"Jongin -shi ! Jongin-shi ! Neredesin ?"Karanlıkta parlayan esmer çocuk tüm sakinliğiyle Kabilerinin yeni reyisini arıyordu." Jong-"Daha cümlesine başlamadan kara ormanda ağaçların arasına oturmuş Jongin'i gördü." Tanrım burdamıydın ! Bende sana bir zarar verdiler sandım. "Jongin ufak bir gülümseme sunarken yere indi." Bu gün dolun ayın ikinci günü unutunmu ? Ayrıca onlardan kat ve kat güçlüyüm. "Parıldayan beden endişeyle parmaklarını birbine sürtüyordu. İçinde ki konuşma hissi bir tarafını kemirirken lanet olası Kelimeler ağzında yuvarlanıyor fakat dili sanki donmuş gibi öylece duruyordu." Taemin-shi?"Jongin endişeli bir sesle parlayan çocuğun adını söylediğinde çocuk başını kaldırıp yakışıklı lideri süzdü."O-oh "" Bir şey mi sormak istiyorsun ? "Jongin birkaç adım attıp Taemin'e yaklaştı parıldayan çocuğun güzel teni yakından daha yakıcı ve etkileyiciydi. Elini tombul yanaklara götürüp konuşmasını bekledi. " Ah şey evet ben aish sen yani şey görev evet görev ah görevi yaptın mı?"Parlayan esmer teni koca ormanı aydınlatırken soğuk buz tutmuş kalbi tüm vücudunu karartıyordu. Kelimeler boğazını yırtarken küçük kahverengi gözleri korkuyla parıldıyordu. Karşısında duran beden başını sallayınca derince bir nefes aldı. Birden bire sanki dünya ayaklarından çekilmiş gibiydi. Gözleri kararıyordu fakat belki bu liderle konuşabileceği son zaman dilimiydi Güçlü olmalıydı. Boğazında düğümlenen yumruyu bir kenara bırakarak konuşmaya başladı. Sesi tenin aksine Soğuk ve mattı. "Oh artık bir black pearl ile evlenmen imkansız. "Jongin başını sallayıp ağaca yaslandı. "Böyle olmalıydı! Bilirsin liderler hep yanlız olanlardır. "Jongin sesizce fısıldadığında Teamin büyülendiğini hisetmişti. Dolgun dudaklar karanlıkta bir yukarı bir aşağı hareket ederken parıltılı gözler umarsızca yeri süzüyordu. Taemin elini kalbine götürüp bu manzarayı doyasıya izledi. " Eğer bir black pearl ile evlenme şansım olsaydı seni seçerdim. " Taemin Jongin'in pat diye söylediği cümleyi anlayınca gözlerini büyüterek ona baktı. Fakat Taemin gerçekleri biliyordu. Parıltılı vücudunun lanetini biliyordu. " Beni seçmezdin Jongin. Beni kimse seçmez."Jongin kolarını parlayan bedene sardı."Evet kimse seni seçmiyor çünkü bir yıldız kadar parlak ve güzelsin. Yıldızlar her zaman yalnızdırlar tıpkı liderler gibi. "Taemin gülümseyerek Jongin'e baktı." İyi bir lider olacaksın Kim Jongin. En azından benim kalbimi kazandın."Jongin kıkırdıyarak yürümeye başladı. " Saat 3 olmuş Taemin-shi hadi kabilemize dönelim. Bir azdan tören başlar"İki genç beraber yürürken dolun ay tüm parlaklıyla parlıyordu. ♢♢♢" Escola senta la matita. İl libro che quaranta . Sei tree e mezzo . Perche uzi parda. "Cadılar tüm bir ağızdan aynı büyüyü tekrar ederken Kyungsoo'nun etrafında toplanmışlardı. Zavalı çocuk cidden yaralanmıştı ve iyileşmesi uzun sürüyordu. Baekhyun büyüyü son kez söylediğinde Luhan ellerini Kyungsoo'nun üzerine koydu ." Io ascoltare tuo vovice. Kyungsoo perfavore va a casa. "Cadılar gözlerini kapatıp büyüyü tekrar ederken Kyungsoo derin derin nefesler alıyordu. Baekhyun büyüyü 2 kez daha tekrar edip ayağa kalktı. Üst rafda duran büyülü gülleri allıp Kyungsoo'nun üstüne serpti. Cadılar tekrar el ele tutuşup Kyungsoo için dua ettiler. Hepsinin yüzünde hüzün vardı. Birbirlerini tam anlamıyla tanımasalarda aralarındaki çekim onları birbirine bağlıyordu. Baekhyun derince iç çektiğinde koca bir sesizlik olmuştu. Ölüm sesizliği. Kimsenin konuşacak hali yoktu. Herkez gözlerini yere dikmiş derin sesizlikte bir umut bekloyordu. Luhan ince parmaklarıyla Kyungsoo'nun yüzünü severken ürkekce sihiri mırıldandı. Son bir çağre son bir umut büyüyü mırıldanıyordu. Elini çekerken duyduğu büyük çığlıkla elini tekrar beyaz yüze yerleştirdi. " Kyungsoo iyimisin ? Ne oldu sana?"Minik çocuk utançla bakışlarını kaçırırken gözleri dolmuştu bile. "O Kyungsoo'ya .. o bana... bebek .." Gözlerinden akan yaşlara hıçkırıklar eklenirmen herkez az çok nelerin oldugunu anlıya biliyordu. Luhan gözlerini kısıp konsantre olmaya çalıştı. Kyungsoo'nun iç sesini duyup neler olduğunu öğrene bilirdi. " Luhan lütfen düşüncelerini okuma bize anlatmak istediği zaman anlatır. Sadece ona destek olalım şimdi huh?"O gece cadılar Kyungsoo tekrar uyuyana kadar başında beklediler. ♧♧♧"Bu gün şehire gideceğim . Tao'da benim ile gelecek "Wufan Suho'nun yanına oturup sakince söyledi. Sanki dün olanlar yaşanmamış gibi davranıyordu. "Pekalla. "Wufan Suho'ya bakıp gülümsedi. " Dünün intikamını heycanla bekleyeceğim küçük kardeşim . "Sırıtarak kapıya yaklaştığında Suho da gülümsemeye başlamıştı." Evet heycanla bekle. Eğlenceli olacak. "~~~"Pekala şimdi bir falcıya gideceğiz."Kris sakince söylediğinde Tao ona döndü. " Bir cadı olarak falcıya gitmek bir az aptalca değil mi ? "Kris esmer çocuğun anlına küçük bir fiske attı. " Ya ne vuruyorsun! ?"Uzun olan umursamadan ilerlerken diğeri onu takip ediyordu. "Neyle gideceğiz?" Tao umarsızda sorarken Kris homurdandı." Tabi ki arabayla helikopter mi bekliyordun ?"" hayır cadı süpürgesi. " Kris gencin başına bir fiske daha atıp gülümsedi. " yaa beni aptal yapmaya mı çalışıyosun?"*İkili yarım saate yakın yürüdükten sonra dağın başında olan cadılar evinden ayrılmışlardı" Arabayla gidicez sanıyordum. "Tao homurdanarak yürümeye devam etti." İşte! "Uzun adam cebine elini atıp sigarasını yaktı arabaya binerken Tao'yu süzüyordu. " Binmeyecekmisin ?"Dudağındaki sigarayla alayla sorduğu soru karşısındaki çocuğun öfkesi zıplatmıştı bile. " Tanrı aşkına bir impala ilemi gideceğiz bu tarih öncesinden kalma! ""pekalla sen yürürsün ozaman "Kris arabasına sakince binip kapıyı kapatı. Gaza basacağı sırada küfürlerle birlikte açılan kapıyı süzdü. " Umarım bu külüstür impala gidiyordur. Neden böyle bir araba aldın ki ? Marijuanaya ve sigaralara paran varda arabaya mı yok?"Kris çocuğu görmemezlikten geldi. Elini radyoya uzanıp yavaşca açtı. Aynı anda sigarasından içine çekiyor ve keyifle dışarı savuruyordu. Tao sorusunu duymamazlıktan gelen adama bir bakış attı. Keyifli gözüküyordu. Lana del Rey'in depresif şarkısına eşlik ederken sigarasını tütürüyor, dışarı çıkardığı dumaklar Tao'nun öksürmesine sebep oldu. " Neden sürekli sigara içiyorsun ? Her gördüğümde elinde ya sigara yada viski var. Bağımlımısın ?"Siyahın en koyu tonu olan siyah gözler kızılın en yumşak tonuna bürünmüş gözlere sinirle baktı. " Beni görmemizlikten mi geliyorsun ? "Kris'in dudaklarından süzülen birkaç duman bulutuyla şarkısına eşlik etti. Tao sinirden çıldırmış gibi gözüküyordu. İçindeki öfkeye bir volkan misali patlarken Tao parmağını havaya bir çizgi şeklinde kaldırdı." Ah siktir!"Kris endişeyle tutuşan yakasınına baktı. " Seni sürtük . "Kris yakasındaki ateşi sondürüp Tao'ya baktı"Ben cidden üzgünüm kendimi kontrol edemedim. "Kris derince nefes aldı. Elbisesi mahvolmuştu birkaç derin nefes alıp Tao'ya döndü. "Dün olanlardan sonra bòyle mi davranıyorsun" *short - flashback*"Ne demek bu ? " Kris yüzündeki alaycı ifadeyle Tao'nun yüzünü okşadı. "Sence cadıları black pearlden ayıran en büyük özelik ne ?"Tao omuzlarını silkip soran gözlerle Kris'e baktı."Tabiki beyaz tenleri. Neden bu kadar esmer olduğnu biliyormuaun?"Tao başını iki yana salladığında Kris piçimsi bir şkilde gülümsedi." Chae Rin senin sürtük annen. O cidden blackpearlerin en büyük sürtüğüydü. O kadar çekiciydiki Her erkek onunla yatmak istiyordu. Fakat o bir cadıyla yattı ve seni dünyaya getirdi. Efsanelere göre eğer bir blaclpearl bir cadıdan hamile kalırsa şeytanın ikizi olur fakat şeytan kadar zararlı olmaz. Ama eğer bir cadı bir blackpeardan hamile kalırsa şeytanın ta kendisi olur ve çevresindeki herkezi katleder. Senin annen bir blackpear olmasına rağmen yani senin çok zararlı olmadığını bilmelerine rağmen kabilen seni ve anneni attı. Annen seni bir yetimhaneye verip dünyada sürtüklük yapmaya devam etti. Senin efsaneni bir tek ben biliyorum nedenini biliyormusun ? Çünkü son yazılmış efsaneler kitabı annemize ayitti. Ve annem bana kitabı verdikten sonra yanarak öldü. Kitabı sadece ben okudum ve ardından yaktım. Çünkü eğer bir cadı efaneyi başka bir cadıylan paylaşırsa yanarak ölürdü. Kitapta ne yazıyordu biliyormusun? Hörgüçlerin çıktığında benden bile iyi bir ateş kontrol etme yeteneğin olacak. Ve ne var biliyormusun ? Ben seni öldürüp kanının son damlasına kadar likör yapacağım. " Tao şaşkın gözlerle Kris'e baktı."Ben... annem gibi olabilirim. Senin sürtüğün olabilirim. Beni öldürmen bir şey getirmez. B-ben seninle yatarım h-hatta her istediğ-ğini y-yaparım. ""O zaman yarından itibaren sadece beninle konuşp her gördüğünü bana anlatıcaksın. Eğer sevişmek istersem ne zaman olursa olsun bana hizmet edeceksin "Tao yere bakan kısık sinsi gözlerini Kris'e çevirdi. "Kabül "Kris kendini çok akıllı sanıyordu. Fakat bir gün Tao'nun hörgüçleri çıktığı da ona ne olacağını bilmiyordu.□○□(Kyungsoo'nun cepesinden normal anlatımla yazdım diğer şekilde anlaması güç oluyordu.)Gözlerimi açmamla herşeyin gerçek olduğu gerçeği beynimi kemirmeye başlamıştı. Yaşadıklarım gerçek ve rüya çizgisinde yürürken beynim kendimi toplamam için sinyaler veriyordu. Herkezin beni süzdüğünü hatırladığımda içimdeki utanç korkuyla yükseliyor yanaklarım ısınıyordu. Kim bilir belki beni çıplak bulmuşlardı. Kendimi güçsüz hissediyordum. Güçsüz ve zayıf . Hayatım boyunca güçsüz biriydim. Hiçbir zaman ailem olmamıştı. Hiçbir zaman arkadaşlarım olmamıştı. Hiçbir zaman mutlu olmamıştım. Bunlar klasik bir eziğin hayatından bir parça gibi duyulsada ben sadece klasik ezik değil ekstra ezikdim . Bir çok şeyde kötüydüm. Hiçbir şeyi beceremiyecek seviyedeki ellerim normalden çok fazla IQum dikkat bozukluğum ben tüm hayatım boyunca bir hiçtim. Genelde kimse beni görmezdi. Sesizdim yoktum zayıftım. Kim bilebilirdiki bir gün özel biri sayılabiliceğimi. Aslında böyle bir şeyi herzaman düşünmüştüm. Özel bir şeyin beni kurtarması. Bu okul ve cadı olduğumu söyleyen adam tanrım rüyamıydı bu ? Öldüm ve kendi cenetimdemiydim? Gözlerimi kapatıp derince nefes aldım. Büyük holdan gelen yüksek ses kulaklarımı tırmalıyordu. Sesler yaklaştıkca hidetle gömdüğüm gözlerimi açttım. Birbirine girmiş saçlarım ve kirpiklerim rahasiz edici derecede kaşındırıyordu. Gözlerimi ovuştururken içeri gelen suliyetlerinsesleri beynimde yankılanıyordu. " Tarot falı bak bize chen hyung ! Bize fal bak hyung "Baekhyun'nun cıyaklayan sesi sabrımın son damlası olmuştu gözlerimu açıp mahmur gözlerle Baekhyun'a baktım. " Soo uyandın mı ? Bak bu hyung bir şaman hepimizin falına bakacak." Cıyaklayan sesi gidikce boğuklaşırken sevgilisin Baekhyun'un elini sıkaca tutup gülümsüyordu. " Pekalla . "Boğuk bir sesle mırıldandığım kelime Baekhyun'un daha geniş sırıtmasına neden olmuştu. Bir kaç dakika sonra hepimiz sert tahta halının üzerinde oturmuş Chen'e bakıyorduk. İlk fal Baekhyun için olacaktı. Baek küçük ellerini Chen'e uzatırken sevgilisi onu dikizliyordu. Baekhyun'un içindeki çocuk gibi büyüyen sevinç dalgaları odadaki kötü aurayı kaldırıyordu. Ne kadar aptal olsamda agır aurayı fark etmemek elde değildi. Tao denen yeni çocuk koyu teni ve mora kaçan gözaltı torbasıyla bana o gün gelen adamı andırıyordu. Onun gibi parlak esmer teni küçük çekik gözleri vardı. Gözlerinin altındaki eyeliner ve gözaltı torbaları onu yeterince korkutucu yapıyordu zaten ama o yabancıyı andırması beni daha çok korkutuyordu. Aurası da onunki kadar siyahtı . Tao'nun hemen yanında oturan kişi Sehun'du. Sertce Luhan'ı süzürüyor gözleriyle etrafa ateş saçıyordu. Luhan'ın konyak rengi gözleri gözlerimle buluşunca başımı eyip Chen denen adamın saçmaladıklarını dinledim. "Ah ulu tanrım sen en şanslı cadısın hatta cadıların een eeeeen en şanslısı sensin ! Tanrı sana harika bir yüz ve kader bahşetmiş. Sen ve sevgilin evlenip mutlu olacaksınız . Çok çok uzun yaşayıp çocuklarınızı göreceksiniz. Ama bilmen gereken şu ki cadı ; eğer yakında onüne çıkacak engeli aşmazsan bir genelevde sürtüğün teki olacaksın . Acımadan her gün becerilen bir sürtük. "Baekhyun korku dolu ifadesiyle sevgilisinin elini kavradı." Jesus beni ve aşkımızı korusun ! "Baekhyun ellerini sağdansola sonra yukarı doğru sallayıp haç işareti yaptı. Bir dine inanmak onu güvende hissetiriyor gibiydi. Chanyeol onu sakinleştirdiğinde sıra Luhan'a gelmişti. Baekhyun'na dediklerinden sonra chanyeol fal için olan tüm hevesinin bittiği apaçık ortadaydı. Onun yerine Luhan elini uzatıp falını bekledi. Luhan gerçekten Küçük bir sürtüğe benziyordu boynuna yapışan siyah gothic kolyesi ve siyah eyelineri onu etkileyici aynı zamanda bir o kadarda sürtüğümsü gösteriyordu." Nefret görüyorum saf nefret. Fakat ölüm var yakında ölüm göreceksin yada ölümden döneceksin. Aşk karma karışık düğüm gibi birbirine dolanmış fakat çözmedikce güçleniyor. Dikkat et luhan . Aşk seni öldürür yada güçlendirir seçim senin olacak !"Chen denen adamın zırvaladıkları anlaşılan benim haricimde herkezin ilgisini çekmişti. Söylediği karma karışık cümleler anlam ifade etmesede insanları çekiyordu. Adam bakışlarını Sehun'a yönlendirdi. " Sende elini uzat yakışıklı cadı."Sehun kücümsiyen gözlerini Chen'in gözleriyle birleştirdiğinde garip koyu auranın dahada koyulaştığını iliklerime kadar hissediyordum. " Düzenbaz olsanda sana falk baktıracagım sonuçta beleş. " Chen hiç istifini bozmadan ince uzun parmakları kendine dogru çekerek gözlerini kapatı. Herkezin sadece eline bakmasına rağmen Sehun'a farklı davranıyordu. " Sen o ailedensin ! "Garip adam gözlerini kapatmış kendinden geçmişcesine salanıyordu. " Yarın güneş tutulması var . Kurban seçecekler. Kendine dikkat et cadı. Ölüm çok yakında !"Sehun umursamaz bakışlarıyla elini çektiğinde Herkez nefeslerini tutmuş garip adamı izliyordu. Agır sesizlik Sehun'un sert sesiyle bölündü. " Millet oda bizim gibi bir cadı ona inanmıyorsunuz değil mi ?"Herkez birkaç zırvalık mırıldandığında Luhan beni iteklemeye başlamıştı." Hadi ama sadece eğlencesine yapıyoruz. "İsteksizce yerimden kalktığımda Chen'in değişen yüzü beni korkutmuştu. Yüzü düşmüş ve birden bire beyazlamıştı. "Sen o sun dün rüyama giren çocuk. Sen tanrım "Chen bir yandan bağırırken bir yandan bana yaklaşıyordu. Ellerini karnımın üserinde birleştirip bir çığlık attı." İblis! İblis yapmış bunu cidden yapmış. Tanrı seni ve biz cadıları korusun . "Chen'in her geçen saniye yükselen sesi beni korkuturken karnımdaki ve boynumdaki elleri nefes almamı engeliyordu. Ellerini itmeye çalıştığımda belimi daha çok sıkmaya başlamıştı. Luhan sert bir çığlık attıp Suho'nun gelmesini sağladı. Korku dolu gözler beni süzerken nefes almaya çalışıyordum. Suho'nun dudaklarından dökülen birkaç kelime Chen'i benden uzaklaştırken kalbim deli gibi atıyordu. " Ne yapıyorsun burda ! Seni ückağatcı cadı geldiğin anda zaten az olan cadılarıma mı gözünü diktin?"Suho Chen'in yakalarından tutup havaya kaldırdığında Kris odaya çoktan gelmişti bile. " Tanrım neler oluyor?"Suho ve Chen ayrıldığında Chen üstünü düzeltip Suho'ya döndü. "Konseyin kurulmasını talep ediyorum. " □□□□" Yarın güneş tutulması var sen istesende istemesende konsey bu gün toplanacaktı. "Chen maskaraya boğduğu gözleriyle Suho'ya baktı." Keşke kafan hala bir unicorn olarak kalsaydı. "Suho gülümseyip elini Chen'in boynuna attı." Çocuğu niye öldürmeye çalıştın ?"Nasırlı eller Chen'in boğazını sardığında Kris araya girdi. Normalden uzaktı bu manzara genelde Kris kavga eden Suho ayıran taraf olurdu." Hey hey bakın ne kadarda değişmiş rollar artık birilerini ayırıyorum. Sakin olun beyler! "Kris herzamanki neşesiyle konuşurken Chen ve Suho birbirinden ayrılıp önlerinde duran sandalyeye oturdular. Kris kendine bir kadeh viski koyarken Chen kendi kadeheni uzatıp doldurmasını rica etti. Kris Chen'in kadehine sonra Suho'nun kinede doldurup yerine oturdu. " Pekalla bu gün ki konseyin temaları güneş tutulması , Kyungsooo ve cadılatın yüzkarası Chen. Başka teması olan ?" Chen gözlerini devirip içkisinden bir yudum aldı. Kafasını kemiren bir şey daha vardı ve bunu konseye söyleyip söylememek arasında gidiyordu. Bir kaç yudum daha aldığında içkinin de verdiği güçle konuştu. " Şu göz altı torbalı çocuk onun hakında da konuşmak istiyorum. "Chen sesizce kadehini süzerken Kris'in içinde oluşmuş endişe dolu auvurayı Hisede biliyordu. Kafasını Kris'e çevirdiğinde haklı olduğunu fark etti. Kris endişeyle viskisini yudumluyordu."Yarın bir güneş tutulması olacak. Şu anlık en önemli konumuz bu."Chen seslice yutkunup ayağa kalktı. Maskara dolu kirpikleri birbirine yapışıyor parlak gözleri korkuyla ışıldıyordu. Tam anlamıyla geleneklere bağlı biriydi Chen . Şabanların elinde büyümüştü. Daha dogrusu okuldan kovulduktan sonra şabanlar ona sahip çıkmışlardı. Cadılara dahil çoğu şeyide onlar öğrenmişti zaten. Chen cebindeki birkaç paketten sağlam kalan bir sigara tanesini çıkartı. Sigarasını yaktığında suho ve Kris'in onu süzdüğünü fark etti. Duman dudaklarını terk ederken kelimelerde eş zamanda dökülüyordu ."Oh ailesinden biri kurban edilmeli. Yoksa lanetleniriz . "Chen sigarasını tütürüyorken Suho sadece onu izliyordu ." Siktiğim gelenekleri her zaman bir cadı yakamayız Chen . Hele cadıların soyu tükenmek üzereyken."Chen adi gülümsemesini sunup sigarasını kültabladına bastırdı. " Evet soyumuz tükenmek üzereyken yunan mitolojisinden fırlama bir kedi insanla evlenmeliyiz değil mi ?"Suho içkisini sertçe masaya vurup ayağa kalktı. " Sikimde bile değilsin falcı bozuntusu yarın hiç bir cadı yakılmayacak oturumun diğer konularına geçiyoruz. "Kris bir yabancı gibi tüm olanları izlerken içi içini yiyordu. Sesizce yutkunup biten içkisini yeniledi. " Pekalla Kyungsoo'yu neden öldürmeye çalıştın? " Chen kuşkulu gözlerle Suho'ya baktı. Ellerini anlına koyup birkaçkez ovuşturdu" Cidden olanların farkında değilmisin ?""Tanrım yıllar önce okuldan atılmış başarısız biriyle konsey kuruyorum. Ceza mı bu ?"Chen gözlerini devirip taklit edercesine konuşmaya başladı." Tanrım yıllardır aptal ve sagır olan biriyle aynı konseydemi duruyorum . Cezamı bu ?"Suho kaşlarını çatıp Chen'in yakalarından tutu."Şimdi adam akılı anlat çocukta ne gördün?"Chen yakalarındaki elleri iterken igrentiyle Suho'ya baktı." Şeytanı gördüm. Çocuk karnında şeytanı taşıyor. "