Bölüm şarkısı - Cascada » Everytime We Touch Piano Version
"Hadi ama !? Müşteriler bekliyor!"
Yavaştan alıyordu.Müşterilermiş... Hepsi lanet birer avcı. Benim gibi.
Servis tepsisinin üzerindeki bira bardaklarıyla barın içine doğru yürüdü.
"Aceleleri mi var?"
Bunu söylemesiyle Ellen kaşlarını çattı.... Sarı saçları omuzlarına dökülüyordu. Üzerine her zamanki giydiği siyah, göbeğinin üzerine kadar gelen askılı, dar pantolonu ve beline bağladığı toprak rengi önlükle masalardaki siparişleri dağıtıyordu.
"Buyrun; 2 Daniels ve cin tonik."
Masadaki uzun saçlı, ela gözlü adam kızı süzdü. Bardağını alıyorken gülümsedi.
"Naber Jo? İşler nasıl?"
Jo suratına yapmacık bir gülümseme yerleştirdi.
"İyi gidiyor Jonathan."
Adam dalga geçercesine güldü. Jo masadan ayrılıp diğer masaya gidiyorken adam arkasından seslendi.
"Kolay gelsin öyleyse."
Arkasına dönüp bakmadı bile. Kimseye yüz vermiyordu, ama Harvelle'ın Yeri'ne gelen pislikler onu rahat bırakmıyordu.
Lanet olsun! Avlanmak istiyorum.Sağolsun Bobby'den aldığı kaçamak dersler sayesinde kendini yeterince geliştirmişti. Nişan alışı lanet derecede iyiydi. En azından Bobby öyle söylüyordu.
Önü kısa, arkası uzun saçlı adam saçma sapan konuşurken Jo'yu gördü. Jo ona baktığında kendisine sesleneceğini anladı.
"Hey! Jo!"
İşte. Gülümseyerek Jo'ya el sallıyordu. Elleriyle bir şeyler yapınca Jo anlamadı.
"Gel buraya Jo!!"
Gözlerini devirip yanına gitti. Bir anlığına gülümseyerek onlara selam verdi.
"Ne var Ash? Bir cin tonik daha mı? Hem ne zaman gitmeyi düşünüyorsun? Kendimi bildim bileli buradasın da."
Son iki cümleyi gülerek söyledi. Ash ayağa kalkıp Jo'nun kolundan tuttu ve yanındaki sandalyeye oturdu. Jo itiraz ederek konuştu.
"Eğer kalkmazsam annem-"
"Rahat ol Jo. Birkaç dk beraber takılalım. Seni tanıştırmak istediğim bazı kişiler var."
Karşısında oturan iki yakışıklıyı gösterdi. Ellen'ı gösterdi.
"Sen onu dert etme."
"Ama-"
" Jack ve Johnny ile tanış. Arkadaşlarım. Yeni tanıştık gerçi ama..."
Mavi gözlü olan Jo'yu süzdükten sonra elini uzattı.
"Ben Jack."
Diğerinin gözleri hala Jo'nun üzerindeydi.
"Johnny."
Jo elini hızlıca çekti. Kaşları çatıktı.
Birkaç pislik daha ha?Ayağa kalkıyordu ki Ash onu tekrar oturttu.
"Tanışmaktan kastım bu değildi Jo."
Sinirle Ash'e baktı.
"Tabi, tanışmaktan kastın bu gece onlara eğlenecekleri bir s*rtük bulmak dimi!?"
Ash şaşkındı. Amacı o değildi. Jack ve Johnny'e baktığında ikisinin de gözlerinin Jo'nun üzerinde olduğunu görünce sinir oldu.
Bunca yıldan sonra Jo benim küçük kızkardeşim gibi. Nasıl cüret ederler!?Ayağa kalkıp onlara bağırmaya başladı.
"Defolun buradan!!"
Adamlar Ash'e delirmiş bir şekilde baktılar. Jo, Ash'i zor da olsa sakinleştirip odasına götürdü. Yatağına bıraktı. Küçük bir çocuğu azarlıyormuşçasına kendinden 7 yaş büyük birini azarlamaya başladı.
"Ne yapıyorsun Ash!? Onlar müşteri!"
Ash onu anlayamamıştı.
"Neden bahsediyorsun? Bana orada onlarla tanıştırdığım için kızan sendin!"
Jo dalga geçercesine güldü.
"Ve sen de onlara mı patladın!?"
Ash konuşmadı. Jo kahkaha attı.
"Bak Ash, sen benim abim gibisin. Ama burası bir tür mini motel+bar ve kuralları biliyorsun."
Ash sakince kafasını salladı. Esnediğinde Jo güldü.
"Biraz kestirmelisin."
"Bence de."
Ash yatağa girdi. Jo yavaşça kapıyı kapayıp dışarı çıktı. Bara arka kapıdan girecekti. Kapıya yaklaştığında iri yarı bir adamı gördü.
Ne halt işi var onun burada?!
Adam Jo'yu gördüğünde gülümsedi. Elini hafif sallayarak selam verdi.
"Naber Jo! İşler nasıl gidiyor?"
"Kahretsin Jonathan. Ne işin var burada? Bu çıkış personeller için."
Yanında durmuştu. Bir açıklama bekliyordu. Jonathan onu belinden yakalayıp kendine çekti. Jo sinirlenmişti.
Bu kadarı da fazla!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunters Are Never Kids...
RandomAvcılık... İnsanları korumak, bir şeyler avlamak harika bir düşünce onun için. Ama babası öldükten sonra her şey değişti ve hayatından nefret eder oldu. Sıradanlık istemiyordu. Oysa her gün Harvelle'ın Yeri'nde garsonluk yapıyordu. Ne hayat ama!