YN:aslında the witch bi' 20-30 bölüm olur diyordum fakat ilgi o kadar az ki sanırım 10 . Bölüm final olacak . Beni üzen yorumların az olması yada oylamanın az olması değil , 200 kişiyle başlayıp 20 ye düşmek üzüyor. Cidde'n yazmaya hiç moralim yok ... Ayrıca yazım yanlışları için özür dilerim otomatik kontrol açık olduğu için bazen otomatik olarak kelimeler değiştiriyor telefon. Ve ben şu an yazım yanlışlarını kontrol edemeyecek kadar tembelim.
"Siktiğim bir durumdayız Suho. Türümüz tükenmek üzere cadılar çok güçsüz ve o çocuk şeytanı karnında taşıyor . Bizim bir kutsal güce ihtiyacımız var . Taç yerinde bizi bekliyor. Hem de lanetlendik ." Suho genelde ciddiyet den uzak olan ama şu an dünyanın en ciddi adamına bürünmüş otantik cadıya baktı .
"Tacı meydana koyacağımda ne olacak ! Uğruna birbirlerini öldürecekler içlerinde ki hırs bitmeyecek . Türümüzü riske atamayız."
Chen sarı pantolonun cebinden minik bir küre çıkarttık Suho'ya döndü.
"Küre çoktan morarmaya başlarken düşündüklerine bak . Ayrıca biz cadılar zaten fesat yaratıklar değilmiyiz ? Ruhumuza işleyen alkol sürtüklük seks bağımlılığı ve en önemlisi ot Bizi yeterince kötü yapıyor birbirimizi öldürmemek için kendimizi tutmak neye ? Neden canavarı uyandırmıyoruz ? Huh neden rol yapıyoruz ?" Suho Derince bir nefes aldı . İçindeki canavarı zorla uyutmamıştı , o sadece iyiydi. O herzaman birine yardım etmek diğer insanları Mutlu görmek isterdi . Fakat tabii ki bir cadı olarak çok fazla içiyor seksi yükseklerde yaşıyordu . Genede taç Ortaya çıktığımda gerçek bir canavara dönüşeceğini biliyordu. Ayrıca cadıların yarısıda sonsuz ölüme terk etmek içinde bir yerleri yakıyordu. Ama gerçek şuyduki taç sahibini bulmazsa felaketler tükenmeyecekti.
"Pekala onları sınav yapacağım . Geçerlerse tacı çıkartacağız. Eğer yeterince güçlü değillerse bir daha bu konu hakkında konuşmayacaksın . Ve Kyungsoo'ya gelince o bebeği ona zarar vermeden öldüreceğiz. Bu akşam 3 de tüm cadılar uyuduğunda onu odama getir ona zarar vermeden o bebeği Nasıl öldüreceğini biliyorum. "
Chen sırıtarak başını salladı şimdi tek ihtiyacı olan yeni oyuncağı şişman çoçuktu .
*
Kyungsoo midesinde his etiği hareketlenmeyle tuvalete koştu. Midesinde ne var ne yoksa boşaltıp derin bir nefes aldı. Nasıl his etmesi gerektiğini bilmiyordu hayatında hiç bu şekilde kusmamıştı sanki zehir içmiş gibi midesi kasılarak kusuyordu ve tanrım kusmuğun tadı hiç bu kadar iğrenç olmamıştı. Artık kustukça kusası geliyordu ve bu gerçekten rahatsız ediciydi. Ağzına dolan kusmukları tekrar tuvalete boşaltırken belindeki el titremesine neden oldu.
"Şhhh iyi olacaksın ."
Uzun parmakları onu yarıştırırcasına belini okşarken korkudan dikleşmiş kıllarına baktı. Belindeki elin sahibini çok iyi biliyordu ve elinde olmadan konuşmaya başladı .
"Be-bek~"
Kai gülümseyerek Kyungsoo'yu kendine çekti .
" evet bir Bebek var orda ve 4 ay sonra yanımızda olacak ."
Kyungsoo şaşkınca Kai'ye bakıp dudaklarını büzdü.
"Bebek Kyungsoo'nun değil mi ?"
Kai başını sallayıp tel tel olmuş ince tüylerindeki okşadı.
"Aslı'na bakarsan Bebek benim ve ona cadıları Nasıl öldüreceğini öğreteceğim . Ve siz küçük bey benimle geliyorsunuz. Yoksa bebeğimizi alacaklar. Onlar çok kötüler bizi ve bebeğimizi istemiyorlar."
Kyungsoo büyütüğü gözlerini daha çok büyütüp Kai'e sarıldı .
"Kyungsoo bebeği istiyor . Beyaz saçlı Ada'm bana yardım edecek ?"
Kai saçlarına dokunup kafasını saladı. Bahsedilen kişinin kendisi olduğunu anlaması bir az sürmüştü fakat saçları aklına gelince gülümsedi.
"Adım Kai kral Kim Kai ve bu kadar konuşma yeter artık gidiyoruz."
~~
"Teamin Kyungsoo'ya bir az göz kulak olur musun ? Babam ve kraliçe beni çağırdılar hemen geleceğin. "
Teamin buruk bir gülümsemeyle başını saladı. Sonuçta Kai'yı deliler gibi seviyordu ve eğer Kai ona şimdi öl derse ölürdü . Bu yüzden sesizce Kyungsoo'ya yaklaştı.
"Hey~ aç mısın ? Can'ın bir şey istiyor mu ?"
Kyungsoo yavaşça başını sallayıp elini Teamin'in omzuna koydu.
"Parlak çocuğun kalbin kırık ? Kyungsoo hissediyor parlak çocuk üzgün."
Teamin gülümseyerek omuzundaki ele baktı. Toprak kadar esmer ve parlak teninde soluk bir kar tanesi gibi duruyordu.
"Parlak çocuğun çok kalbini kırdılar Soo ! Sana ilk kalbimin tuzla buz olduğu günü anlatmamı ister misin ?"
Kyungsoo meraklı gözlerle kafasını saladı.
"Sanırım 15 yaşındaydım bizim kabilemize yeni bir çocuk gelmişti. Daha doğrusu okulu için gelmişti. Ben onu çok az görüyordum çocuğun bir çok problemler vardı. Ama onu o kadar çok seviyordum ki onu dışardan izliyor o beni bilmese de deliler gibi hoşlanıyordum. Bir gün onunla konuşmaya karar verdim . Ona dokunup sevgimi aktardığımda yavaşça buharlaşmaya başladı. Ben onu yakıyordum . Dokunuşlarım alkol misali onu yok ediyordu. Sonra bana bir lanettimden bahsettiler. Parlak çocuk laneti . O kadar çok ağladım ki ! Ama artık geçti . Artık o kadar ağrımıyor çünkü bu kalbi kullanmayı öğrendim."
Kyungsoo sevecen bir bakışla Teamin'i süzdü ardından dostane bir kucaklamayla ona sarıldı.
"Kyungsoo çok üzgün . Her şey için Parlak çocuğun acıklı hikayesi için ve Kai için."
Kucaklaşma yavaşça biterken Teamin Kyungsoo'ya baktı.
"Kai?"
Kyungsoo buruk bir gülümsemeyle başını saladı.
"Kokun ona karışmıştı. Sen onu seviyorsun. Ama Kyungsoo da seviyor . Kyungsoo'nun bebeği var. "
Teamin gözlerni devirerek elerini birbirine değdirdi. İçinden "Kyungsoo sadece şanslı bir sürtük." diye geçirmeden edemedi . O sırada yeşil kapı yavaşça açıldı ve Kai içeri girdi.
"Kyungsoo hadi seni odamıza götüreyim . Bu kadar muhabbet yeter huh? "
Kai küçük olanın cevap vermesine izin vermeden onu çekiştirdi. Odalarına geldiklerinde Kyungsoo'yu hızlıca yatağa itti.
"Bana bak cadı karındaki şey doğana kadar buradasın. Sonrasını ben bilmem . Burda olduğunu babama söyledim fakat sen genede burada kal ve başına bir bela alma. Anlaşıldı mı?"
Küçük çocuk korkuyla dolan gözlerini avuşturdu.
"Kyungsoo sandı ki sen Kyungsoo'yu hiç bırakmıyscaksın ?"
Beyaz saçlı olan uzun bir kahkaha bırakıp kendini büyük yatağın soğuk tarafına bıraktı.
"Senin gibi bir ucubeyi neden isteyeyim ki sadece karnında benim şeytanımı büyütüyorsun . O çıkınca sende hayatımdan çıkacaksın ."
#
Buranın doğru yol olduğuna emin misin Luhan?"
Luhan başını salayıp elindeki eski haritaya baktı.
"Burası lanet olası insan şehrine giden tek yol ve biz hala bu yerden çıkamıyoruz . Güneş tutulması da geçti neden bir şey olmadı."
Sehun ellerini iki yana kaldırıp dudaklarını büzdü .
"Bilmiyorum ama sanırım sana daha kötü bir haberim var."
Luhan başını Sehun'a çevirip başını hafifçe saladı.
" gene ne var drama kraliçesi?"
"Tüm yemeğimiz ve suyumuzu bitirmişiz ayrıca kurt saldırısından kurtardığımız çadırın birkaç malzemesini unutmuşuz. Yani kalacak bir yerimiz yok."
Luhan sinirle gözlerini devirip hızlıca yürü eye başladı.
" beni takip et ve uzun bir süre konuşma ikinizinde kafasını toplaması gerekiyor."
*
"Bana suger daddyım olmayı mı teklif ediyorsun? Hadi ama ciddi değilsin zannediyordum."
Chen göz Kontağını bir an olsun çekmeden konuştu.
"Sana ciddi değil gibi mi görünüyorum?İnsan Zaman'ına göre 460 yıldır yaşıyorum ve bu suger daddy olmak için yeterli bir yaş. "
Şişman çocuk abartılı bir kahkaha atıp ensesini koltuğa yasladı.
"Bana bak seni aptal . Ben artık kandırılmayacak kadar olgun biriyim eğer fazla kilolarımdan dolayı beni aşağılamak için böyle bir yönteme baş vurduysan toz ol . Artık sizin giler yüzünden ağlamayı bıraktım."
Ardından Çekik gözleri sulandığını hissedince hızlıca gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ona çok uzak olmasına rağmen Chen'in kokusunu duyabiliyordu. Bir az nane ve badem esansı karıştırılmış koku burnunu yakarken ,kokunun nedeninin yanağında duran uzun parmaklar olduğunu fark etti. Chen ne ara yanına gelmişti ne ara yanağını okşuyordu bilmiyordu ama o kadar şevketli o kadar yumuşaktı ki resmen mırıldanası gelmişti.
"Dünya üzerinde gördüğüm en güzel şeysin. Seni sadece seksüel anlamada değil kalbimle istiyorum. Ama aşk dolu bir başlangıç yaparsak beni bıraktığında çöken kişi ben olacağım. Ve ben bunu gerçekten istemiyorum . Bu yüzden teklifimi kabul et . Sadece eğlenelim."