2. bölüm : canlı müzik

176 14 10
                                    

Kafeye gittigimde saat tam 12'ydi. Tam zamanında yetişmiş olmama gülümsedim. İçeri geçip çantamı bıraktım ve önlüğümü giydim. Dün başlayan kız içeri girdi .
" Günaydın beria "
" günaydın " sarı parlak saçları vardı boyu uzundu ve zayıftı. Çok güler yüzlü , samimi bir kıza benziyordu ama şu sıralar insanlar bana pek çekici gelmiyorlardı. Bu yüzden bir süre yeni insanlar istemiyordum . Sakin bir güne benziyordu kahvaltı yapmaya gelen bir kaç çift dışında kafe boştu. Aklıma sürekli metroda ki çocuk geliyordu. bakışları o kadar derin olan birisiyle daha önce hiç karşılaşmamıştım. Aklımdan çıkmıyordu bakışları. bir daha karşılaşmayacağımız halde neden bu kadar etki bıraktı bende bilmiyorum. Tezgaha oturdum ve kulaklığımı taktım müşterileri izlemeye başladım. Uzaktan acaba benim de hayatım bu kadar güzel görünüyor mudur diye düşünmeden edemedim. Güçsüz hissediyordum bunun belirli bir sebebi yoktu. Kendimi hayat denilen akıntıya bırakmıştım. kendimi kendime çekilmiştim. Hesap isteyen müşteriyi farkedince kulaklıklarımı çıkarttıp hayata döndüm.
×××××
Çok da yorucu olmayan bir günün ardından kendimi metroda buldum. Saat geç olduğu için çok kişi yoktu metroda. Bu hoşuma gitmişti . Arada sabah ki çocuğun oturduğu yere gözüm kayıyordu. Düşüncelerime engel olamıyordum. Beynimi çoktan ele geçirmişlerdi. Sonra birden o beni düşünüyor mudur diye düşündüm. Ve onu bu kadar düşünmemin saçma olduğunu düşünüp vazgeçtim. Metrodan indiğimde hava kararmıştı. Otobüse binmek yerine yürümeyi tercih ettim. Yıldızlara baka baka yürüdüm. Temiz hava ciğerlerime dolarken huzurlu hissettiğim sayılı anlarımı yaşıyordum yavaş yavaş yürüyordum yolu uzatmaya çalışıyordum eve hemen gitmek istemiyordum ama bir süre sonra gezecek başka bir yer bulamayıp eve gittim. Eve gelince üstümü değiştirir değistirmez kendimi direk yatağa attım. Bir süre tavana astığım yıldızları izledim . Sonra günlüğümü çıkartıp yazmaya başladım.

20 Ağustos 2015

Kendimi değiştireceğim diye çıktığım yolda bile hala beni bu şekilde kabul edecek birini arıyormuşum. Hala umudumu yitirmemişim. Bugün çok değişikti. Ona bakmak aynaya bakmak gibiydi. Sanki oda hiçliğin içinde kalmış gibiydi. Herkes hakkında bir tahminde bulunurken onun hakkında sustum. Neden o metrodaydı ? Nereye gidiyordu ? Sanki sırf metroya binmek için ordaymış gibiydi. Bir amacı yokmuş gibi. Hala gerçekten bir umut beklediğime inanamıyorum. Umudumu tamamen kesmeli ve biran önce değişmeliyim.
×

×××××

Sabah uyandığımda yüzümü yıkadım saçlarım bir anda bunaltınca dağınık bir topuz yaptım. Sonrasında şarkı söyleye söyleye kahvem için su koydum. Tezgaha oturmayı sevdiğim için zıplayarak tezgaha oturdum . Bugün izinli günümdeydim. hava güneşli ve canlıydı bu hava da evde kalmak istemiyordum. Bir şeyler yapmak için cebimden telefonumu çıkartıp eceyi aradım.
" Alo , beria ? "
" Alo , nasılsın ececik ? "
" iyiyim tatlım sen ? "
" iyiyim , şey bugün bir planın var mı? İzinliyim de ben belki bir şeyler yaparız diye düşündüm "
" Tabi ki planım yok , hem bende çok bunalmıştım evde çok iyi oldu aradığın. "
" Sevindim o zaman , iki saat sonra buluşuyoruz uyar mı ? "
" Uyar tabi ki, ha Beria ! "
" Noldu ?"
" Ya çok tatlı bir kafe var da akşam canlı müzik falan varmış oraya da geçer miyiz akşam hatta sonra bize geçeriz bizde kalırsın . yarın dönersin eve olur mu ? "
" Aslında fena olmaz anlaştık , görüşürüz "
" görüşürüz "
Ece bana şu sıralar bile yapmacık gelmeyen tek dostumdu. Bu yüzden onun yanında daha iyi hissedebilirdim kendimi. Kahvemi içip, Duş aldım. saçlarımı hafif maşaladım ve çicekli eteğim ile toz pembe gömleğimi giydim.( medya) Makyaj yapmayı sevmediğim için bir rimel sürmekle yetindim Telefonumu çantama atıp evden çıktım. Metroya geldiğimde dün olanları unutup yine insanları incelemeye başladım. Müzik listemi yenilediğim için çok rahat bir yolculuk yapmış oldum. Metrodan inip Eceyle buluşunca ne yapacağımızın planını yapmak için bir kafeye oturduk. En sonunda kararlaştırdık. Planımız sinema için bilet alıp seans saatine göre ne zaman yemek yiyecegimize karar vermekti.
Biletleri aldıktan sonra seansın başlamasına daha 1 saat olduğu için yemek yedik. Evet diyetteydim ama her kızın bildiği bir şey vardır "Yakın arkadaşın yanında ise diyet miyet kalmaz." Sonra ise filme girdik. Ece ile tarzlarımız genelde aynı sayılır o yüzden beraber takılırken eğleniriz ikimizde. Girdiğimiz filmde önde yiyişen çifte mısır atıp atıp özür diledik. Film molaya girdiğine tuvalete gittik önümüzde oturan kız da arkamızdan geldi biz tam bir kavgaya hazırlanırken kız bize gülümseyince mala döndük tabi. Kız yana geçip saçını düzeltmeye başlayınca ece ile pençelerimizi geri çektik ardından kız birden bize döndü ;
" selam ben ezgi "
" selam bizde beria ve ece "
" çok değişik bir ismin varmış çok güzel "
" teşekkur ederim " böyle tatliş bir kız olduğunu bilmiyordum üzgünüm
" kızlar sizden bir şey rica edeceğim " ece ile ikimiz birbirimize bakıp geri ezgiye döndük.
" edebilirsin tabi ki seni dinliyoruz "
" ben size çaktırmadan işaret verdiğim zaman yanımdaki çocuğa mısır atabilir misiniz ? "
Ece ile kıkırdadık.
" ayıpsın bacım "

Sinema çıkışı kahkahalar atıyorduk ikimizde. Çocuğun tepkisini düşündükçe engel olamıyorduk kendimize. Ece saatine bakınca birden duraksadı.
" beria ?"
" ha bacım "
" kro musun ya. Artık kafeye geçsek iyi olur ."
" Tamam gidelim. "
" Şey.. Beria ? "
" Ne oldu ece YİNE ? "
" Ben erkek arkadaşımı da çağırmıştım da sorun olmaz dimi ? "
" ha tabi , tabi ki olmaz " ( BOK OLMAZ )
Biraz bozulmuştum ama çaktırmamaya çalıştım. kafe bulunduğumuz yere çok uzak değildi bu yüzden yürümeyi tercih ettik . Ecenin erkek arkadaşı bizi kafede bekliyordu. Kafe diyordum ama herkes oldukça barımsı giyinmişti . Kendik çok uyumsuz hissettim . Ecenin sevgilisi ile selamlaştıktan sonra sahneye yakın bir masaya geçtik. Ece ile sevdiceği Berk çoktan kendi dünyalarına çekilmişlerdi. Bana da yine insanları izlemek kalmıştı. Nedense metrodaki insanlar daha sâmimi geliyordu burada ki herkes birbirini özenme peşimdeydi. Tam buranın bana uygun olmadığını düşünmeye başlamıştım ki biraz sonra ışıklar kapandı. Sesler yükseldi. ( medyadaki şarkıyı açın ) şuandan itibaren geri kaçamayacağımı düşünüp anın tadını çıkartmaya çalıştım. Sahneye elinde gitari olan bir çocuk çıktı. Kafası aşağı bakıyordu. Çığlıklar yükselirken o hiç tavrını bozmadı. Soğuk kanlılığı karşısında dehşete düşmüş oldukça da etkilenmistim. Sonra kafasını kaldırıp gelenlere baktı. Gözleri gözlerime değdiği an nefesim kesildi. Bu o çocuktu. Metroda ki çocuktu. Benim şaşkınlıktan ağzım açılmışken O ilk defa beni süzdü ve ardından hafifçe gülümsedi ama sonra gülümsemesi aniden kayboldu eski ifadesine döndü. "Acaba tanımış mıdır beni ?" Düşüncesi içimi kemirirken nefes almayı unutmuştum bir anda. Gitarına yavaşça vurmuştu ve başlamıştı çalmaya.b Herkes sallanmaya başlamıştı bense kıpırdayamıyordum. Sesi olağan üstü büyüleyiciydi. Erkeksi ama yumuşak bir sesi vardı. İnsanı kendinden geçiriyordu. Gözlerimiz yine kenetlenmişti. Gözümü kırparsam bakışlarını kaçırır diye korkuyordum. Kalbimin atışları değişiyordu o söyledikçe. Gülümsemeden kendimi alamadım. Hayatımda ilk defa birisi beni izleyerek şarkı söylüyordu. Onunla daha da yakınlaştığımı düşündüm. Oda benim gibi müzikle yaşıyordu.
Sen de şarkılar söyle
Şarkılar senle güzel
Her kelime her hece
Kalbime değer geçer
Sen de bir şarkı söyle
Şarķılar sende güzel
Her kelime her hece
Göğsümü deler geçer
Sesine ve sözlere odaklanmak için gözlerimi kapattım şarkının ve sesinin çıkarttığı dalgalara bıraktım kendimi.. Bitmesini istemiyordum tadını çıkartmaya çalıştım. Bir süre sonra şarkı bittiğinde ve ışıklar açıldığında kopan gürültüyle yerimden şıçradım. Ani şaşkınlığım ve korkum yüzünden çok utandım bir anda ve kafamı kaldıramadım . Güldüğünü hissettim ve bu daha çok utanıp kızarmama neden oldu kafamı kaldırdığımda ise sahneden inmişti. İçimi yine bir hayal kırıklığı doldurdu. şarkıyı söylemişti ve gitmişti . Eceye bir şey belli edip morelini bozmak istemeyeceğim için gülümsedim ama yanıma baktığımda eceleri göremedim. Istemden de olsa endişelenmiştim. Çantamdan telefonumu çıkartıp eceyi aradım.
" alo, ece nerdesiniz ?"
" ya beria biz çok daraldık o kalabalıkta da dışarı çıktık canım sen takıl biz bi 10 dakikaya oradayız."
" peki , bekliyorum."
Kötü hissetmiştim açıkcası beni bıraktıkları için. Her ne kadsr terkedilmiş hissetsem de , yine de sorun degilmiş gibi davranacaktım. Kalabalık daralmama sebeb olunca bardan limonata alıp dışarı çıktım. Sessiz ve sakindi. Hava çoktan kararmıştı. Bugünü düşünüyordum. Onca canlı müzik veren kafe içinde onun mekanına gelmemiz çok ilginçti. Gözümü kapatıp derin nefes almak istediğimde gözlerimde onun bakışları canlanınca ürküp gözlerimi açtım . Ona kendimi bu kadar yanlış hissetmem çok yanlıştı. Eceler de gelince sevgilisiyle vedalaşıp taksiye bindik ve ecenin evine geçtik. İkimizde çok yorgun olduğumuz için konuşma faslını yarına bırakıp yataklarımıza geçtik.

21 Ağustos 2015
Bugün onun söylediği yere gitmemiz bana tesadüflerin var olduğunu kanıtlamıştı. Neden böyle olduğu hakkında hiç bir fikrim yok iken onun cevresindeyken kalp ritmim değişiyordu. Onu bir daha görebilecek miyim bilmiyordum. Ama görmek istiyordum. Bakışları o kadar derin ki ruhumu gördüğünü hissediyorum ama rahatsız etmiyor bakışları. Bana ne olduğunu bilmiyorum ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ama fazla üzerinde durmak istemiyorum iki gün içerisinde birisine bu şekilde duygular beslemem çok yanlıştı , özellikle de hiç tanımadığım birisine...

METROHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin