Karşısında duran yapılı adamı süzdü. Belki de bu onu kendisiyken gördüğü sayılı anlardan birisiydi. Bir yandan önündeki kahve fincanını döndürüp duruyor bir yandan da insanı sakinleştiren ama bir o kadar da sert olan ses tonuyla ona tavsiye veriyordu.
"Aşk da o değil midir zaten? O sana bakmıyorken ona bakmak, hep onu düşünmek, onu görünce heyecanlanmak, göz göze gelince kendini güvende hissetmek?"
Onu bu kadar güzel tarif etmesi içinde sebepsiz bir huzursuzluk yarattı. Aşkı anlatıyordu. En derinden. Yaşamış gibi.Ki bu gayet normaldi. Karşısındaki adamın sıradan bir adam olmadığını düşündü. Başka birisinin üzerinde oldukça sıradan duracak bir bordo kazak bile onun vücudunda farklı durabiliyordu.
Farklı ve bir o kadar da ulaşılmaz.
Bunları tekrardan fark edince bu adamın da aşık olabileceğine ve bunu tüm kalbiyle hissedebileceğine kanaat getirdi.
Ulaşılmaz ama bir o kadar da yakın. Mesafeli ama bir o kadar aşık.
"Sanırım bu evet demek oluyor."
Yerinde bir kez daha huzursuzca kıpırdanıp ne diyeceğini bilmediğini dile getirdi.Pozisyon değiştirmesiyle bordo kazağının altından kol kasları daha belirginleşen adam yine donuk gözleriyle etrafa bakınır olmuştu.
"Onu bırakma"
Bırakma
Burada artık o ve evleneceği adamdan bahsetmediğini anlamıştı. Adam bir nevi kendisiyle konuşuyordu. Gözlerindeki hafif parlaklık gözyaşlarının biriktiğini belli ediyordu. Fakat hiç istifini bozmadan kahvesini yudumladı. Ve o an kendisi belki de sonradan pişman olacağı sözleri söyledi"Siz de onu bırakmamalıydınız Volkan Bey"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
Teen FictionGüzellikten yoksun basit bir kabuk içerisinde, kusursuz güzellikte bir kadın. İrem, on altı yaşındaki ikizlerini büyüten bekar bir annedir. Zamanında hamile diye babasının evinden kapı dışarı edilen İrem hayatın zorluklarıyla tek başına mücadele etm...