4- Rulet

64 4 2
                                    

''Evet biliyor.'' dedim sakin bir sesle. Esra'nın surat ifadesine korku yerleşmişti. Ben nefretimi aç bırakmaya çalışıyordum ama bu kız inatla besliyordu sanki. Gökyüzü olsa kafamı kaldırıp bakmazdım bu kıza. Yüzündeki korku bana keyif vermişti doğrusu. Kaşar olduğunu zaten biliyordum ama bu kadarı da oldukça fazlaydı. Ne sanıyordu ki bu kız kendisini? Batuhan'ın ona gerçekten değer vereceğini falan mı düşünüyordu?

Ben çok kez denedim yalnızlıktan uzak kalmayı. Çok kez bağırdım sessiz sessiz. Çok sevdim. Çok bağlandım, özledim, ağladım çok. Ya da kırıldım çok, kızdım. Nefret ettim belki de, iğrendim her şeyden. Güvendim birilerine, sırlarımı anlattım, her anımı paylaştım. Çok da bıçaklandım sırtımdan, ağlatıldım, kızdırıldım dostlarım yada sevdiklerim tarafından. Çok kez pişman oldum yaptıklarımdan. Bazen de yapmadıklarımdan. Keşke dediğim her anıma küfrettim.

Aşkımı kaybettim. Huzurumu, güvenimi, inancımı kaybettim. Ne benliğim kaldı geriye ne enerjim ne de insanlarla savaşabilecek halim, gücüm, kuvvetim. Nefes alamayacak haldeyim. O kadar çok koştum ki sevgimin peşinden, o kadar çok yoruldum ki. Artık aşık olmama kararı almıştım kendi kendime. Kimseye bağlanmayacaktım, ağlamayacaktım yada üzülmeyecektim kimse için. Ama şimdi karşıma çıkmıştı yine Batuhan. En zoru sevilmemek değil, sonradan fark etmek sevilmediğini. Şuan beni sevmiyordu, bir zamanlar bana aşık olan adamın kafasında da kalbinde de bir hiçtim.

Şuan mantığım devreye girmeli mi? Kalbim mi, beynim mi? Yapmam gereken mi? Yapmak istediğim mi? Bu düşünceler beni boğuyordu artık.

Batuhan anlamamış gözleriyle bir Esra'ya bir bana bakıyordu. Artık bir şey söylemem gerektiğinin farkındaydım.

''Lisedeyken taşınmak zorunda kaldığımı biliyor evet.'' diyebildim. Yine yenilmiştim. Batuhan için Esra'ya yenilmiştim. Esra gerçeği söylemediğime şaşırmış gibiydi. Yüzüne bir sırıtmanın yerleştiğini de görebiliyordum ne kadar onun o bok suratına bakmak istemesem de.

Daha fazla dayanamayacaktım. Arkamı döndüm ve gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ağlarken bile ağlayası gelir mi bir insanın? İşte şuan tam bu haldeydim ve artık gözyaşlarımı kendim silmek zorundaydım. Batuhan silerdi hep. ''Papatya kalplim, ben olduğum sürece sadece mutluluktan ağla.''  derdi hep. Ama şimdi onsuzluğa ağlıyordum. Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeylere ağlıyordum.

Okuldan dışarı çıktığımda gökyüzünün gözyaşlarıma eşlik ettiğini gördüm. Bir banka oturdum. Gözlerimi kapatıp sadece yağmur damlalarının kusursuz bir şekilde yere düştüğünde oluşturduğu sesleri dinledim. İşte huzur buydu. Yanıma birinin oturduğunu fark edince hafifçe gözlerimi araladım. Buğra'ydı. Huzurdan mı bahsetmiştim ben? İnsanı bir rahat bırakmıyorlar ya. Yağmurun yüzümü ıslatmış olmasından dolayı ağladığımı fark etmemişti. Şimdi bir de ona açıklama yapamazdım. Gözlerimi yumdum yine, bir şey demedim.

''Zamanla birikiyor kalp kırıkları. Hayatına giren her insanın bir yarası kalıyor. Kabuk bağlıyor ama bazen defalarca kanıyor o yaralar. Kanaması duruyor ama izi kalıyor sonra. Zamanla alışıyorsun acıya ve gün geçtikçe artıyor acı. Dayanmak zor geliyor bazen-'' dediğinde şaşırmıştım doğrusu. Gözlerimi araladığımda onunda benim gibi gözlerini yumduğunu gördüm.

''Ama dayanıyorsun. Dayanmak zorunda kalıyorsun. Bir gün bakıyorsun ki paramparçasın. Her parçan acıyor. Her parçan yaralı. Sarılmayı, iyileştirilmeyi bekliyorsun. Sonra beklemeyi de bırakıyorsun. Çünkü senden başka kimse saramıyor o yaraları. Çok seven de paramparça ediyor. Sevmeyen de. Değer veren de üzüyor vermeyende-" gözlerimi araladığımda dizlerine başını koymuş, ellerini de başının üstünde birleştirmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 24, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin