2- Silüet

46 5 2
                                    

Yine uykumu alamadan uyandığım bir gün daha. Yanımdaki komodine uzanıp telefonu aldım. Saat sabahın yedisiydi.

Yatağımda doğrulup, ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Havanın kasvetli olması içimi daha da karartıyordu. Batuhan'la olan sakladığım mesajları açtım. Ne güzel konuşmuşuz, gülmüşüz, sevmişiz. Son günlere doğru kavga ettiğimiz zamanlara indikçe yüzüm asılıyor be her harfine kadar gözlerim doluyor ve harfine kadar özlüyorum onu..

Pencerenin önündeki masamda takılı kaldı gözlerim. 2 senedir boş boş baktığım kurumuş kırmızı oje şişesi. Acaba şimdi ne yapıyordu? Oysa şimdi hazırlığımızı beraber yapıp, üniversiteye beraber gitmemiz gerekiyordu. Hafızasında beni arkadaşı olarak bildiği zamanlarda yer aldığımı duydum. Bundan acı ne olabilirdi? Sevdiğin adamın, yaşadığınız şeylerin bir hiç olması. Koskoca bir boşluk olması...

Bugün kazanın üstünden geçen 2. yıl. Kalkıp pencerenin önüne geçtim bir süre dışarıyı izledikten sonra ojeyi elime aldım.

"Keşke yanımda olsaydın, yine dalga geçip gülseydik. Keşke."

Gözlerimden akan yaşları sildikten sonra ojeyi masaya bırakacağım sırada ellerimin ıslanmasından olsa gerek şişe elimden kayıp yere düştü. Hiç bir defasında kırılmayan o lanet olası şişe 2. Yılda kırıldı. Binlerce parçaya ayrıldı. Kalbimde beraberinde. Gözyaşlarımdan binlerce kez nefret ettim. Ne yapacağımı bilemiyordum. Onun bana verdiği en önemli şeydi o. Hayatımda zaten yoktu. Onunla ilgili olan şeylerde kırılıp, dökülüp hayatımdan çıkıyordu.

Yere çöküp ağlama krizine girdim. Gece bizde kalan en yakın arkadaşım Esin uykulu ve endişeli haliyle koşarak yanıma geldi.

"Noldu?"

Cevap veremedim. Zaten o an herşey soyutlanmış gibiydi. Şişenin kırılırken oluşturduğu ses vardı sadece aklımda.

Esin'in gözleri yanımda kırılmış olan kırmızı oje şişesini buldu. Ona baktığımda gözleri yuvasından çıkacak gibi duruyordu. O ojenin benim için ne anlam ifade ettiğini çok iyi biliyordu.

Gözyaşlarım benimle inatlaşır gibi daha çok akmaya devam etti.

"Bak, ne diyeceğimi bilmiyorum Derin. Sadece her şey yoluna girecek tamam mı?"

Yine sessiz kaldım. Sanki ağzımdan ne çıksa yanlış bir şey söyleyecekmişim gibi.

Sonunda sesimi bulduğumda "Esin ondan kalan şeyler zaten çok azdı. En önemli şey de kırılıp gitti. Hatırlamıyor beni hatırlamıyor! Şuan onun hayatında eski bir arkadaştan ibaretim anlıyor musun? Canım acıyor Esin. Çok acıy-" devamını getiremeden hıçkırıklara boğuldum.

Esin'in "Unuta unuta seni mi unutmuş şerefsiz" diye mırıldandığını duydum.

Ona cevap vermeye bile gücüm yoktu şuan. Esin başından beri çok hoşlanmazdı Batuhan'dan. Beni hep üzdüğünü düşünürdü; önceden yapmış olduğu kötü şeyler yüzünden.

Batuhan benden önce karanlık bir adamdı. İçinde ne kadar iyi ve masum bir insan olsa da bu gerçeği değiştirmiyordu. Onu değiştirmiştim, ama her şey kötü sonuçlanmıştı işte.

Esin yanıma yaklaşıp, iyice sokuldu bana. Her zaman savunduğum konuydu, sarılmak rahatlatırdı. Batuhan'da sarılmıştı bana, nasıl rahatlatmaz ki?

Sonra gitti işte bir gün öylece...

İçim tam bir kasvet yumağı olmuştu, ilk defa içten çökmüştüm bugün.

SisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin