"Ne-neymar." diye kekeledim biraz geri çekilerek. Tanrı aşkına bunu yapacakmıydık? Aslında belki bunu isteyebilirdim ama bu Neymar'ı tanıyamamıştım. Neymar normalde böyle biri değildi. Yani bana çirkin olduğumu söylüyordu. Her hareketiyle benden nefret ettiğini gösteriyordu. Neymar'ı diğer erkeklerden ayırmak belkide hataydı. Bir kahkaha attığında neler olduğunu anlayamamıştım.
"Şu yüzüne bak Alex. Tanrım! Bembeyazsın." Ne yani şaka mıydı? Bu sadece aptal bir şaka mıydı? Onun beni isteyeceğini düşünmek bile bir hataydı. Benden nefret ediyordu. Yüzümün nasıl bir şekil aldığını bilmiyordum ama Neymar'dan fazlasıyla nefret ediyordum. Aynı anda kalbimi parçalayıp beni rezil etmeyi başarabiliyordu. Beni ürkütüyordu. Cam kapının önündeki koltuğa yürüdüm. Gülmeyi kesmişti.
Tedirgince yüzüme baktı.
"Alex sıkıldığını söylemiştin ve ben..."
"Ve sen," diye devam ettim sözlerine. "Sen aptalca bir şaka yaptın. Bıraksana Neymar. Hiçbir zaman istediğin bir eş olamam ve sen de hiçbir zaman hayalimdeki eş olmayacaksın."
"Öyle." dedi. İnkâr etmiyordu. Özür dilemiyordu. Berbat bir çift olduğumuzu onaylıyordu. Yatağın içine girip uymak için hazırlandığında şaşırmam yanlıştı. Ne bekliyordum ki? Pişman olmasını ve özür dilemesini mi? Aldırmıyordu. Belki de haklıydı. Biz hiçbir şeydik. Evli ama hiçbir şey. Ne olurdu yani bu evliliği sorunları olmayan bir iş adamıyla yapsaydım? Hani şu kitaplardaki gibi birbirimize aşık olsaydık. Evlilik oyunu gerçeğe dönüşseydi. Derin bir nefes aldım ve Neymar'ın ışıkları söndürmesi üzerine dışarıdaki mutlu çiftleri izlemeye devam ettim. Asla onlar gibi bir eşim olmayacaktı. Aklıma havalimanındaki çift geldiğinde aslında o çiftle benzediğimizi düşündüm. Neymar'da o genç bayan gibi bağırıp çağırıyordu. Adının Westry olduğunu öğrendiğim, orta yaşlı olmasına rağmen karizmatik beyefendi de tıpkı benim gibi ona sadece gülümsüyordu. Neymar dış görünüş olarak mükemmel bir eşti. Herkesin isteyeceği türden. Ama pahalı takım elbiselerinin altındaki kalp fazla karanlıktı. O bayan da dış görünüş olarak güzeldi. Siyah saçları, beyaz teni ve iri, çikolata rengi gözleri ile kusursuz gibiydi. Giydiği uzun elbisesi ince belini ve yuvarlak kalçalarını ortaya çıkarmıştı. Görünüşe göre Westry zengin bir adamdı. Yoksa kadının onunla evlenme ihtimali yoktu. Gözlerim sahilde yürüyen bir çifti takip ederken düşüncelerimden uzaklaştım. Neymar ne demişti? O insanları tanımıyorduk ve onların hayatından bize neydi? Sadece o bayanda tarif edemediğim bir hoşnutsuzluk seziyordum. Neymar'ın nefes alma hızı yavaşlamıştı. İlk gün, aldığı derin nefesler sonucu oluşan hafif horultularından rahatsız olsam da şimdi bunu o kadar da önemsemez olmuştum. Bazen bu sevimli bile geliyordu. Neymar uyurkende mükemmeldi. Aslında uyurken daha mükemmeldi. Çünkü kavga çıkarmıyor ya da sürekli homurdanıp beni hayattan soğutmuyordu. Sadece küçük bir çocuk oluyordu. Aslında itiraf etmek gerekirse bazen onu seyrediyordum. Öyle masum oluyordu ki o korkutucu adamı dizlerime yatırıp sevmek istiyordum. Kulağa garip geliyor ama o küçük huysuz bir çocuktu. Biliyorum. Ailesinden istediği sevgiyi alamamıştı. Nadine kötü bir anne değildi fakat Neymar'ın yürütmesi gereken onca iş vardı ki ona en çabuk şekilde bunları öğretmeye çalışmışlardı. Onun küçük bir çocuk olduğunu unutmuşlardı. Neymar'ın düzenli bir ilişkisi oldu mu bilmiyordum ama kimse ona tam anlamıyla sevgisini verememişti. Eğer verselerdi kalbindeki buzlar erirdi. Sevginin sıcaklığının eritemeyeceği şey yoktu. Her ne kadar ona kırgın olsamda onun için endişeleniyordum. Düzelememesi fikri beni korkutuyordu. Kafamı geriye doğru yasladım ve sadece ay ışığının aydınlattığı odada tavanı izlemeye başladım. Gün içerisinde çok fazla uyumuştum ve şimdi uyukum yoktu. Telefonum titrediğinde onu bulmak için elimi yanımdaki turuncu yastığın altına doğru kaydırdım. İşte buradaydı. Karanlık odadaki tek ışık kaynağı telefonum olduğundan gözlerimi yoruyordu. Gelen mesaja baktığımda birkaç dakika ne cevap vereceğimi düşündüm.Umarım o adam seni üzmüyordur. Yoksa onun dudağını tekrar patlatmaktan mutluluk duyarım.
Andres