Birşeyler biz istemesekte değişir. Bazende bu değişime bizde katılırız. Kim bu zamanda aynı kalır ki?
Belki bende değiştim bilmiyorum ama etrafımdaki herkes artık bana yabancıydı. Elimi artık yakmaya başlayan telefonumu yatağımın üzerine koyup doğruldum. Yaklaşık 4 saattir uyumaya çabalıyordum. Kuş yuvasına dönmüş saçlarımı tekrar karıştırdım. O gece...biliyorum gerçekti ama saçmaydı.
Son bir ayda o olanlardan eser kalmamıştı. Şimdi o beni görse en fazla selam verir yada hiç oralı olmayıp uzaklaşırdı. Dediğim gibi artık semih bile bana yabancıydı.
" şah şah şah dam dam dam ar ar ar ajdaağğaaaar" diye ses gelince küfür edip alarmı ışık hızıyla kapattım. Uykumu açmak için bu şarkıyı zor olsada seçmiştim. hay onu indiren elime tüküreyim. Uyuşuk hareketlerimle kalkıp aynanın karşısında amaçsızca dikildim. şortum yamuktu. üzerimdeki beyaz atlet yırtılmıştı ve tipim...orasını söylemek bile istemiyorum.
bir aydır aynada karşılaştığım şey buydu. Tipimde kurtarmasa ülke dışı edilecek haldeydim. üzerimdekini çıkarttığımda ter koktuğumu farkettim.
ıslak mendille silinip sıradan göbeği açık tişört giyip altına siyah kotumu zar zor geçirdim. Uykuluydum ve en kötüsü dişimi fırçalamak bile istemiyordum. banyoya doğru adımlarken saçım dolabın kurpuna takıldı "lan bu ne!?"
***
" anlattığım bu atom parçacıkları birleşerek... kızım?" omuzuma bıçak gibi bir şeyin sokulmasıyla başımı sıradan kaldırdım "ha?"
orta yaşlı kerim hoca (malesef adı bu) boyattığı sarı saçlarını arkaya atıp bana yaklaşmaya başladı " kızım iyi misin? hep benim dersimde mi yapıyorsun bunu?" diye sordu.
tam cevap vereceğim sırada yan taraftan birisi atıldı "hocam koridorda bile böyle"
sanki kanlar içinde kıvranıyormuşcasına hoca bana uzun bir bakış attı. Her saat bu olayı yaşamak zorunda gibiydim. Neden böyleyim bende bilmiyorum ama şu mallıktan bir an önce çıkmalıydım. belkide semih...yok lan o olmaz.
"çıkabilirsiniz"
çantamı koluma takıp hızla sınıfta uzaklaştım. Yine anlamsız bir şekilde kantine gelmiştim bile. Eğer beynim uyuşuyorsa kesinlikle izlediğim semih snapleri yüzündendi. Ateş gibi bir şeyin gövdemi yakmasıyla inleyip geri çekildim. Üzerime kısa bir bakış attım "lan lavuk önüne bak ben burda görünmezmiyim lan *** he anam hepiniz üzerime gelin hep psikolojik hemde çayla gelin ben burda sizi bekliyom zaten hay ben senin amına k-" önümdeki yüz yavaşça belirginleşince ağızımı hızla kapattım.
"kızım sen... oha anama saydırsaydın" gözlerimi devirdim. Mavi gözlü...adı her neyse onunla beraber bütün kantin sanki halay çekiyormuşum gibi bana bakıyordu. Tamam başta semih zannetmiştim. Ama yine her zamanki gibi yanılmıştım,kötü bir şekilde.
" oğlum sende adam gibi çarpsaydın!" diye devamını getirdim.gözlerini kıstığında cidden beni anlamaya çalıştığını anladım. Belkide yabancılaşan bendim. Bütün sinirimin saçma bir üzüntüye dönüştüğünü hissedebiliyordum. "bir daha olmasın" diyerek hızla oradan uzaklaştım. Sonraki dersi ekip dışarı fırladım ve otobüs durağına doğru hızla ilerlemeye koyuldum.
Giderek ergen bir hal alıyordum,herşeye duygu karışık tepki veriyordum...e küfür hariç. Telefonumu çıkartıp ali'yi aramaya başladım. Arkadaşım yoktu ama o vardı, en azından beni kendime getirecek tek kişi.
"alo güzelim?" yüzümdeki sırıtmaya engel olamadan "sana ihtiyacım var, müsait misin?"
***
"goooollll" diye anırıp anlamsızca koşmaya başladım. Bir saattir futbol oynuyorduk ve 3-1 gerideydim,olsun. "kızım alt tarafı gol burda alex gibi koşma" adımlarımı yavaşlatıp yere oturdum bana alaylı şekilde bakıyordu. Kahkaha atıp sırtımı yere yasladım. Nefes nefese kalmıştım ve açıkçası eğleniyordum. Onun gölgesi tam üzerime geldiğinde gülmeyi kestim "şimdi neyin var anlatacak mısın?" diyerek yanıma oturdu ve benim gibi yere uzandı.
"sadece arada bir olan depresyon o kadar" diyip ona baktım. Hiç zorlamadan başını salladı. "saatimiz dolacak,üzerimizi değiştirip gidelim mi?"
başımla onaylayıp doğruldum. Birlikte giyinme odasına adımlıyorduk. kız ve erkeklerin ayrıldığı bölüme gelince ikimizde durduk. "burdan sonra ben giderim ali, görüşürüz" yüzümü inceledikten sonra bir adım attığında gerileyip "höst" diyebildim.
kaşlarını çattı "ne höstü lan burnunun içinde çimen kalmış" elinin ucuyla burnumdan yapay çimeni çekti "görüşürüz höst prensesi"
içeri girdiğimde farkında olmadan tuttuğum nefesimi verdim. Bir an höstlü birşey olacak sanmıştım. Dolabımı açıp havlumu aldığımda telefonumun ışığının yanıp söndüğünü farkettim. elime alıp ekrana baktım
14 cevapsız arama
semih
kaşlarımı çatıp "geri ara"ya tıkladım ve açmasını bekledim.
"b-beni aramışsın?" nefesini verdiğini duydum "semihi aradın galiba?" kız sesiyle kaşlarımı çattım " o duşta tatlım çıkınca haber veririm" kalbim kulaklarımda atarken boğazımda bir düğüm oluşmuştu "t-tamam şey ben sonra-" yüzüme kapatmasıyla telefonu sertçe dolaba koydum.
Şakaydı değil mi?
****
" ay kızım ne oldu hadi aç kapıyı" yengem kapıyı tıklatırken daha fazla dayanamayıp yüzümü yastıktan kaldırdım "yok bir şey yenge uykum var sadece" sesimi ne kadar normal tutmaya çalışsamda pek başarılı olamamıştım. "kızım eğer bir şey varsı-" lafını daha güçlü sesimle kestim "iyiyim yenge siz gidin"
bir akrabanın taziyesine gidecekleri için şanslı sayılırdım. Yüzümdeki yaşları silip yastığı kapıya fırlattım. Ağlamak yapacağım en son şeydi, ama şuan değil. niye ağladığımı bende bilmiyordum ama...iyi değildim işte.
Alt tarafı biraz hayranlık duyduğun kişi başka bir kızla yatmıştı o kadar... belki bu sadece hayranlık değildi. Ağızımdan bir hıçkırık daha kaçınca gözümden son hızla akan yaşlarıda sildim.
kapım tekrar tıklandığında sesimi düzelttim "y-yenge?" derin bir nefes alıp kapıyı zorladı. Yedek anahtarı bulmuş olacak ki sesi duyunca olduğum yerden kalktım.
Karşılaştığım görüntüyle gözlerimi tekrar hızla sildim. Bu o olamazdı.
"selin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMAN(semih varol fanfic)
Sonstiges"Tamam ben hergün karşılaştığın kibar kızlardan değilim ama banada şans versen?" kaşlarını çatıp telefonunu arka cebine tıktı "sen bir şanstan fazlasını hakediyorsun"