Yalnız

71 6 0
                                    

"Her kabus gördüğümde yanımda beliren beni güvende hissettiren mutlu eden sarıldığımda kalp atışlarının hızlandırdığını farkettiğim bu kadar kısa sürede beni kendine bağlayan adam keşke içime doldurduğun o kocaman huzuru bende sana verebilsem keşke bana her soru sorduğunda gözlerindeki endişenin sebebini anlayabilsem."  diye içimden geçirirken soruyu tamamen unutmak istedim sadece o endişeli ela gözlerin içine dogru baktım ve konuşmaya başladım.

"Neden bu kadar endişelisin Zarok gözlerinde biriken bu korku neden" 

Ama o bu dediğimi duymadı bile yada duymak istemiyordu dersek daha dogru olur heralde. Kararlı bir şekilde sesini hafif yükselterek  tekrar;
" ne hatırlıyorsun " dedi.

Hatırladığım pek birşey yok sadece artık dalgalara kapıldığım zamanı çok rahat hatırlıyorum dedim.

  Yüzündeki ifade hafif kayboldu ve konuşmaya o devam etti.

"İnternetten araştırmıştım  küçük küçük anılar hatırlayacaksın sonra bir anda herşey düzelecek herşeyi tekrar hatırlayacaksın merak etme."
  Çok yabancı bir duygu gercekten onlarca anıların yaşadıkların silinip gidiyor. Tıpkı bir telefona format atılmış gibi herşeyi unutuyorsun. Aslında kafan rahatlıyor. Hele yanınızda sizi güvende hissettiren biri olunca hatırlamak gelmiyor bile içinizden..

Birkaç dakika sonra cebindeki telefonu evdeki sessizliği bozdu. Zil sesi çok güzel bir müziği anımsatıyordu bana ama işte hatırlayamıyorum. Telefonunu çıkarıp mutfağa doğru gitti. Açıkçası telefonu çok fiyakalı birşey gibi görünüyordu. Ne konuştuğunu merak etmiştim ama duyabildiğim tek şey
"Efendim baba" demesi birde konuşmanın bitişine doğru yanıma gelirken "tamam geliyorum" demesi olmuştu.
  Beni götürmeyeceğini anlamıştım ama yinede nereye gidiyoruz Zarok demek istedim.
"Sen gelmiyorsun. Küçük bir işim var ben gelene kadar  evde kal" dedi. Ve "sorun olmaz değil mi?" diye ekledi.

Aslında sen gelmiyorsun dediğinde ona ne demek ben gelmiyorum burda ne yapacağım diye çıkışacaktım. Ancak sorun olmaz degil mi diye nazikçe ekleyince kendimi tuttum.

Sadece " Hayır sorun olmaz ama tek başıma sıkılacağım." diye yakındım.

" Müzik dinlemek hoşuna gidiyor mu ?"

"Elbette" dedim. " hemde çok. "

Salonda duran çekmecelerden birinden bir mp3 çalar çıkarıp yanıma geldi. Ardından cep telefonundan hafıza kartını çıkarıp mp3 çalara taktı. Ve mavi bir kulaklığı elime verdi.
"Umarım dinlediğim müzikleri begenirsin."
"Teşekkür ederim" dedim. Beğenirim heralde zevklerine güveniyorum.

Böyle demem hoşuna gitmişti. O endişe korku yok olmuştu. Yüzünde bir tebessüm oluştu ve çıkıyorum artık istediğin birşey var mı ? Dedi.
Hayır dedim birşey istemiyorum.

"Kapıya doğru yönelirken arkasını hiç dönmeden çekmecede ses bombasıda var istersen onuda kullanabilirsin müzik dinlemek için" dedi.

Çok ilgileniyordu ve bunun çok hoşuma gittiğide aşikardı. "Tamam" dedim istersem alırım. Ve ardından kapanan kapı sesiyle beraber yapayalnız kaldım.

  Aslında biraz para verseydi fena olmazdı abur cubur alırdım karnım acıkırsa.

  Herneyse artık yapacak birşey yoktu çünkü çoktan gitmişti hoş burda olsaydı da para isteyemezdim zaten.
  Mp3 çaları tam kurcalamaya başlayacakken kapiyla oynandığını duydum. Biri kapiyi açmaya çalışıyordu. Ve kapı bir anda aralanmaya başladı. Dolaba nasıl girdiğimi hatırlamıyorum bile zaten. Neyseki kapı açıkdıktan sonra kulağımı dolduran zarok'un  sesi içimi rahatlamıştı.
" İcra. "
Yavaşça dolaptan çıktım. Beni görünce gülmeye başladı.
" Ne o korktun mu ?"
  Ne kadarda sinir bozucu bir şekilde söylemişti. Gidip onu tekmelemek istedim ama işte kaslı ve iri vucudunu görünce hiç şansım olmadığını kabullendim.
Yüzüne dik dik bakıp "korkmadim ben sadece tedbir aldım." dedim.
Demez olsaydım keşke Ne bilecektim ki böyle güleceğini  sanırım yaklaşık   30 saniye falan hiç durmadan kahkaha atmıştı.  birde arada "tedbir ha" diyip daha kuvvetli gülmeside onu öldürmem için yeterli bir sebepti herhalde.

  Beni sinir etme çabaları bittikten sonra 20 lira masaya koyup abur cubur alırsın dedi ve çıktı.

İlk başta inanmak zor geldi içimi mi okuyordu ne? Resmen eve dönüp istediğim abur cubur parasını bırakıp çıkmıştı ben bunun için geleceğini hiç ihtimal olarak bile saymazdim ama sinir bozucu olduğu kadar düşünceli oldugunuda bana zorla kabullendirimeye çalışıyordu galiba.

Evde o yoksa çok sıkılacağım açıktı. Bu yüzden müzik dinlemeye başladım. Dinlediği müzikler çok güzeldi ancak bir süre sonra karnım acıktı. Sokağa çıkıp bir bakkal aramaya başladım. iki sokak uzaklaşmama rağmen hiç bir şey göremedim ne bakkal nede herhangi bir market. Sokağın sonunda görünen caddeye doğru yürümeye başladım. Aniden arkamdan biri bana seslendi.

" Hey İcra sen misin ? "

  Sesini tanıyamadım kimdi bu yoksa hafıza kaybına uğramadan önce tanıştığım birimiydi. Adımıda biliyordu. Oysaki benim adımı birtek Zarok biliyordu. Arkama merakla döndüğümde gördüğüm yüzü birde anımsayınca içimden önceki hayatımdan olduğu düşüncesi beni baştan başa sarmaya başladı.
" Kimsin sen ?"

Kayıp ŞehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin