Ne işin var senin burda?

6 2 4
                                    

"Nası birisin sen böyle, obur minik bi panda gibisin" dedi ve ayağa kalktı. Kapıdan çıkarken "bi o kadar da tatlı" dedi ve odadan çıktı.

Neydi bu şimdi? Kerem'i daha yeni tanımaya başlıyordum. O da beni yeni yeni tanıyordu. Ama sanki 10 yillik arkadaşım, veya, ne biliyim işte, sevgilimmiş gibi davranıyordu.

Kerem odaya geldiğinde, bir elindeki çikolataya bir yüzüne baktım. Ama hiçbir şey çikolatadan daha tatlı olamazdı.

Kerem hariiiiiç

Bilmem, belki, olabilir

İtiraf etmek çok mu zor anlamıyorum ki

İyi, tamam itiraf ediyorum Kerem daha tatlı ama çikolata farklı onun yerini kimse tutamaz.

Sonunda uzlaşabileceğimizi biliyordum.

Kerem'in gamzelerinden yüzünü görmekte zorlanıyordum. Abi tamam yether acıkta yüzünü görelim. Tatlı tatlı gülümserken çikolatayı bana uzattı. En sevdigim antep fıstıklı beyaz çikolata ve çikolatalı süt almıştı. Canım ya.

Noold-

Allah rızası için iç ses tamam.

İyi be tamam

Önce çikolatamı yedim. Ardindan çikolatalı sütümü de içtim ve telefonum bildirim sesi ile ağzımdaki sütün bir kısmını Kerem'e püskürttüm falan.

Kerem: Başak iyimisin, doktoru mu çağırsak bi beyin ameliyatı falan önerir belki

Ben: Evet canım ya beyin çok fazla geliyo birazını aldırayım.

Kerem: Teallam ya. Kızım ne bakıyon yardım etsene yanından peçete uzat.

Ben: Vermiycem vermiycem benim diyilmi vermiycem

Kerem: Neyi, oha.

Ben: Kereeeem

Kerem: Ha peçeteyi, haaaa

Ben: Bence sende bi doktora git, belki benim beynimin bi kısmını sana verirler, bendeki bana yetiyo ve artıyo da.

Kerem: Hayır Canım seninki sadece yemeye, içmeye, uyumaya, birde abuk subuk espiriler yapmaya yarıyo, düşünebilmeye ayrılan kısmı da kullanmayı denesene.

Ben: He taam heeeeeeee

dedim elimi sallayarak (7/b ye ve 7/a ya selamlar).

Biz Kerem'le tartışırken kapının çalması ve açılması bir oldu. İçeriye kimin girdiğine baktığımda Kerem'in elini sımsıkı bir şekilde tuttum. Kerem de başını içeriye giren kişiye bakmak için hafif bir şekilde çevirdi.

Gözümden bir damla yaş damlamıştı Kerem'in eline. Hayatım, anılarım, yaşadıklarım, sevgi dolu aşk dolu günlerim geçiyordu gözlerimin önünden. Ardından ise mutsuzluklarım, hayal kırıklıklarım, çevremdeki bana zarar vermeyi seven sadistler geçince gözlerimin önünden bir damla daha yaş gözlerimden akıp gitti.

İçeriye giren kişi eski sevgilim Sarp'tı. Sarp iyi kalpli, dürüst, çalışkan, akıllı, güleryüzlü biri olduğu kadar kötü kalpli, yalancı, tembel, aptal, ve asık suratlı biriydi. Ben onu, ondan daha iyi tanıyordum.

Bağırır bir ses tonu ile "Ne işin var senin burda?" dedim. Sarp sakin bir sekilde "yaralandığını duydum, bi ziyaret ediyim dedim" dedi. Sarp önce bana, ardından elime, Kerem'in elone ve Kerem'e baktı.

Sarp'ın ağzından:

Ben bir Başak'a bir de yanında ki çocuğa baktım. Kimdi o çocuk? Sevgilisi olabilir miydi? Benden sonra bununla mı çıkıyordu? Bu tipsizle mi? Yani çocuk yakışıklıydı, ama benim yanımda hiçbir şeydi. Peki Eren ve Ceren'e ne olmuştu? Acaba küsmüşmüydüler? Bir süre durdum öylece. Başak'a yaptıklarımı biliyordum. Üzgünüm de. Ama bile bile buraya gelmiştim. Onu kırmayı bile göze alarak.

Hiç kimse konuşmuyordu. En sonunda sessizliği bozdu ve Başak'a "sevgin mi?" diye sordum yanında ki çocuğu görerek. Başak sert bir şekilde "bundan sana ne?" diye bağırdı. Kızmıştım. Bana cevap vermesini istiyordum. Ama o beni başından savmaya çalışıyordu. Başak'a dikkatli baktığımda ağladığını gördüm. Sanirim onu üzüyordum. Bir insanı üzmek istemem, hele bu Başak'sa hiç istemem. Ama sanırım onu en çok uzen bendim.

Bu bölümde bu kadar arkadaşlar. Okuma sayımız çok düşük. Multimedia'da Sarp var yavrumlar. Dört gozle artmasını bekliycem.bu arada 529 kelime yazmışım hadi bb.

YAKIŞIKLI UKALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin