B3

144 73 36
                                    

Gözümde biriken yaşlar artık ardı arkası kesilmez bir şekilde yanaklarımdan boynuma doğru süzülüyorlardı. Tıpkı Volkan'ınkiler gibi...

Telefonumun sesi kendime gelmemi sağlamıştı.
Her yerin bir anısı var. Buranın anısı ise Volkan'ın beni sahiplenişi.

Çalan telefonumu çantadan çıkardım. Arayan Esra'ydı. Esra benim en yakın arkadaşım. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Acil buraya gelmen gerek. Meydandaki kafenin ordayım."

Telaşlı çıkan sesi önemli bir şey olduğunu anlatıyordu.

"Ne-"

"Nedenini sorma sadece acele et"

Sesini yükselterek söylediği son sözlerden sonra telefonu kapattı. Ne olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yok. Kötü bir şey olmamasını ummaktan başka elimden bir şey gelmiyordu.
Daha bitiremediğim fakat soğumuş kahvemin parasını masanın üzerine bırakıp hemen evin garajındaki arabama doğru ilerledim.

Esra küçük olayları abartan bir insan değildi. Çabuk gel dediğine göre önemli bir şey olmuş olmalıydı. Büyük ihtimalle bana açılan dava ile ilgili gelişme vardı.

Arabama binip kemerimi taktım ve hızla meydana doğru sürmeye başladım. Kafenin yakınında bulduğum boş yere park ettim ve Esra'nın yanına ilerledim.

Kafenin yan duvarına yaslanmış daha önce görmediğim bir yüz ifadesiyle elini sallayarak bana gel işareti yapıyordu. Birkaç adım atmıştım ki beni hızla duvarın arkasına çekti.

"Neler oluyor?" Bir açıklama bekliyordum. Hem de hemen.

"Bak ne tepki vereceğini bilmiyorum ama-"

"Ama ne?" dedim sıkılmış, bir o kadar da saf bir şekilde

"Volkan burada"

Duyduklarımı geç idrak etmiş olmalıyım ki tepkim gecikti.

"Ne demek burada? Izmir'de mi yani?"

Başını salladı. Kalbim ritimsiz bir şekilde çarpıyordu. Tekrardan ona bu kadar yakın olmak. Yakınımda olduğunu bilmek...

Ne hissettiğimi bilmiyorum. Elimle yan kafeye göstererek
"Kafede mi yani?" diye sordum.

Tekrardan başını salladı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yavaşça duvarın oraya çöktüm. Esra da benimle birlikte çöktü. Başımı ellerimin arasına alarak sakinleşmeye çalıştım.

"Bak arkadaşım. Biliyorum. Değişik hissediyorsun ama bu onu göreceğin Son yer olabilir. İstersen git konuş. Daha sonra pişman olmanı istemem"

Gidip konuşmak. Kulağa o kadar değişik geliyordu ki... Bunca yıl gelmesini beklemek. Onun bir açıklama yapmasını istemek ama gelince de karşısına çıkacak cesareti bulamamak. Tam anlamıyla ben.

Yoldan geçen insanların tuhaf bakışlarını aldırmadan yerimden kalktım. Yavaşça duvarın ucuna doğru ilerledim. Duvarın ardından sadece gözüm alım ve burnum görünecek şekilde içeriye baktım. Orada oturuyordu. Bu kadar sene sonra onu tanımak zor olmamıştı. Sürekli televizyonlarda olan Volkan Soyder. Belli ki insanların onu tanımaması için şapka ve gözlük takmıştı. Eski Volkan değildi oturan. Duruşuna cesaret gelmiş insanların çevresinde olmasından hoşlanan bir o kadar sert bir Volkan olmuştu. Duruşunda özgüven vardı. Fazlasıyla. İki kelimede bir gülüp insanların onu hayranlıkla bakmasını sağlayıp egosunu tatmin ediyordu. Karşısında oturan adamla masanın üzerindeki kağıtlar hakkında konuşuyor önemli planlamalar yapıp not alıyordu. Daha sonra arkasına yaslanıp rahat bir pozisyon aldı. Konuştuklarına kulak misafiri oldum.

"Güzellikten yoksun basit bir kabuk içerisinde kusursuz güzellikte bir kadın"

Ve işte o an kalbim darmaduman oldu. Zaten dolmuş olan gözlerim hıçkırıklar eşliğinde gözyaşlarımı salıyordu. Esra omuzlarımdan tutup beni arabama götürdü. Ben oturduktan sonra şoför koltuğuna geçti. Bunu duymayı beklemiyordum.
Yavaşça gözyaşlarımı silip ona baktım. O da bana bakıyordu. Kırgın gözleriyle.

"Seni buraya çağırmamalıydım." Başımı iki yana sallayarak önemli olmadığını ifade ettim. Neler duyduğumu bilmiyordu. Volkan'ı tekrar görmek beni sarsmıştı.

Birlikteliğimiz işkenceydi bazen. Bazen de ikimiz de güç ve cesaret verip herşeyle mücadele edebilecek yeni insanlar yaratıyordu. Bambaşka iki aşık.

Esra evimin önünde durdu. Anahtarları çıkarıp bana uzattı. Yüzümde hala varlığını hissettiğim gözyaşlarım yanaklarımda kaşıntıya sebep olmuştu. Bir kez daha elimle yüzümü silip anahtarları aldım.

"Sen biraz dinlen ben eve taksiyle dönerim"

Tamam deyip ece geçtim. O da çoktan taksisini çağırmıştı. Belki de sıcak bir duş kendime gelmemi sağlayabilirdi.

Bornozumu çıkarıp üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Saçlarım kendi kendine kuruyacağı için hiç uğraşmadan kendimi sırtüstü yatağa attım. Beni görmek için gelmiş olabileceği fikrini aklımdan çıkaramıyordum.

Güzellikten yoksun basit bir kabuk içerisinde kusursuz güzellikte bir kadın.

Sırf onu görmek için izlediğim magazin programını hatırladım.

Tıpkı röportajında söylediği gibi...

"Hiç aşık oldunuz mu Volkan Bey?"

"Evet. Güzellikten yoksun basit bir kabuk içerisinde kusursuz guzellikteki kadına aşık oldum."

Bu cevap üzerine gelen soruları dinlemeden devam etti. Sessizce söyledi.

"Ve onu kendime tekrar aşık edeceğim"

Çay bahçesindeki diğer anımızı hatırladım.

Sen benim güzellikten yoksun basit bir kabuk içerisindeki kusursuz güzellikte kadınımsın.

O bendim.

Benim için gelmişti.

BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin