşayıp -kendini şaşırtacak derecede hem de- dağılan surat ifadesi şaşkınlığını ele verdi.
Ve kendini Harry'nin büyülü gülümsemesine eşlik ederken buldu. Ama hemen toparlanıp ciddi bir ifadeye bürünerek kollarını göğsünde birleştirdi.

"Pekala. Öyleyse hazırlanmaya gideceğim. "

Harry göz kırpıp eline Louis'nin dergilerinden birini aldığında ve koltuğa iyice yayıldığında Louis kızaran yanaklarını gizleyerek odasına yol almaya başlamıştı bile.

This Love // l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin