1-Haberlerde uzun bir gece olucağını söylemişlerdi

47.8K 1.7K 734
                                    

Medya: Ecem

✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨

Evet, okullar kapanalı 1 ay oldu ve bir boş günün daha sonuna geldik. Evet, yaz tatilindeyim ve bu süre boyunca hiçbir yere gitmedim.Hatta gitmeyi bırakın yerimden kıpırdamadım desem yeridir. Şaka yaptığımı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz çünkü popomun izi çıkmış kanepe sizinle aynı şeyi düşünmüyor.

Ben Ecem Doğan, 19 yaşıma 3 gün önce girdim. Sınav senemi bitirdim ve üniversite seçimlerimi yaptım ve umarım her şey istediğim gibi giderse bundan tam 1 ay sonra sonuçlar açıklandığında karşınızda Türkiye'nin en iyi okullarından birinde okumaya başlayacak olan bir hukuk öğrencisi olacak!

Hiç öyle her sene meslek değiştiren bir çocuk olmadım. Nedensizce küçüklüğümden beri hep avukat olmanın hayali ile yaşadım. Gerçi çokta şaşırmamak lazım. Yapım gereği haksızlığa gelemeyen,meraklı ve bu tür suç işlerine ilgisi olan biriyim. Lise zamanımın çoğu çözülmemiş davaları izlemekle ya da katillerin psikolojisini araştırıp,raporlarını okumakla geçti. Matematiği siz yapın.

Babam büyük bir şirkette yönetici, annem ise çok iyi bir dergide editör ve aynı zamanda köşe yazarı. Bu nedenle maddi durumumuz hiç fena değil. Tabi keşke maddi durumumuz kadar aile ilişkilerimizde iyi olsaymış...

Tatili boş geçirmemden de anlayacağınız gibi fazla arkadaşım yok, genelde hep tek takılırım. Bunun sebebi sanırım çok fazla sosyalleşmeye çalışmamam, daha doğrusu çalışsamda pek becerememem. Maalesef kendimi bildim bileli insan ilişkile"rim hiçbir zaman iyi olmadı, hep içinde kapalı biri oldum. Ne zaman biriyle bir iletişim kurmayı denesem ya da arkadaş olmayı denesem hiç yürümedi. Ya onlara fazla tuhaf geldim ya da hep kendi hareketlerimi sorgulayıp, çok fazla kafama takıp işleri berbat ettim.

Şu zamana kadar ne doğru düzgün bir ilişkim ne de doğru düzgün bir en yakın arkadaşım oldu. Okuldan ya da ordan burdan arkadaşlarım yok değil illa var ama hiç 'en yakınım' olmadı. İlişki konusunda da benden hoşlananlar, ufak tefek date'e çıktıklarım olsada benim hiç öyle saf salak aşık olduğum biri olmadı. Sanırım biraz fazla 'aşk' insanıyım. Bu beni tuhaf yapar mı bilmiyorum ama aşka gerçekten inanıyorum. Tabi günümüz aşklarından asla bahsetmiyorum(uzak olsunlar). Gerçekten 'GERÇEK AŞK' denilen şeyden bahsediyorum. Böyle filmlerde gördüğümüz "ahh keşke" dediğimiz türden olanlardan. Cidden benim mi standartlarım çok yüksek yoksa günümüz dünyasının mı standartları çok düşük bilmiyorum ama bildiğim tek şey ruhumun eşini aradığım, öyle sadece zaman öldürmelik yüzeysel bir ilişkim olacağına hiç olmasın daha iyi. Aşık olacağım insanın hem en yakınım hemde en sevdiğim olmasını istiyorum. Belkide bu yüzden bu kadar yalnızım.

Ama bu yaz sanki olduğundan da daha yalnızım...

Sadece düz stabil bir biyolojik ilişkimin bulunduğu canım annem ve babam sağolsunlar doğum günümün sabahında ben uyanmadan ve bana haber vermeden koşa koşa uçağa binip Fransa'ya 'iş gezisi' adını verdiklerini tatillerine gittiler. Dediğim gibi canım anam ve babam.

Sinirli miyim diye soracak olursanız...hayır. Ben bu tip şeylere alışalı yaklaşık bi 19 yıl oldu. Tabi içten içe azıcıkta olsa kırgınlığım var fakat bu kırgınlığım beni de yanlarında götürmedikleri için değil, hayatım boyunca olduğu gibi bu doğum günümde de bana aldıkları o pahalı hediyelerin gözümü boyayıp, onların yokluklarını telafi edebileceğini düşündükleri için kırgınım.

Dediğim gibi alıştım artık.

Düşüncelerimden sıyrılıp sabahtan beri izlediğim ve muhtemelen tüm gün daha izlemeye devam edeceğim dizime devam ettim.

Neredeyse bütün tatillerim böyle geçiyordu ve muhtemelen bu yazda böyle olmaya devam edecekti.
---

Gözlerimi açtığımda refleks olarak direk televizyonun üstündeki saate baktım. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve ben televizyon izlerken uyuya kalmıştım. Neredeyse 5-6 sattir uyuyordum.

Esneyerek koltuktan kalkmaya yeltendim fakat televizyonun birden parlayan kırmızı ışığı daha dünya ışığına alışamamış gözlerimi yaktı.

Asla normalde izlemediğim ama büyük ihtimal dizimden sonra başlamış olan günümüzün evlilik programlarından biri acil bir haber ile bölündü ve ekranda hapishane duvarlarının önünde elinde mikrofonla sarışın bir kadın görüldü;

"Evet sayın seyirciler,az önce aldığımız bilgiye göre,seri cinayet zanlısı SARP KUTLAY saat 22.00 sularında hapishaneden kaçmıştır ve aldığımız duyumlara göre kendisi İstanbul yakınlarındadır...Polis ekiplerimiz canla başla bu caniyi aramak için harekete geçmiştir. Vatandaşlarımızın dikkatine bu gece önemlem olarak lütfen kapılarınızı, camlarınızı hatta odalarınızın kapısını bile kilitleyin. Çünkü uzun bir gece olacak"

Acil haber anonsu bitip yerini yeniden evlilik programı aldı. Yeni uyanmanın verdiği sersemlik mi yoksa daha düşüncelerimi bile kontrol edecek kadar beynimin çalışmamasından bilmiyorum ama istemsizce donmuştum. Kendime gelip harket etmeye çalıştığımda tüylerimin diken diken olduğunu gördüm. İstemsizce korkmaya başlamıştım. Tek başına kalmaya alışkın biri olsamda Sarp denen caniyi çok iyi tanıyordum.Daha öncede bahsettiğim gibi suç olaylarını yakından takip etmeyi ve o insanalrın psikolojilerini incelemeyi seviyordum. Sarp'ta bu takip ettiğim davalardan biriydi. Ve inanın bana takip ettiğim diğer canilere hiç benzemiyordu. Tarzı,stili,nedenleri,yaptığı açıklamalar...Nasıl desem, bi garipti, uyuşmuyordu dedikleri. Diğer zanlıların aksine sanki bile isteye kendini içeriye tıktırmıştı. Mahkemede ne kendini savunmuş, ne de açıklamaya çalışmıştı. Doğru düzgün bit itirafı bile yoktu. Suskundu, hatta duyguları olduğunu bilsem kırgın gibiydi bile derdim.

Kafamı sallayıp kendime gelmek için yanağıma minik bir tokat attım. Ailem evde yoktu ve benim ne olur ne olmaz evi kilitlemem gerekiyordu. Zaten ne olacaktı ki? Büyük ihtimal sabaha karşı direk yakalanırdı ve tüm bu olaylar biterdi.

Tabana kuvvet diyerek alt katın tüm camlarını ve kapılarını kilitledim ve iyice kontrol ettim. Üst katta 3 oda vardı ve bir tek benim odamın camı açıktı.Hızlı bir şekilde üst kata çıktım ve sağdaki ilk odaya girdim.

Tam odamın ışığını yakacaktım ki biri kolumdan tuttu ve ben ne olduğunu anlamadan beni kilide alarak arkama geçti. Saçımın bir tutamını kulağımın arkasına attı ve kulağıma eğildi. Nefesini boynumda hissediyordum.

"Haberlerde uzun bir gece olacağını söylemişlerdi"

-

Düzenlenmiştir 1.

Seri KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin