3- Yenilgi

42 5 0
                                    

Dün Taksim'de gördüğüm kişi de Batuhan'mış. Biliyordum. O olduğunu biliyordum. Bir süre sonra Batuhan'ın gözleri benim gözlerimi buldu. Bu çocuk siyah giymek zorunda mıydı? Zaten oldukça fazlaydı. Bir de siyah t-short ve siyah pantolonla inanılmaz derecede çekici oluyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Allah'ım hemen şuracıkta ölsem nolur ki? Ne günah işledim diye düşünürken Batuhan'ın şaşkın gözlerle bana yaklaştığını gördüm. Aman Allah'ım! Arkamı dönüp uzaklaşacağım sırada Esin yanıma geldi.

''Esin arkana bakmadan yürü yavrucuğum. Hatta koşabilirsin de.''

''Yine hangi yakışıklı çocuktan kaçıyorsun-'' gülerek arkasına baktı ''acaba-'' dediğinde sesi kısık çıkmıştı.

Maalesef ki tüm kaçma çabalarım boşuna gitmişti. Bir elin kolumu kavradığını hissettim. Dokunduğu yerler alevleniyordu sanki. Kısık sesle bir küfür savurduktan sonra arkamı döndüm. Evet ben, bazı anlarda küfür edebiliyordum.

''Sen?'' derken kaşlarını çatmış, düşünceli bir şekilde bana bakıyordu. Sanki kim olduğumu hatırlamaya çalışır gibiydi.

''Derin. Sensin değil mi evet Derin'di adın.'' bunu diyerek düşüncemi kanıtlamış oldu. Ya bunu duymak kadar acı bir şey yok. Daha doğru düzgün kim olduğumu bile bilmiyor.

''Annesini kaybeden kız?''

Kalbimin üstüne bir ağırlık çökmüştü sanki. Farkında olmasa da kalbimi paramparça ediyordu.

Suratımı asmış olduğumu fark etmiş olmalı ki ''Özür dilerim, yanlış bir şey söyledim sanırım.'' dediğinde arkadaşları özür kelimesini duyduğunda dönüp Batu'ya diktiler gözlerini. Ne vardı ki bunda? Batuhan'da bakışları fark edince suratını buruşturur gibi oldu. Dediğine anlam verememiş gibiydi. Gözlerinde bir sis var gibiydi. Düşüncelerini göremiyordum. Sanki yoğun olan sisler birazcık bile olsa aralansa düşüncelerini görecek gibiydim. Bu ortamın huzursuzluğunu dağıtmak için konuşmam gerektiğinin farkındaydım. Esin'de sessizce durmuş bizi izliyordu.

''Evet, 5 sene önce annesini kaybeden kız.'' diyerek Esin'in kolundan tutup ordan uzaklaştım. İyi ki dolgu topuk giymişim diye kendime bir aferin verdim.

Artık sınıflarımıza girme zamanımızın geldiğinin farkındaydım. Bir de bu olanlardan sonra tanışma derdi olacaktı. Bugün bir an önce bitsin lütfen ya lütfen. Eve gidince yatağa girip, bir daha da çıkmak istemiyorum. Esin'le ayrı sınıflara düşmüştük. Esin'le iç mimarlık bölümündeydik. Görünüşe göre Batuhan'da bu bölümü seçmiş.

Hızlı hareketlerle güçlü kolları beni kendine çekti. Tekli koltuğun üstünde Batu'nun kucağındaydım.

''Batu gelecek hakkında ne düşünüyorsun?''

''Savaş çıkabilir diye düşünüyorum.''

''Ciddiyim ben.''

''Pekala... Seni düşünüyorum. İçinde sen olan her türlü gelecek kabulümdür papatya kalplim'' dediğinde elleriyle saçımı kulağımın arkasına itiyordu. Bana papatya kalplim demesi çok hoşuma gidiyordu. Gerçekten de öyleydi. O kadar hassas ki, sadece rüzgara ve koparılmaya, kırılmaya yüz tutuyordu.

''Bir de küçük kumarbazlarımız'' güldü. Suratımda ki ifadeyi görünce ''Tamam güzelim-'' çenemi kaldırdı dudağıma en güzel öpücüklerinden birini kondurdu. Elleriyle belimde bir çizgi halinde ilerlerken ''sadece şakaydı.'' dedi. Onun önceden böyle bir şey yaptığını düşünmek bile beni deli ediyordu. Babasından kalan bir alışkanlıkmış mış. Hiç de öyle değildi. Bağımlısı olmuştu. Kumarhane işletiyorlardı, bundan ötesi olabilir mi ya? Bu kötü düşüncelerimden kurtuldum ve aklıma Batuhan'ın asla kabul etmeyeceği bir şey geldi. Sırıtarak sorumu sordum.

SisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin