Yağmur şehrin sokaklarına vuruyor yan binanın çatısına sıçrıyor, aralarında boşluk olan taşlı yolun üzerinde gölcükler oluşturuyordu.
Caddedeki trafik lambası kırmızıdan yeşile döndü. Araçlar hızla giderken yoldaki suyu dükkanların camlarına sıçratıyorlardı.
Kaldırımda ise hızla ilerleyen rengarenk şemsiyeler. Arabalar hareket edip duruyor ilerideki dönemeçten dönüp yaşlı ağacın savrulan dalları arasında yok oluyorlardı.Hayat devam ediyordu.
İrem bu manzarayı belki milyon kez izlemişti ama her seferinde ilk kez izlediği zamanki mutluluğu huzuru hissediyordu. dalından kopup cama vuran yaprakların farklı renklerde olduklarını güneş ışığının cennetten gelmiş gibi bulutların arasından süzülüp sarı rengini yüzüne vurduğunu farketti.
Omzundaki şalını düzeltip ayağa kalktı. Keşke her şey bir şal kadar hafif olsaydı. Taşınması kolay bir yük. Ama hayat o kadar kolay değildi.
Camın önünde duran soğumuş kahvesini eline alıp çalışma odasına yöneldi. Masanın üzerinde duran defterin kaldığı sayfasını açıp yazmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
Teen FictionGüzellikten yoksun basit bir kabuk içerisinde, kusursuz güzellikte bir kadın. İrem, on altı yaşındaki ikizlerini büyüten bekar bir annedir. Zamanında hamile diye babasının evinden kapı dışarı edilen İrem hayatın zorluklarıyla tek başına mücadele etm...