"Ürkütücü olmak ve korkunç olmak arasındaki kısa bir çizgiyim ben"
Ürkütücü karanlık bir kez daha etkisini göstermişti, her gecenin ortasında olan bu beli belirsiz uyanmaya bile alışmıştı artık genç kız. Korkutucu rüyalar , diğer değimiyle kabuslar tekrar başlamıştı ve bunun kapatma kısmı olmadığından tekrar buna alışmak zorunda kalacaktı. Kabuslarının ortak yanıydı ölümler. Her kabusta ya bir insan ölüyor yada bir anda karşısına ölü bedenler çıkmaya başlıyordu. Bunları görecek kadar ne yapmış olabilirdi ki...
Her zaman yaptığını yapıp tekrar yatağına uzanıp koyunları saymaya başladı. Birşeylerin kırılmış olduğunu belli eden seste bile. Rüya veya değil korkutucu olduğu kesin bir gerçek. Uzandığı yatağından yavaşca kalkıp, komodinin üzerinde bulunan biber gazını aldı. Bir hırsız, sapık ya da katil olma ihtimalide vardı.
Merdivenlerden aşşağı inerken ses yapmamaya özen göstermedi.
"Selam" dedi. Bu sanki hırsızla ateşkes gibi birşey olabilirdi ya da sapık veya da katille. Ses gelmesini ummuyordu zaten. Neden evine giren birisi ses verme zahmetine girişsin ki? Bir anda önüne beliren beden ve onun korkutucu etkisinden dolayı, biber gazını sıktı."Kim olduğuma bakmayı neden denemiyorsun" dedi karşısındaki ses. Bu ağabeyi isaac'di. Onu korkutucu kıyafetler içinde görmeye alıştığını sanıyordu oysa...
"İyi misin" dedi genç kız, sıktığı biber gazını unutturmak için çabalarken. İsaac yüzünü bir kez daha sildi ve birşey olmadığına inandırmaya çalışmadan yukarı odasına doğru çıktı.
"Özür dilerim" diye bağırdı arkasından duymasını veya kaideye almasını umarak. Arkasından elini sallamakla yetinen isaac gözden kaybolduğunda merdivenlere çıkmaya başladı.
"Hadi ama" diye söylendi tüm bu olanlara karşın. Tekrar merdivenlerden indi ve 'lanetli' diye adlandırdığı balkona girdi. Kim oraya girmek ister ki?
"Kim var orda" biraz önce önünden birşeylerin geçtiğini görmemiş değildi. Sadece bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. Ki muhtemelen ağaçların gölgesiydi. Önüne döndüğünde çığlık atacağı dudakları tanımadağı bir yabancı tarafından kapatıldı. Lanetli balkonun Kapısının hemen önünde bedenleri birleşik haldeydiler. Karşısındaki yabancı ona gözlerini kısarak baktı. Bir yerlerden mi tanıyordu ki? Bütün bu cümleleri geride bırak, ne ara gelmişti buraya? Muhtemelen önceden.
"Alexis... Babamın biricik avı, Gölge'nin sıradan kızı, çelimsiz insan ruhlu kız" hayatı boyunca hiçbir deliyle konuşmamıştı. Şimdiye kadar. Deliler hep ürkütücü olmayı başarmış kişilerdi. Şimdi de öyle gözüküyordu. Bununkisi büyük bir başarı olmalıydı.
"Siz ne yapıyorsunuz orda?" kalın ses tonu karşı komşusu patavatsız ve geveze hamlin'e aitti. Kimsenin sevmediği bir kişiliği vardı. Herkese yalakalık yapıp dururdu ve bundan çıkar sağlamaya çalışırdı. Gevezeliği yüzünden kardeşi isaac'in bile elinde kalacağı olmuştu. Önümde duran yabancının yüzünde çarpık bir gülümseme oldu.
Önünde duran beden şimdi bay hamlin'in boynuna yapışmıştı. Neler olup bittiğini anlamak isterdi ama yerinden kıpırdayamıyordu bile. Bay hamlin'in yere yıkılışı ve yabancı'nın tarif edemediği bir hızla önünde durması saniyeler almıştı. Çenesinde kalan kan izlerini elinin tersiyle silip tekrar çarpık bir gülümseme gösterdi.
"Sen...Nesin?" dedi iri açılmış gözleri olayı anlamak için sürekli kapanıp açılırken.
"Olanları unut küçük avcı, Bu sadece tanışma faslıydı. Güçsüzleri bu denli merak etmeyi bırakmış olmam gerekiyordu. Ahh, eğlenmek içindi. Lanet olsun! Sıkıcı bir tanışma merasimi" genç kız başını salladı ve yabancıdan sonra aynı şeyleri tekrar etti.Yabancı gittiğinde, genç kız etrafına bakındı. Neler olmuştu? Muhtemelen cazgır kedinin biri yine pençelerini konuşturmuş ve etrafta dağıtacağı bir şeyi yıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
DiversosO ölümün ta kendisi. O hiçliğin kıyısında bir vahşi. Şimdi görebildiği şeylerin izini kaybetti. Anılarının denizinde boğuluyor. Güneşi yitirdi ve Ay'a sahip. Yakıp kavuran kabuslarında herşey bulanık. Duyguları karanlıktaki acıya akıyor. Bu karanlı...