Mazottan Tasarrufmuş

18 11 7
                                    

Yani tamam o anlamda değildi ama ben bu gerizekalı iç sesime benzemeye başladığımı düşünüyorum.

Kerem kollarını bana sardı. "İyi diyilim, annem merdivenlerden düşmüş ağır kanaması varmış"

Ben: Kerem ne diyosun, gerçekten mi?

İç sesim: Yok şakacıktan.

Kerem: Özür dilerim ama gerçekten bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Haberi aldıktan sonra sacede senin yanına geldim ve-

Ben: Kerem istersen sen annenin yanına git.

Kerem: Gidicez. Hadi hazırsan çıkalım.

Ben: Kerem kusura bakma ama babam bu durumdayken gelemem.

Kerem: Şanslıyız çünkü annem ve baban aynı hastanede tedavi görüyomuş. Hatta oda yetmediği için aynı odada kalıyorlarmış.

Ben: Şansa bak.

Kerem: Aynen e hadi çıkalım.

Ben: hadi o zaman.

O sırada Kerem'in kıyafetleri dikkatimi çekti. Altına dar kot pantolon üzerine de buz mavisi bi gömlek giymişti ve oldukça şıktı.

Bölüm bitti şakasını çok sevdim ben neys devam.

Hep beraber aşağı indik. Kerem'in arabası yaklaşık 3 - 4 metre ilerideydi. Koşarak arabaya ilerledik. Ben öne Kerem'in yanına oturdum. Berk arkadan gülerek bize bakıyordu.

Kerem aşırı hızlı gidiyordu. "Kerem yavaşla lütfen kaza yapıcan" dedim. Ama Kerem beni duymazlıktan geldi. Tam caddenin bitiminde ışıklardan sonra önümüze çıkan bir araçla çarpıştık.

~~~~~~~~~~
Ne! Nerdeyim ben böyle? Gözlerimi hafifçe araladım. Sedyenin üzerindeydim. Elimi başıma götürdüm. Kanıyordu. Sol kolum çok acıyordu. Dudağım patlamıştı. Kafamı sağa çevirdim. Kerem de bir sedyedeydi. Sol gözünün yanından kanlar akıyordu. Teni bembeyaz olmuştu. Dudakları ise mosmor. Sağ yanımda Berk vardı. Berk'in durumu kötü görünüyordu. Ceren ağlıyordu. Eren Ceren'i sakinleştirmeye çalışıyordu. Ardından annemin bağırışlarını hatırlıyorum. Gerisi yok.

~~~~~~~~~~

"Başak, uyan lütfen, Allah'ım ne yaptım ben böyle, aferin bana."
Kerem'in sesiydi bu. Ağlıyordu. Bir erkek bile olsa ağlamaya hakkı vardı. Kaç kişinin canını tehlikeye atmıştı. O sırada kapının açılma sesini duydum. Kimin geldiğini merak ediyordum. Ama gözlerimi açamıyordum. Ardından Kerem sessizce "Durumu nasıl" diye sordu. Sanırım gelen doktordu. "Durumu gayet iyi bir iki saate uyanır saat 6 gibi taburcu olur, sende onunla çıkarsın ama abisinin durumu ciddi, kafasını cama çok sert vurmuş, ama merak etmeyin o da yarın akşama doğru çıkar" dedi doktor. Oh be durumum iyiymiş ama abim. Off ya yaşadıklarıma bak tam filmlerdeki gibi ha dimi.
Kerem'in ağlaması durmuştu. Ardından elimi tuttu biri. Bu Kerem'di. Dokunuşlarının yumuşaklığından, zarifliğinden anlamıştım. Sımsıkı tutuyordu elimi. Bir süre sonra konuşmaya başladı:

Allah'ım nolur en kısa zamanda açsın şu gözlerini. Hepsi, hepsi benim suçum. Ona zarar verdim, onu öldürebilirdim. Ama iyi yanından bakacak olursak hastaneye gelirken mazot parasından tasarruf ettik.

Erkek diyilmi. Hepiniz aynısınız olm. Bana bunları söylemesi beni duygulandırırken en son cümlesinden sonra suratım düştü. Ya bu nasıl bir odunluktur. IPhone'a Nokia yükleyen insan gibi bildiğin. Romantiklik içinde odunluk.

Arkadaşlar bu bölümde yazcak bişey bulamadım öyle olunca da biraz erken bitirdim ama en kısa zamanda yb gelcek merak etmeyinnn yavrumlar. Bb

YAKIŞIKLI UKALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin