Onun gözlerine ilk baktığımda kendimi garip hissetmiştim. Beni içine çeken siyahları o kadar karanlıktı ki.. Nereye gidersem gideyim insanı böyle etkileyen gözler göremeyeceğimi zannederdim. Görmüştüm ve bir daha çekememiştim ondan gözlerimi. Daha da kötüsü onlara dalıp gitmiş gerçek olup olmadığına inanamamıştım. Bir daha karşılaşmayacağımı zannederken birden baş ucumda belirivermiş ve beni dansa kaldırmıştı. Şimdi ise onun tekrar siyahlarına kaybolmuştum ve kilidini üzerime kitleyip beni orada kendisiyle birlikte hapsetmişti. Onun çekimine o kadar hızlı bir şekilde girmiştim ki ne engelleyebiliyor ne de konuşabiliyordum. Sadece kusursuz çehresini izliyor bu anın bitmemesini hiç istemiyordum.
Evet daha ikinci karşılaşmamız da olsa ondan ayrılmak istemiyordum. Ayaklarımız birbiriyle uyumlu bir şekilde adımlarını atarken belimdeki elini daha da sıkmış beni kendine iyice yapıştırmıştı. Bu hareketle birbirimize daha da yakınlaşmıştık. Soluklarını dudaklarımın üzerinde hissettiğimde bu kadar yakınlığın bile beni rahatsız etmemesi beni tedirgin ediyordu. Daha önce yabancı bir erkeğe hiç bu kadar yakınlaşmamış ve böyle bir duruma izin vermemiştim. Peki şimdi neden uzaklaşamıyordum..
''Kimsin sen?'' Aklımdaki düşüncelerin aksine dilimden dökülen bu soruyu ben bile kendimden beklemiyordum. Gözleri hala gözlerime bakarken ne düşündüğünü anlayamamıştım. Dudaklarının kıpırdaması ile gözlerim oraya kaydı.
''Çağkan. Adım Çağkan'' demesi ile dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissetmiştim. Gözlerim şaşkınlıktan açılmıştı ve onun yumuşak dudakları dudaklarıma temasını sürdürürken bir an düşecek gibi oldum. Belimdeki eli olmasaydı belki de yerlerdeydim. Öpüşü beni gittikçe sersemletirken ellerimle kollarına daha da sıkı tutunmuştum.
Dudaklarını dudaklarımdan çekip nefesi dudaklarımı yaladığında ''Gözlerini aç.'' dedi. Kapadığımın bile farkında değildim ki.. Bir öpüşme bu kadar etkili olabilir miydi? Okuduğum kitaplarda bir erkeğin kızı öperken hissettirdikleri duyguların gerçek olup olmadığını bile bilmezken, okuduklarımdan çok daha iyi yaşamıştım. Bana sanki bir anda çevremizdeki her şeyi unutturmuş sadece o ve ikimiz varmış gibi hissettirmişti.. Ya beni öpmesi.. bu daha benim ilk öpücüğümdü. Annem her zaman hayatında ki ilkleri hiçbir zaman unutmazsın derdi. Evet ilkler unutulmazdı ama bir öpücüğün ilki böyle güzel olmamalıydı. Gözlerimi açmam ile karanlığının içine girmem bir oldu. Hala onlara bakarken alnını alnıma yasladı.
''Bunu neden yaptın?'' Dansımıza bu şekilde devam ederken merak etmiştim. Evet belki şu andan pişman değildim ama kendime geldiğimde bu durumdan kaygılanacağımı biliyordum. Yanımdan gidip etkisi kalktığında utancımdan kimsenin yüzüne bakamayacağımı da biliyordum. Şuan bile yanaklarımın kıpkırmızı olduğunu bilirken kim bilir bu an her aklıma geldiğinde yanaklarımın bundan az kızarmasını diledim.
''Bilmiyorum.'' Cevabı ona dikkatli bir şekilde bakmamı sağlarken hiç bir şekilde ne hissettiğini anlayamadım.
''Senin bu kadar kolay bilmiyorum dediğin şey benim ilk öpücüğümdü. Peki bunu benden çalmaya hakkın var mıydı?'' Sözlerimle kaşları kalktığında bunu beklemiyor gibiydi. Pişmanlığım buna neden izin verdiğimi sorgulamaya başladığında yaptığından dolayı utanmıştım. Belki beni öpen oydu ama onu ne geri itmiş ne de ikaz etmiştim. Gözlerim omzunun arkasına baktığında Yasemin'in bizi çatılmış kaşlarıyla izlediğini gördüm. Yavaş yavaş dolmaya başlayan gözlerim ona her şeyi anlatırken Tufan'a bir şeyler söyleyip benim de çantamı alarak çıkışa yöneldi. Gitmek istediğimi anlamıştı. Kollarımı ondan çektiğimde belimdeki ellerini indirdim ve ona hiç bakmadan çıkışa yöneldim.
Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında kulübün dışına çıkmıştım. Önüme bir peçete uzatılmıştı. Tereddüt etmeden aldım. Yasemin bana sımsıkı sarılırken hıçkırıklarım daha da şiddetlendi. Çağırdığı taksiye binip eve giderken hiç konuşmadık. Sadece bana sarılmış ve saçlarımı okşamıştı. O da biliyordu ki ben ilk öpücüğümü sevdiğim adama verecektim. Beni gerçekten seven bir erkeğe.. Şu zaman da böyle düşünmem saçma olabilirdi ama benim için önem verdiğim anlarımdan biriydi. Kendimi nasıl kaybetmiş ve izin vermiştim bilmiyordum. Taksiden indiğimde evimizin önündeki merdivenlere oturup kendime gelmeye çalıştım. Temiz havayı içime çektiğimde biraz daha sakinleşmiştim. Elimdeki peçete buruş buruş olmuş ve ıslanmıştı. Son bir kez daha peçeteyle burnumu silip attığımda yeni bir peçetenin önüme gelmesi bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birbirimize Tutsak
Teen FictionAŞK... Tek kelime, üç harf ve bir heceden oluşan bir kelime... Her insan aşkı bulamaz ama bulanlar da kıymetini bilmez.. Ya da.... Kıymetini anlarlar ama artık çok geçtir... Bakalım duygularıyla olan savaşlarında kim kazanacak?