Mezar

18 0 1
                                    

Bugün yine annemi kaybetmenin verdiği acı kalbimi acıtarak uyandım.Nasıl olur da bir kalp bu kadar acır merak etmiyor değilim.Tam 7 yıl geçti üzerinden.İlk gün ağlama geçecek dediler ama 7 yıl oldu hala geçmiyor nasıl olur da hala taze kalabilir bir acı inanın şaşıyorum.Kalkıp elimi yüzümü yıkadım,babam ve abime kahvaltı hazırlamak için mutfağa yöneldiğim sırada babamın benden daha önce uyandığını farkettim.İçeri gireceğim anda ağladığını farkedip kapıda  durdum.Annemin resmi ile konuşuyordu.Hemde ağlayarak...O tabloyu görünce içim daha da parçalandı.Kalbimde ki acı daha da arttı.Daha da acıdı sanki mümkünmüş gibi.Bi hıçkırık yükseldi ve babamın konuşmasına odaklandım.

-Ah be Türkan'ım nasıl bırakıp gittin beni,hadi beni geçtim peki ya çocuklarına.Hiç mi dayanamadın bize?Gidersen ne yapacağımızı hiç mi düşünmedin be çelik bakışlım.Hiç mi sormadın kendine ben gidersem bunlar ne yapar diye nur yüzlüm.Niye gittin bir anda? 7 yıl sonra hala kalbim acıyor neden dönmüyorsun niye bırakıp gittin biz sana ne yaptık Türkan?

Babam hıçkırarak ağlamaya başlayınca kendini kaybettiğini anladım.Bu ilk olmuyordu.Koşarak yanına gittim.Önce resmi aldım elinden daha sonra sarıldım sıkı sıkı.Babama sarılmanın tarifi yok anlatamıyorum ki.Daha sonra arkadan biri daha bize katılınca abimin de uyandığını anladım.Aralarından çıkıp güçlü görünmeye çalışarak güldüm.

-İğrenç kokuyosunuz ikinizde kalkın banyoya.Unuttunuz mu anneme gideceğiz.Bende o ara kahvaltı hazırlayayım.

Babam bu kadar güçlü kalabildiğim için sanki bakışıyla beni tebrik ediyordu.Gülümsedim ona doğru.Daha sonra abime baktım.Gözlerinde hüzün vardı.Acı çekiyor gibiydi.Farkediyordum babam da aynı şekilde bakıyordu.Bende öyleydim fakat bunu hayatımdaki en önemli iki insana yansıtamazdım.Çünkü birimizin güçlü kalıp diğerlerine sahip çıkması gerekiyordu ve annem gitmeden önce bu ağır yükü benim sırtıma yüklemişti.O yüzden güçlü kalmalıydım ve onları güçlü olduğuma inandırmalıydım.

-İlk banyo benim hiç karışmam,diyerek ıslak gözlerle koşmaya başlayan abimin arkasında hüzünlü bir tebessüm ile baktım.Arkamı dönüp kahvaltılıkları masaya koymaya başladığım sırada babam konuşmaya başladı.

-Herhalinle annene benziyosun.Güçlü kalman,bize sahip çıkman,güzelliğin.Kokun bile annene benziyor.En çok bunun için teşekkür ediyorum annenize.Sizin gibi evlatlar bıraktığı için.

Kollarımı açarak kocaman sarıldım babama.

-Bende en çok sizin gibi bir aile verdiği için dua ediyorum Allaha dedim.

Kollarımı çekip kahvaltı hazırlamaya devam ettim.Babamın sessizce mutfaktan ayrıldığını farkettim.Daha sonra dolabın içinde böğürtlen reçelini aramaya koyuldum.Annem asla böğürtlen reçeli olmadan sofraya oturmazdı.Çok severdi.Çok faydalı olduğu için her sabah yerdik.Fakat şimdi bulamıyorum bitmiş sanırım.Ama ben nasıl farkedemedim bunu.Allah kahretsin.Benden izinsiz dökülen gözyaşlarım aslında böğürtlen reçeli olmadığı için değil az önce kendimi sıkıp ağlayamadığımdan dolayı olduğunu farkettim.Babamların herşeyini hazırladıktan sonra iki sokak ötede ki markete gitmek için ayakkabımı çıkartırken ayakkabı dolabının yanında böğürtlen reçeli kutusunu görünce babamın sabah benden önce farkedip aldığını anladım ve koşarak onu da bir kaseye koyup masaya koydum.Muhteşem bir koku gelince mutfağın kapısına dönüp babamın banyodan çıkmış olduğunu farkettim.

-Abim nerde?

-Bilmiyo musun onu kızım benden önce girdi güya ama hala odasından çıkamadı.

-Bu çocuk birgün beni öldürecek baba haberin olsun,dediğim anda abimin takım elbiseyle aşağı indiğini farkettim.Anneme gidiyoruz diye süslenmişti tabi ya.Hemen oturdu sofraya ve sessizce başladık kahvaltıya.Çatal seslerinden başka ses çıkmıyordu masada.Sessizce geçen kahvaltının ardından masayı toplamama yardım eden beylerle beraber bulaşıkları halletik.

Kalbim SendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin