-4-

50 3 0
                                    

Sanki görme yetisini alacaklarmış da bir daha göremeyecekmiş gibi derin bir aşkla baktı İzmir'e yavaşça içini çekti. Gözleri dolmaya başlayınca kendine sinirlendi. Ağlamak da neyin nesiydi şimdi? Ne zaman gözyaşları fütürsüzca dökülüvermişti gözlerinden? Kendine olan iradesi ne zamandan beri zayıflamıştı bu kadar? O yenilmezdi. Hiçbir zaman yenilmemişti. Bundan sonra da yenilmeyecekti. 'Her yeni gün yaşam için yeni bir şanstır' derdi annesi. Şansını değerlendirecekti. Güçlü kal Açelya.
Taksi durduğunda havalimanının önündeydi. Yavaşça indi araçtan. Bagajdan devasa büyüklükteki bavulunu çıkarırken gülmeden edemedi. 'Bu kadar eşyayı ne yapacaksa' demişti Özgür. 'Ne de olsa yazın gelmeyecek misin kızım? Eşyalarının bir kısmı kalsın burada' 'Rahat bırak kızı Özgür. Nasıl rahat ediyorsa öyle yapsın'
Eniştesini de anlıyordu aslında. Herkes biraz gergindi. Onu İstanbul'a yollamak pek işlerine gelmemişti. Evin biricik kızı olmuştu hep. Teyzesiyle eniştesi kendi çocuklarından ayırmamışlardı onu. Ama o kendi ayakları üstünde durmayı takmıştı kafasına ne işine yaracaksa? 'Annesi kılıklı' derdi ona Derya ne kadar da haklıydı.

****
"Ne yaptın, ne yaptın?"
"Şşşşttt duyacaklar"
"Abla şaka yapıyorsun heralde?"
"Hayır Derya gayet ciddiyim." dedi Defne. Artık sabrı taşmak üzereydi.
"Ablam vazgeç bu işten vallahi babam çok kızar."
"Umrumda değil."
"İyi de babam kabul etmez ki?"
"Offf Derya tek işin moral bozmak yat artık hadi. Zaten saat de geç oldu."
Bu Defne da bir hoştu yani. 'Yat artıkmış' sen gece gece olmadık şeyler söyle sonra yat Derya!
Baştan beri hataydı yaptığı. Ancak o kabul etmemişti. Ne fenaydı o Defne. Çıldırtırdı insanı. Sene boyunca gizli gizli hazırlanmıştı üniversite sınavına. Doktor olacağım derdi de başka bir şeyi ne görür ne de duyardı. Olmaz cevabını ise hiç kabul etmezdi. Şimdiyse hayalleri gerçek olmuş tıbbıyeyi kazanmıştı. Ama ne hazindir ki gidemiyordu çünkü baba faktörü vardı. Derya'nın asıl korktuğu da buydu Defne bir şekilde giderdi o okula inattı o inat! Ama babası daha da inattı çok daha inat...
Kız kısmının okuduğu görülmüş şey miydi? Rafet Bey bakamıyor muydu kızlarına? Saçma ama hala bu düşüncedeydi babası. Oysaki ne nazik adamdı. Kızlarının üstüne titrerdi. Hele biri kızlarına ters bir şey söyleyecek olsun, yaşatmazdı onları. Adeta aşıktı kızlarına. Ama gelin görün ki yüzyıllar öncesinden kalma fosilleşmiş düşünceleri benimserdi. Cahil bir adamdı ne yazık ki. Ama fiske vurmamıştı kızlarına. Eğitim görmedi dediysek o kadar da geri kafalı değildi elbet.

*****
Anonsu duyar duymaz fırladı yerinden. Aman olmayacak şeydi ama kaçırıverirdi uçağı Allah esirgesin! Derin bir nefes alıp koşa koşa gitti uçağına. Yerine yerleştikten sonra rahat bir nefes aldı. Oh kazasız belasız bindin uçağa da. O olaydan sonra uçaklardan korkardı aslında ama korkularının üstüne gitmeliydi değil mi? Evet, evet gitmeliydi yani. Gitmeliydi. Yoksa gitmemeli miydi? Offff ya gitmemeliydi. Kimeyse bu artistliği. Uçak düşüverirse görürdü korkularının üstüne gitmeyi. Ay yok inecekti. Canım İstanbul'a sadece hava yolu yoktu ya elbet. Başka şekilde gidiverirdi. Yani ne bileyim bir raylı yol falan vardı heralde. Aman ziyani yok raylı yol yoksa o da karayolundan giderdi. Olmadı yürürdü canım ama bu uçağa binmezdi. Binemezdi. Henüz atlatamamıştı. Ne saçmalıyorsun Açelya ya. Ne yürümesi bir yürümen eksikti. O böyle saçmalarken uçağımız çoktan kalkmıştı bile. Açelya da uyumuştu zaten. Yani saçmalamasından iyiydi.

**

Uçaktan ineli bir saate yakın olmuştu. O ise kalacağı yurdu bulmaya çalışıyordu. Sağdan mı, soldan mı? Ne karışık bir yerdi şu İstanbul. İzmir olsa buluvermişti şimdi gideceği yeri. Çiçek yurdu yazılı tabelanın önüne gelince rahat bir nefes aldı. Bulmuştu işte sonunda. İster istemez gülümsedi. Burada onu neler bekliyordu kim bilir?
Hoşbulduk İstanbul. Acaba neler bekliyor beni burda. Şarkılarda şiirlerde konu edildiğin kadar var mısın bakalım ?

gülümserkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin