Tao'yla tartışmadığımız zamanlarda okul sakin gidiyordu.Bu okul da herkes gruplaşarak takılıyordu.Tabi Rian yüzünden Black and White'la sürekli konuşuyoruz.Aslında Rian konuşuyor.Kısaca BnW grubuyla.Üyeleri seviyorum ama Tao'ların grup olduğu için onlarla fazla takılmıyorum.
Grup liderleri Robin'di.Az ve öz konuştuğu için onunla daha yakınım. Yeşil gözleri çok güzel.Onda sevdigim diğer bir ayrıntıydı.Diğer ayrıntılardan biri ise özel yeteneğinin kaybolma olmasıydı.
Sonra Peter var.Okulun ilk günü bana çikolata veren kişi.Samimi içten bir gülüşü var her daim.Kendini kötü hissettiği zamanlarda bile gülümsüyordu.Ben daha gülümsemeyi doğru düzgün yapamazken.
Marcus.Her beyni olan kızın hayali olan bir erkek.Kibar.Yakışıklı.Uslu.Zeki.Uzun.
Kaslı.Özel yeteneği bile kendi gibi.İyileştirme.Charles ve Carter.Çok çocuk ruhlu olduklarını düşünüyorum.Sürekli bir aksiliğin bir yaramazlığın peşindeler.Anlaşamayınca birbirlerini Robin'e şikayet ediyorlar.Bir birlerin tam zıttılar.Yetenekleri gibi.Charles'ın yeteneği su;Carter'ın yeteneği ise ateş.
Ve Tao.Ona karşı hissettiğim hiç bir şey yok.Ya da ben öyle olduğunu sanıyorum.Onu anlatmak istiyorum.Ama hiç bir kelimenin onu anlatmayacağını düşünüyorum.Bu yüzden sadece izliyorum.
Şuan Rian'la oturmuş televizyon izliyor. Pardon o izliyor ben de tabağımda ki atıştırmalıklarımı yiyiyorum.Rian bir kez daha "Hadi ama Mi Ho. O parti de ne yapacağım?" dedi.
Kekimi ağzıma tıkıp"Sen got Rion.Ben golmek istomoyorum."dedim kekimden dolayı çıkan boğuk sesimle.
Yüzünü buruşturup,iğrenir bir bakış attı."İğrençsin.Ağzında yiyecek varken konuşma."
Kekimi yuttum.Kucağımda ki tabağı eskitme masanın üzerine koydum.Koltuğun üstünde bağdaş kurup"Rian kalabalık ortam sevmediğimi biliyorsun.Sen git işte."dedim bu konuşmadan sıkıldığımı belli edip.
"Orada tek ne yapacağım?" diye bininci kez sordu."Merak etme Rian. Her kızın hayali olan Marcus seni başkalarına bırakmaz."dedim.
Gözlerini devirerek"Marcus sadece arkadaşım."düşündüğüm gibi Marcus beyni olan kızların hayali.Rian'ın değil.Sonra konuşmasına devam etti "Robin'le takılırsın.Hem Peter da var." dedi.
Oturduğum koltuktan kalktım."Uykum var.Sana kabuslu geceler."dedim.Üst kata çıkan merdivenlere doğru yöneldim.
"Tao'dan kaçıyorsun." dedi Rian.Sesi merak kokuyordu. Merdivenlerin başında durup başımı ve vücutumu Rian'a çevirdim "Ne dedin?" diye sordum.Dediğini anladığım halde.
Oturduğu koltuktan o da kalktı."Tao'dan kaçıyorsun."dedi bir kez daha.Yüzüme ifadesizliğimi yerleştirerek "Ondan kaçmam için onu önemsemem gerek Rian." dedim fırtına öncesi sakinliği anımsatan sesle.
Bana doğru yürümeye başladı "Onu önemsiyorsun.Eğer önemsemediğini göstermek istiyorsan o partiye gelirsin." dedi.Benim aksime hızla merdivenlerden çıktı.
Fakat şaşırdığım tek nokta bunu Rian'ın fark etmesi olmuştu.
Biz birbirimize hiç bir şeyimizi anlatmazdık. Ne o anlatırdı,ne de ben.Kardeşler anlatır değil mi? Ama biz anlatmıyoruz.
Tao'dan kaçtığım bir gerçek.Ya da ona karşı hissettiğim duygulardan.Sürekli ondan kaçıyorum ve bu sonu olamayan yol da koşmak gibi.Ya da kurtulamayacağını bildiği halde çabalamaya devam eden akvaryum balığı gibi.
***
Aynada son kez kendimi kontrol ettim. Partiye gitmeyecektim ama Rian'ın imalarından sıkılmıştım.Ben de partiye gitmeye karar verdim.Kendime siyah şort,beyaz transparan bir gömlek ve içine siyah sütyen kombin etmiştim.Fakat Rian bu kombine koca bir kahkaha atmıştı.Daha sonra bana kendi elbiselerinden birini vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞARET
FantasyRian'ı daha önce hiç böyle görmemiştim.Kalbinde ki acı yüzüne vurmuştu,ağlıyordu.Hiç onu ağlarken görmemiştim,hatta onu acı çekerken görmemiştim.Özellikle bir erkek için.Jack'e yalvarıyordu.Jack karşındakinin kadın olduğunu görmeksizin Rian'a vuruyo...