"Imm, ben... Şeeey..." Utancımdan yerin yarılmasını beklerken gözlerimi güvenlik görevlisi olan adamdan kaçırıyordum. Daha önce hiç yakalanmamıştım ve özellikle elimdekinin küçük bir çikolata olduğu gerçeği vardı bir de. Bari çalmaya değer bir şey olsaydı diye hayıflandım kendime.
"Heey, neler oluyor burada?" Diye gelmişti hemen Berra yanımıza. Ona mecbur kalmak istemezdim ama beni kurtarmasına ihtiyacım vardı şuan. Ona yalvaran ve dolan gözlerimle bakıyordum çaresizce. Gözyaşlarım yerçekimine meydan okurken tüm benliğim magmada erimek istiyordu. Ama utancımdan dolayı kaynaklanan sıcaklığın magmadan daha sıcak olabileceğinden emindim.
"Arkadaşınızı elindeki çikolatayı cebine koyarken yakaladım genç bayan." Demişti güvenlik görevlisi kayıtsız bir şekilde. Konuşması, tavrı... O kadar küstahçaydı ki. Basit bir yer de çalışan güvenlik görevlisi beni küçümsüyordu. Onun gözünde çikolataya parası yetmeyen bir acizdim, tabi bu kıyafetlerle normaldir ya. Halbuki elimdeki çikolatanın fabrikasını satın alabilecek kadar parası olan bir ailem vardı.
"Yanlış anlamışsınız memur bey," dedi Berra güvenlik görevlisine gülümseyerek, "arkadaşım Arya'dan cep telefonundan hangi malzemelerin eksik olduğuna bakmasını istemiştim ve o da demek ki elinde çikolata varken bunu yapmış." O kadar gerçekçi yapıyordu ki bunu. Ben bile öyle olduğuna inanacaktım neredeyse. Adamın onu dinlediğini sanmıyordum gerçi. İçi geçmiş şekilde sinsi arkadaşımı izliyordu.
"Sizce hırsız olsa bu çikolatayı mı çalardı memur bey?" Tanrım. Böyle bir soru bu kadar cilveli bir şekilde sorulamazdı sanırım. Adamın ağzına girmişti resmen. Ama beni bu şekilde kurtarması gerekiyorsa hiçbir şey umrumda değildi, herşeyi yapabilirdi.
Boğazını temizleyerek, "Ha-hayır." Dedi memur. Adamın dili tutulmuştu Berra'nın karşısında resmen.
"O halde sorun yok." Dedi kocaman ve içten olmadığını belli etmemeye çalıştığı gülümsemesiyle Berra. "Şimdi kasaya gidiyoruz ve alışverişimiz bitiyor." Arkasını memura dönmüş, tiksindiğini belli eden bir yüz ifadesiyle bana söylemişti bunu."Teşekkürler Berra." Market poşetlerini kavrayıp evime doğru giderken teşekkür edebilme cesareti bulmuştum. Ona mahçup olmaktan nefret etmiştim. Yüzüne bakamamak ve baktığım da kızarmak, nefretimi daha da katlanmaz hale getirmişti.
"Teşekkür etmene gerek yok ki Aryacığım. Ben senin en yakın dostunum bunu yapmak görevim. Sakın bana mahçup olduğunu düşünme." Yine o sahte gülümsemesiyle gülmüştü. Böyle durumlarda iki kanca alıp ağızının her iki tarafına takıp germek isterdim. Ama tek yapabildiğim benimde sahte gülüşle karşılık vermek olurdu. Gözlerimi ona çevirmeden "tamam" der gibi salladım başımı. Sessizdim ama içimdeki fırtına durmayacak gibiydi.
Berra'ya bütün öfkemi kusmak istiyordum. "Dostlar birbirlerinin sevgilileriyle öpüşür mü?", "Dostlar aynı erkeğe bakarlar mı?", "Dostlar yardımı parayla mı yapar?" Diye. Ama ne bunları diyebilecek cesaretim ne de yüzüm vardı. Eğer o olmasaydı neler olabileceğini düşünmek bile istemem. Belki uzayacaktı ve ben "çikolata hırsızı" olarak anılacaktım. Evet, hırsız olmak isterdim ama çikolatayla anılmak istemezdim.
Apartmanımın önüne geldiğimizde sessizliği bozan Berra olmuştu.
"Ben buradan okula uğrayacağım. Almam gereken evraklar varmış. Kendine dikkat et canım." Diyip yılışık bir şekilde sarılmıştı.
"Sende Berra. Bugün için tekrar teşekkürler." Dedim ondan sıyrılarak. Elini yanağıma koyup gülümsedi. Sonra bişey demeden arkasını döndü ve bende onun uzaklaşmasını izledim.
Elimdeki poşetlerin ağır olmadığına kendimi inandırarak merdivenleri çıkmaya devam ediyordum.
"12. 13. 14..."
"Çaatt." Birden kırılan bir cam sesiyle sesim de kesilmişti. Adımlarımı hızlandırıp yukarıya koşarcasına çıktım. Sesin benim evimden gelmediğini umarak kapımın önüne varmıştım. Ama dikkatimi çeken Doğu'nun kapısının önündeki çöp poşetinden zar zor seçilen kanlı ayna parçaları oldu. Kanın yüzümden çekildiğini hissediyordum. Merakımdan çatlamak üzereydim. Neden yaptığını, ne olduğunu ve nasıl olduğunu... Ona nasıl yaklaşmam gerektiğini bilemiyordum bir türlü. Ama tam o sıra da kafamın üstünde yanan ampul ise tam tersini söylüyordu bana. Aceleyle evime girip poşetlere içeri attım. Koşarak mutfağa giderek bir kaseyi kaptığım gibi evden fırladım.
"Tak tak tak." Sadece şeker isteyeceksin sakin ol diyerek kendimi sakinleştirmeye çalışırken sakın ellerini kontrol etmeyi unutma diyordum kendime. Kapının arkasında çevirilen anahtar sesini duyup gözlerimi kapatıp kalbimin atışlarına odaklandım.
"Efendim Arya?" Biraz sinirli bir sesle açmıştı kapıyı. Gözlerimi gözlerine odakladığımda sesindeki sinirinin somutlaşmış halini görmüştüm.
"Yeni taşındın evet ama, şeker almayı unutmuşum da biraz isteyebilir miyim?" Diyerek kasemi uzatmıştım bütün masumlığumu ve tatlılığımı kullanarak.
"Tabi." Dedi buz gibi bir sesle. Elini kaseye uzattı.
Gözlerim korku ve şaşkınlıkla sonuna kadar açılmıştı. Elinde en ufak bir yara bile yoktu.Multimedya: Arya
![](https://img.wattpad.com/cover/46890447-288-k135121.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suç Ortağım
ActionHayallerine ulaşmak isteyen bir kız... Geçmişinden kaçan, onu herkesten saklayan bir adam... Aşk için en fazla ne yapılabilir ki? Sevdiğin kişi için ailenden, dostlarından, hayallerinden vazgeçebilir misin? Peki ya...