B2

159 79 19
                                    

Etrafımdaki sarmaşıklara, çiçeklere ve mutlu çiftlere baktıkça anılar zihnime doluştu ve ben buna engel olamadım.

Karşımda duran bir çift yeşil göze baktım. O zamanlar yaşıma göre yaptığım en çılgınca şeydi belki de...
Babamdan izinsiz dışarı çıkmak. Hem de onun onaylamadigi biriyle.

Babam çok mükemmeliyetçi bir insan. Beni adeta pamukla sararak büyüttü. Ve bunu mecazi anlamda söylemiyorum. Ondan izinsiz dışarı çıkamam, onun onaylamadığı kişilerle kesinlikle görüşemem. Aynı ortamda dahi bulunamam. Yemek saati dışında yemek yiyemem.

Korkuyordum. Babamdan. Kendim için. Volkan için. Çünkü eğer Volkan'la beni öğrenirse bana sert çıkacak. Volkan'a dünyayı dar edecek. Her zamanki gibi nutuk çekip onlarla bizim bir olmadığımızdan bahsedecek diye korkuyorum.

Babama göre iki çeşit insan var. Zenginler ve diğerleri. Ve biz zenginlere giriyoruz. Onun gözünde... Volkan ise diğerlerine. Ayrıca babamın hiçbir şekilde onaylamadığı serseri ve işsiz tiplere.

Volkan için korkuyorum.

Karşımda duran yeşil gözlerden kendimi alıp etrafa göz gezdirdim.

Bu çay bahçesine ilk gelişimizdi. Genellikle vaktimizi kuytu köşelerde babamın bizi kesinlikle göremeyeceği yerlerde geçirirdik.
"Korkuyorum Volkan" Buna şaşırmamış olacak ki ifadesiz bir şekilde etrafa bakan gözlerini gözlerime kilitledi.

"Ailem bizi öğrendiği zaman çok kötü olacak. Sen benim yanımda olamayacaksın. Ben senin varlığına çok alıştım Volkan. Sensiz yaşayamayacak kadar. "
Gözlerini bir saniye bile ayırmadan dinliyordu.

"Ben sana kendimi kaptırmaktan korkuyorum."

Bir süre hiçbir tepki vermeden bana baktı. Tepkisizliği sinir bozacak dereceye gelirken fazla uzatmadan yavaşça ayağa kalktı ve yanımdaki sandalyeyi çekip bana dönük bir şekilde oturdu.

"Ben kaç kere pes ettim biliyor musun?"

Uzanıp küçük ellerimi avucunun içine aldı.

"Kaç kere düşüp kalktım?"

Duraksayıp konuşmasına devam etti.

"Ama her seferinde senin gözlerine baktım. Senin gözlerindeki masumiyeti saflığı, birazcık korkuyu, pişmanlığı, ama hepsinden ağır basan aşkı gördüm."

Kendini bu kadar güzel bu kadar içten tarif etmesi gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.

"Ben senin sayende pes etmedim İrem. Sen her korktuğunda, her düşüp pes etmeyi düşündüğünde ben senin yanında olacağım."

Gözümde iyice biriken yaştan dolayı onu net göremesem de gözünde bir parlaklık olduğuna yemin edebilirim.
Yavaşça elimi bırakıp beni kendine çekti.

"Ve sana hep sarılacağım."

Başımı yavaşça göğsüne yasladım. Kendimi cesur hissediyordum. Hem de hiç olmadığım kadar.

Gözümde biriken yaşlar ardı arkası kesilme bir şekilde yanaklarımdan boynuma süzülüyordu.

Tıpkı Volkan'ınkiler gibi...

BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin