6.BÖLÜM''DENGESİZ''

360 27 3
                                    

Müzik ~ Avril Lavigne - Girlfriend

İçimde tarifini yapamadığım değişik ve sıra dışı duygularla kafamı kaldırıp ona baktım.

''Efendim? Anlamadım?'' Gözlerimi iri iri açmış sadece bakıyordum.
Az önceki sorduğu sorunun etkisini üzerimden tam olarak atamamıştım ve o sanki normal bir harekette bulunmuş gibi davranmıştı. Tamam, sadece bana ait olan kişisel bir numara istemişti, bu gayet olasıydı. Ama neden?
Beni meraklandıran kısım da buydu açıkçası.
''Dediğimi duydun. Numaran?''dedikten sonra soğuk yüz ifadesini takınıp arka cebinden iPhone'unu çıkardı ve bana uzattı.
''Adaletli oynamanı istiyorum,''
''Numaramı almak gibi bir niyetinin olduğunu bilmiyordum,''deyip yüzümü buruşturdum. Gerçekte içimde ki ben kafasını okumakta olduğu kitaptan kaldırmış sevinç çığlıkları atmakla meşguldü. Dışa vurduğum gerçek ben ise içindekileri açığa çıkaramayacak kadar gururlu ve sert bir tipti.
''Bu kadar çokbilmiş olma,''deyip telefonunu kucağıma fırlatıp şişeyi bana doğrulttu. ''Ve şimdi ne yapman gerektiğini biliyorsun,''
''Artık şu emir verme olayını aşsak? Cidden, emir almaktan nefret ederim,'' Surat asarak telefonu kucağımdan aldım ve numaramı yazıp kaydettikten sonra aynı şekil ona doğru fırlattım.
Telefonuna uzanırken,
''Emir verirken gayet rahatsın ama,''dedi hiç de kibar olmayan bir ses tonuyla.
''Olabilir,''
''Yok öyle şey,''
''Karışamazsın,'' Gözlerimi kısıp ona baktım.
''Öyle bir karışırım ki ruhun duymaz,''
''Sus ve çevir,'' Bunu bilerek yapmıştım.
Nedenini bilmiyordum ama Elçin'i kızdırmak ve kızınca takındığı yüz ifadesini görmek ciddi anlamda hoşuma gitmeye başlamıştı. İnatçı kişiliğim sayesinde Bay Fener Aşığı'nı alt edebilme şansım yarı yarıya çoğalıyordu ki bu durum Elçin'in hiç de işine gelmiyordu doğrusu.
Şişeyi çevirmeye hazırlanan elini durdurup bana sinirli bir şekilde tekrar bakınca dayanamayıp,
''Her Azeri erkeği de senin gibi mi?''diye sordum saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken.

Sorum karşısında az önceki yüz ifadesinden eser kalmamasıyla birlikte bakışları da değişmişti. Dudakları hafif yukarı kıvrılırken göz çukurları belirginleşti ve gülümseyince çenesine çapraz hizada durduğu her iki yanağının alt kısmında bulunan gamzeleri ortaya çıkmıştı ve bu gerçekten görülmeye değer bir manzaraydı.
''Sana burada Azeri erkek tipinin planını çizemem belki ama yine de cevap istiyorsan; hayır benim gibi değiller. Farklıyım, demiyorum sadece kendime göre prensiplerim var,''dedikten sonra konuşmama fırsat vermeden ( ya da konuşmamdan ve çok soru sormamdan rahatsız olmuştu ) ani bir hareketle eliyle şişeyi kavrayıp çevirdi ve sürpriz bir şekilde (!) soru sorma hakkını tekrar kazandı.
Hile mi yapıyorsun sen?

''Sor bakalım şampiyon,'' Geriye yaslanıp gözlerimi gözlerine diktim.
Şimdi burada biraz durmakta fayda var. Normal hayatta, bir erkeğin ( yakın bir arkadaşım bile olsa ) gözlerinin içine bakarak söylemek istediklerimi bu derece rahat bir şekilde ifade etmem imkânsızdı. Bunun nedeni ailemden ya da kendi kişiliğimden mi kaynaklanıyor, bilemiyorum. Ciddi anlamda utanırdım ki zaten benim gibi, insan içine çıkmayan asosyal birisinden beklenen de bu olmalıydı.
Kararlı bakışlarını üzerimde gezdirirken rahatsız olmuştum. Soracağı soruyu aklında tartıyor gibi bir hali vardı ama bunu yaparken bana bakması şart mıydı?
Sonunda sırtını dik pozisyonuna getirip seneler gibi geçen birkaç dakikanın ardından ciddi tavrını takınıp,
''Geleceğin için düşündüğün herhangi bir planın var mı?''diye sordu.
Ne?
Dakikalarca düşünüp kafa yorduğu sorusu bu muydu yani? Aslında çok uzun bir süre düşünmemişti sadece ortam sessiz olunca bana bir dakika, bir saat gibi gelirdi.
Ben, sevgilimin olup olmadığını filan sorar sanmıştım açıkçası ve bu tür bir soruyu beklemiyordum. Cevabını kendi hayat tarzım ve fikirlerimin oluşturduğu bir soru sorması çok hoş ve kayda değer bir şeydi. Kendini ilgi odağı yapmayıp -ki onun yanındayken böyle düşünmek mümkündü- karşısında ki kişiye önemsendiğini hissettirmesi daha bambaşka bir şeydi.
Ona burada hayatımı filan anlatacak değildim herhalde. Hayat felsefem; işini kısa tut ve zaman çabuk geçsindi.
''Evet var,'' Ona baktım.
Tek kaşını havaya kaldırdı.
''Anlat,''
''Neyi?''
''Planını?''
Başımı yana yatırıp dudağımı büzdüm.
''Yanlış hatırlamıyorsam soru, planımın olup olmamasına karşın bir soruydu ve cevabımı çoktan verdim. Ben çeviriyorum,''dedikten sonra elimi şişeye atmamla birlikte elini benimkinin üzerine koyması bir oldu.

AZERİ YÂRİMWhere stories live. Discover now