2.Bölüm;"Kütüphane"

117 12 8
                                    

Medya daki Tao ve Mi Ho.

Rian'ın ağzından;

Yeni tenefüs zili çalınca yeni sıra ve ultra yakışıklı sıra arkadaşım Marcus "Sana okulu gezdirebilirim,tabi istersen." diyerek öneride bulundu.

Kafamı Mi Ho'ya çevirince sıranın üzerinde uyumuş olduğunu gördüm.Yuh ama.Yanında ressamların pürüzsüz kağıdına resmi çizilebilecek olan bir çocuk otururken bu aptal uyuyor.

Saf ve uzmanı olduğum yalancı gülsememle Marcus'a dönerek "Teşekkür ederim.Ama Mi Ho'yu daha ilk günden tek bırakmam.Onunla gezerim." dedim.
Marcus biraz bozulsa da " Derste görüşmek üzere o zaman."dedi ve oturduğu sıradan kalktı.

Bende Mi Ho'nun yanına gittim.İki kez dürttüm ama uyanmadı.Bende işaret parmağımı gözüne bastırdım.

Kaşlarını çattı ama gözlerini açmadı."Rian ne zaman düzgün uyandırmayı deneyeceksin?"diyerek homurdandı.Hemen cevap verdim "Ne zaman uyumayacaksın?Hep uyuyorsun.Daha okulun ilk günü.Okulu gezelim." dedim.Homurdanarak kafasını diğer tarafa çeviridi.

Marcus'un teklifini reddettiğim için içime öküz oturdu.Vakit kaybetmeden sınıftan çıktım.

Okulun bir çok yerini gezdim.Daha önceki gittiğim hiç bir okula benzemiyordu.Okul duvarların da ilginç, kişiyi merakta bıraktıracak resimler ve yazılar vardı.Gerçekten büyülendim.Ama çok fazla disiplinli bir okul.Tek kötü tarafı buydu sanırım.

Alt katın koridorunda gezerken erkekler yiyecekmiş gibi bakıyorlardı.Bunun nedeni ise etrafa saf gülücükler yollamamdı.Kızlar ise aşağılamaya çalışan bakışlar atıyorlardı.

Umrumda değil ki.

Her gittiğim okulda bu bakışları çok alıyordum.

Kızların kıskanç ve aşağılık bakışlarını,
erkeklerin ise becermek isteyen bakışlarını.Bakışlardan midem bulanınca öneme gelen ilk kapıya açtım ve içeri girdim.

Lanet olsun ki burası kütüphane!

Kütüphane de ki sessizlikten kimsenin olmadığını anladım.Ama iç sesim devreye girerek kütüphanede sessiz olunur dedi.

Kütüphane de ki çalışma masalarında kimse yoktu.Bende vakit geçirmek için hiç istemesemde rafların arasında dolaşmaya başladım.

Rafların arasında iyice kaybolurken kimsenin olmadığını fark ettim.Zaten okulun ilk günü kim gelir ki kütüphaneye?

Tabi ki ben gelirim.Sonuçta erkekler gözleriyle becermeye çalışıyorlar.

Raflar fazla düzenliydi ve etrafta hoş bir kitap kokusu vardı.Kitaplar eski olmasına rağmen kokusu hala güzeldi.Kim kitap okur ki diye düşünürken elime kalın bir kitap aldım.Bazıları için kitabın içeriği önemliyken benim için kapağı her zaman daha önemliydi.Hem içeriği arka tarafa özet geçmektense kapağa yansıtsalar daha iyi olurdu.Kitap kapağı hiç dikkatimi çekmedi.

Tam kitabı koyacaktım ki bir ses duydum.Daha sonra sesin inleme olduğunu fark ettim.Kız sesiydi.

Raftan aldığım kitap aralığından iki kişiyi gördüm.Şaşkınlıktan gözlerim göz yuvalarından çıkacaktı.Bu kadar disiplinli bir okul da nasıl olur da örnek öğrencilerin en çok bulunduğu yerde öpüşürlerdi.

Çocuğun dili kızın ağzına girince tiksinti ile yüzümü buruşturdum.Kız bu hareketle boğazından gelen inlemeyle çocuk gözlerini açtı.Ama öpmeye hala devam ediyordu.O raf aralığından hala onları izlerken çocuk izleniyormuş hissine kapılıp gözlerini etrafta gezdirirken gözlerim de durdu.

İŞARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin