'Kesinlikle evet'

29 6 1
                                    

"Dede. Hey! Dedeciğim" Aidan'ın dibimde bitmesini geçtim, dedemin bize misafirliğe geleceği tutmuştu. Anneme geleceği zamanı söylemesini tembihlediğim halde söylememiş üstüne üstlük bu sabah farkettiğim 'karşılaştırma' olayını yaşatmıştı bana. Dedem normal dedemin normal dedeler kadar iyi olduğu söylenemezdi. Hatta yerine göre bile iyi tarafı bulunmazdı. O hiçbir şeyden hoşnut olmazdı ve kafasının dikine gitmekte üstüne yoktu. İnatçınında tekiydi.

"O pek içler açıcı olmayan sesin yüzünden de kalp krizi geçiriyor da olabilir." aidan'ın öne attığı fikre karşın yüzümü buruşturdum. Bu kadar zeki olmayı nasıl başarabildiğini hala anlayamıyorum.

"sen burda dikilene kadar gayet normaldi Aidan. Yüzünü gören cehennemlik" diye mırıldandığımda kahkaha atmıştı ve bu duyduğum en içten kahkahasıydı. İlerleme kaydettiğini es geçmemek gerekiyor sanırım. Dedem gözlerini açınca Aidan kahkaha atmayı bıraktı ve dedemi kontrol etmeye koyuldu.

"Dede" gözlerini kırpıştırmayı bıraktı ve bana yine her zamanki 'beceriksiz' ifadesiyle baktı. Bunu yapmak zorundaydı sanki!

"İyi misin?" diye sorduğumda hala yüzüme bakmayı sürdürüyordu. Ardından aidan'a baktı ve gülümsedi. Cidden satıcının teki.

"Sen onu bırak da saçlarım bozulmuş mu onu söyle" gözlerimi devirerek kalkmasına yardım ettim. Tamamen kalktığında sorusuna cevap ararmış gibi bana yöneldi.

"Ahh... Biraz önce bayıldın ve şimdi bunu mu dert ediyorsun dede?" dediğimde beni görmezden gelerek toparlandı ve Yere düşmüş olan çantasını aldıktan sonra aidan'ı süzmeye başladı.

"Tıpkı benim gencliğim gibi. Gerçi ben daha karizmatiktim. E haliyle hala öyleyiz ama neyse" Aidan sırıtmaya başlayınca muhteşem dişleri ortaya dökülmüştü. Elimi dedemin omzuna attığımda vakit kaybetmeden ittirerek, dokunduğum yeri çırpmaya başladı.

"Kirletiyorsun takım elbisemi hem yeni aldım. Görücüye gidiyorum." derken arkasını dönüp yürümeye başlamıştı. Bu yaşında bile böyle şeylerle uğraşacak kadar yerindeydi sağlığı, arada olan yayılmaları hariç.

"Yeni karı geliyor. Yeni karı" o ve onun çapkınlıkları. Aidan'a baktığımda hala sırıtmaya devam ediyordu. Muhtemelen karı kısmına o da bayılmıştır. Yerde duran çantamı alıp omzumdan geçirdim ve aidan'ı geride bırakarak yürümeye başladım. Gelmesini istemediğim halde her gün inatla uğrayıp sinirlerimi bozuyordu ve bunu yaparken aşırı keyif aldığını gizlemiyordu.

"Senide mi görücüye çıkarsak" dedi arkamdan gelen ses. Cevap vermeden daha da hızlandığımda, her zaman rutin olan hareketlerini tekrarlayıp önümde bitti.

"Mesela bana deseler ki, Alexis ile evlenir mısın? Cevabım katiyen 'hayır' olurdu. Bir ayıyla evlenmek ile aynı duygu fırtınası bu" sımsıkı sıktığım yumruğumu yüzüne indireceğim sırada elimi tuttu ve dudaklarıma daha da yaklaştı.

"Ama 'onu öper misin' deselerdi bu kesinlikle 'evet' olurdu. Dudağı dudağıma değdiğinde tüm ürperti vücudumu sardı ve bu kurtulamayacağım bir şeydi. Aidan geri çekildiğinde çarpık bir şekilde gülümsüyordu ve bu gülümseme iyi bir şey söyleyeceği anlamına gelmiyor.

" Belki de artık benim için yanıp tutuştuğunu, gerekirse benim için tehlikeye atılacağını ve beni öpmek istediğini kabullenmelisin" ortadan kaybolmadan koluna vurduğumda hiç tahmin edemeyeceğim kadar rahatlamıştım ama bu onu sadece eğlendirmişe benziyordu.

"Öküzü tercih ederim" adımlarımı daha da hızlandırıp yanından geçtiğimde hiçbir girişimde bulunmayıp sadece durdu.

"Arka profilin harika gözüküyor" diye bağırınca çantamı daha fazla indirip popo kısmını kapattım.

Ve bazende böyleydi. Sinir bozucu ama gerçekten eğlenen. Onu böyle sık görmediğim zamanlar haricinde sadece 1-2 kere bu şekildeydi. Okulda sürekli uğraştığı yoktu. Ki zaten okula da pek sık geldiği söylenemez.

Şu herkesin veya çoğu kişinin korktuğu tiplerdendi fakat hep siyah giydiği söylenemezdi mavi giydiğini görmüştüm veya yeşil. Katil tipli değildi. bazen dıştan görünüşü bile iyi olurdu ama bu sınırlı sayıdaydı. Bir öyle bir böyleyken onu anlamak gerçekten zordu.

"Alexis. Hey! Beklesene" düşünme kısmını bırakıp arkamı bana seslenen kişiyi görmek için döndüm. Yanıma geldiğinde duran kat'e baktığımda yüzü fena kızarmıştı ve nefes nefeseydi. Koşmuş olmalı.

"Seslendim ama duymadın. Herkes tuhaf tuhaf baktı resmen. Utandım" diyerek dudağını büzdüğünde olayı tamir etmek istercesine bir teklif sundum.

"Bugün tüm yemekler benden o zaman ha. Ne dersin?" teklifi beğenmişcesine kafasını salladı.

"Serbest dersimizde 'Basketbol turnuvası' için yapılan antrenmanlara gidecem. Sen de gelir misin?" serbest ders öğlen arasına düşüyordu, eğer yemek yeme kısmını ondan önce tamamlayabilirsem gelebilirdim. Muhtemelen Aidan ve grubu da bu işin içindeydi ama ne yapavlım.

"Sanırım gelebilirim. O zaman şimdi kütüphaneye gitsem iyi olacak. Öğlen ki işlerimi bitirirsem yetişebilirim sana hem" cebinden çıkardığı kağıdı bana uzattı.

"Şey... Bunlara da bakar mısın? Kütüphanede olup olmadıklarını merak ediyorum." elindeki kağıdı aldıktan sonra "tamam" diyerek yanından ayrıldım

Bugün farklı birşeyler var. Vampir yok. Avcı yok. Görev yok. Normal biri olmak için harika gün diye buna denilirdi sanırım. Kütüphaneye girerken aidan'ı görmüştüm. Kaş göz işareti yaparak birşeyler ima etmişti fakat ilk başta anlayamadığımdan cevap vermemiştim.
Sonradan popomu gösterdiğini anladığımda ortalıkta gözükmüyordu. Sapıklık konusunda rakip tanımayacağını biliyorum.

Kütüphanede ilk olarak Jen'in dediği kitaplara baktım. Biri hariç hepsi vardı. Kitapçıya gitmesi gerekecekti çünkü fizikçi o kitabı kesinlikle istemişti ve itiraz dinleyeceğini sanmıyorum. 'S' harfine doğru ilerlerken benimle aynı şekilde kitap arayan ky'a çarpmıştım.
Birbirimize gülümseyerek " Shakespeare" dediğimizde yüz ifadesi oldukça komikti.

"Kitaplarla ilgilendiğini bilmiyordum." ensesini oluşturdu ve kitabı eline aldı.

"Bu yönlerimi pek göstermiyorum ama artık sadece sen biliyorsun. Bu aramızda. 'İnek' diye çağırılmayı kimse istemez, öyle değil mi?" gülerek kafamı salladığımda biraz önce eline aldığı kitabı uzattı.

"Bitirdikten sonra verebilirim" deyince "tamam" diyerek geri çekildi.

"Hey, bir şey sormama izin verir misin acaba?" baktığı kitaplardan başını ayırıp kafasını salladı.

"O gün aidan'a büyük derecede hasar verebilirdin. Neden sadece öylece durmayı seçtin?" gülümseyerek eline aldığı bir kitabın ilk sayfasını çevirdi.

"Biz hiçbir şey bilemeyiz. Doğru ancak gerçeğin derinliğinde bulunabilir."

"Democritus" diye tamamladığımda kafasını sallayarak gülümsedi ve tekrar önündeki kitaplara yoğunlaştı. Cavabı söylememişti ama ona yakın birşey söylediği gerçekti.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin