3. BÖLÜM - ÇOK FAZLA TESADÜF

27 1 0
                                    

Multimedia Beril ve akşam yemeğe giderken giydiği kıyafet, ayakkabı ve takılar.

Evden çıktığımda annem ve babam hala kahvaltı ediyorlardı. 35 dakikalık yolu 20 dakikada gelip kulübe ulaşmıştım. Girişte durup önce kaskımı çıkarttım sonrada üye kartımı gösterip içeriye girdim.

Pistin kenarına motorumu park edip, kaskımı da elime aldıktan sonra kulübün içine girdim.
Değişik bir yerdi. Her branşta spor aktivitelerini içeren bir yer olsada pist ve bu kafe diğer alanlardan bağımsız gibiydi. Sesin diğer alanlara çok gitmemesi için ve genelde yarışların yapıldığı yer olduğu için diğer alanlardan uzaktı.

Ayrıca çok üyeside yoktu. En azından bu bölümün. Bize ait gibi. Yarışlara katılan ve şehirde bu motorcu erkeklerin arasında yarışan sadece iki kızdık. Su ve ben. Kafede oturan herkese selam verdikten sonra soyunma odasına girip çantamı koydum. Tekrar kafenin olduğu yere girdiğimde herkesin gözleri benim üstümdeydi.

"Hayırdır?" Genelde bu bakışlar yeni kişi kulübe katıldığında olurdu.

"Kızım. 1 Ay. Nasıl dayandın piste gelmeden. Özgürlüğe kavuşmadan." Caner konuştuğunda niye öyle baktıkları anlaşılmıştı. Kendini bildi bileli neredeyse her gün buraya gelen kız niye bir aydır burada yok diye merak ediyorlardı. Babam ve Mehmet Amca'da bu klübün ilk üyelerindendi. Mehmet Amca Tuğçe Teyze'le evlenince ayrılmıştı, babam ise hiç bırakmamıştı hala gençlerin arasına gelip motor kullanıyordu.

"Benim içinde kolay olmadı ama biliyorsunuz sınavlar." Ortamda tek kız olduğumu farkedince kaşlarımı çattım. Bana bir şey yapacaklarından değil. Motorcu diye adlandırılsakta hepsi çok iyi insanlardı.

"Su nerede?"

"Birazdan damlar sarışın. Merak etme." Teo'ya gülümsedikten sonra elimdeki kaskı salladım.

"Gelen var mı?"

"Ben gelirdimde bir kız tarafından yenilmek artık gururuma dokunuyor." Kahkaha attığımda Aykut'un çatılmış kaşları mümkünmüş gibi biraz daha çatılmıştı.

"Sizinle yarışmak büyük bir onurdur sarışın bayan." Teo ayağa kalkıp önümde diz çöküp elini uzatınca kıkırdayıp elini tuttum.

"Çok naziksiniz beyefendi."

"Öyledir, öyle. Yine bağladı Shakespeare'e."

Caner'in söylediğine herkes gülerken Teo gözlerini devirmişti.

"Aferin en azından Shakespeare'in adı geçerken kafiye yapıyorsun. Adamın kemikleri sızlamaz en azından."

**

Caner start verdiğinde ikimizde hareketlenmedik. Ona avans vermeyi düşünüyordum ama sanırım ikimizde aynı şeyi düşünmüştük. Dönüp ona baktığımda kafasıyla yolu işaret etti. Kafamı hayır anlamında salladığımda yukarı sabır diler gibi baktı.

"Lan hadi başlayın. Eşek başı mıyım ben burada. Start verdim be." Kahkahamı bastırıp son kez Teo'ya baktım. Ben başlamadan başlamayacağını bildiğim için önce biraz rahatlığın sesini duyurup hızlı bir başlangıç yaptım. 10 saniye sonra arkamda olduğunu gördüğünde gülümsedim.

Tam bir aydır bu kadar hız yapmamıştım. Rahatlık tüm vücudumu ele geçirirken hızımı biraz daha artırdım.

Ezberlediğim piste viraja gelince hızımı düşürmeden yumuşak bir dönüş yaparken dizimin asfaltta sürünmesini özlediğimi fark ettim. Pozisyonumu düzeltip hızımı çıkara bildiğim kadar çıkardım. Tekrar bir viraja geldiğimde bu hızla viraja girersem sağlam çıkamayacığımı bildiğim için hızımı yavaşlatıp ilkinden biraz daha sert bir dönüş yapıp tekrar pozisyonumu düzelttim. Yarışta böyle bir hata yapmamalıydım. Viraja sert girmek kontrolümü kaybettirip aynı zamandada yarışı kaybettirirdi.

ÖzneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin