Bölüm 39

38.7K 2.3K 205
                                    




İnstagram: pembekalemindunyasi

**

Multimedyadaki şarkıyı hepinize armağan ediyorum; Jason Mraz – I Won't Give Up ( Vazgeçmeyeceğim)

Asla vazgeçmeyin eğer inanıyorsanız peşinden gidin sonunda başaracaksınız.

Keyifli Okumalar ❤️

***

Karşımda cevap almak için merakla bana bakan adama verecek bir cevap arıyordum ama tüm dolaylı açıklamalar saçma olacağı için ona direk gerçeği söylemeye karar verdim. Derin bir nefes alıp, gözlerimin kopyası gözlere baktım. "Ben Ece, bu resimlerdeki bebek benim" dedim gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken.

Bir anda gerçeği söylemem sanki iyi olmamıştı; babam şimdi donmuş kalmış, sadece bana bakıyordu. Bir şeyler yapmalıydım ama ne yapabilirim bilmiyordum. Ona sarılmak istiyordum ama henüz çok erkendi. Belki de yalan söylediğimi düşünüyordu? Onun bana inanmasını sağlamam lazımdı.

Açıklama yapmam gerektiğini düşünerek bende takılı kalan gözlerine umutla baktım. "Şey çok ani oldu ama böyle bir şey nasıl söylenir, bilmiyorum ki!"

Babam hala tepki vermeden bana bakıyordu. Galiba bana inanmıyordu. Ben bu düşünceler içinde ne yapabilirim diye düşünürken, babam yavaşça elini kaldırıp alnıma dokundu. Ben ne yaptığını çözmeye çalışırken o, alnımdaki saçlarımı kaldırıp dikkatlice bir noktaya bakmaya başladı. Aniden gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı, hem ağlıyor hem de aynı zamanda gülüyordu.

Ben ne olduğunu anlayamazken o aniden toparlanıp konuşmaya başladı. "Ece yeni yürümeye başladığı zamanlarda, o kadar hareketliydi ki onu hiç gözümüzün önünden ayırmıyorduk ama nasıl olduysa bir gün onu iki saniyeliğine gözden kaçırmıştım ve o, o iki saniye sonunda koşarak bana gelirken bir anda düşüp kafasını sehpanın kenarına çarpmıştı. Alnından kan gelmeye başlayınca o kadar panik olmuştuk ki; hemen onu hastaneye yetiştirmiştik. Acildeki doktor, basit bir yaralanma için panik olduğumuza kızdıktan sonra ufak bir pansuman yapıp bizi eve yollamıştı. Ama alnında küçük bir yara izi kaldı, ne zaman o ize baksam onu gözümün önünden ayırmamam gerektiğini hatırlıyordum"

Ellerimi şaşkınlıkla yara izime götürdüm, hiçbir zaman bu yara izinin neden olduğunu öğrenememiştim. Hep doğumdan gelen bir şey gibi düşünmüştüm. Arkasında böyle şefkatle korunduğum bir hikaye olduğunu asla bilemezdim. Gözlerimden yaşlar biraz daha hızlı akmaya başladı.

Babamın da sözleri bitince, ağlaması daha da şiddetlenmişti. Ne yapabilirdim bilmiyordum, aklıma gelen ilk şeyi yapmaya karar verip gözyaşlarını ellerimle silmeye çalıştım. "Baba.."

Babam sanki beni görmüyordu, az önce gülümserken şimdi kaşları çatılmaya başlamıştı. Çok geçmeden konuşmaya yeniden başlayınca nedenini anladım.

"Ama lanet olsun ki ayırdım, salak bir iş için onu ve Lale'yi bırakıp gittim; döndüğümde ne kızım vardı ne de karım". Yine gözyaşları şiddetle akmaya başlamıştı.

Bir anda beni sıkıca sarıp sesli bir şekilde ağlamaya başlayınca, çok geçmeden ben de ona katıldım. Sarılarak yere çöküp aynı anda ağlıyorduk; kafede duran bazı müşteriler merakla yanımıza gelip bakmışlardı ama ikimizin de gözü kimseyi görmüyordu; on sekiz yıl sonra birbirimizi bulmuştuk.

"Seni o kadar çok aradım ki; yolda gördüğüm her çocuğa 'acaba Ece olabilir mi?' diye baktım ama hiçbir yerde bulamadım"

Onun bu çaresizliği benim de canımı yakmıştı. Şimdi ben ne açıklama yapabilirdim ki? Annemin beni yıllarca sakladığını mı söyleyecektim? Ya da başka bir adama baba dedirttiğini mi? Tüm bunları ona nasıl anlatacaktım ben! Onu incitmek istemiyordum ama bu yolun başka bir çıkışı yoktu.

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin