7.Bölüm

40 4 0
                                    

Multimedya: Gökçe

Kalbimin ritmi hızlanmıştı, korkmuştum. İstemeyerekte olsa onu içeri almak zorunda kaldım. Rüzgar, abisini gördüğünde sinirden deliye dönmüştü. Abisinin boğazına yapışmıştı. "Ne istiyorsun lan piç kurusu, konuş çabuk ne derdin var benimle, beni neden öldürmek istiyorsun?" Rüzgar sözlerini bitirdiğinde abisi konuştu; "Sen hep benden bir adım öndeydin. Elimdeki herşeyi aldın benden. Seneler önce sevdiğim kadını öldürdüm ben. Sırf onu da benden alacaksın diye korktum. Sırf bu yüzden onu öldürdüm. Yıllarca psikolojik tedavi gördüm. Hepsi senin suçun. Önce ailemi aldın elimden, onların güvenini kazandın. Seni seviyorlardı, hem de benden çok daha fazla. Ben ne yapsam gözlerine batıyordu. En ufak bir hatamda seni örnek gösteriyorlardı. Daha sonra dostlarımı çaldın. Seninle tanıştıkları andan itibaren benden daha çok seninle takılmaya başladılar. Daha çok şey var Rüzgar, birçok şey. Artık dayanamıyorum. Sen benim hayatımı aldın elimden, şimdi bende senin hayatını alacağım." Duyduklarım karşısında açık kalan ağzım birtürlü kapanmıyordu. Rüzgar gerçekten de abisinin hayatını mahvetmiş miydi? Öyle olsa bile bunu cezası ölüm olamazdı. Bir insan nasıl kardeşini öldürmek ister? Ne olursa olsun onlar kardeşti.
Dikkatimi çeken nokta abisinin sevgilisini öldürmesiydi. Gerçekten bu kadar korkmuşmuydu? Bu kadar mı kafayı yemişti? Şuan düşünmem gereken başka şeyler vardı. Abisi Rüzgarı öldüreceğini söylemişti. Buna izin veremezdim hemen kaçmalıydık ama bizi bırakmazdı. Rüzgarın elini sıkıca tuttum ve tam kulağına fısıldayacağım sırada abisinin belinden çıkardığı silah görüş alanıma girdi. Korkudan titremeye başlamıştım. Rüzgar elimi iyice sıktı ve sonunda suskunluğunu bozarak cevap verdi;
"Evet belki de elinden herşeyini aldım. Ama bu benim suçum değildi. Ailemize uygun davranmayan sendin. Sen hep yaramaz çocuk oldun. Bense ailemize yakışmayacak hiçbirşey yapmadım. Bu yüzden beni seviyorlardı. Dostlarına gelince, sana kaç kez gelmek istemediğimi söylemiştim ama sen inatla beni tanıştırmak istedin. Ben seni kırmak için hiçbirşey yapmadım. Sadece olduğum gibi davrandım. Arkadaşların benden hoşlandıysa bunda benim suçum ne? Sevgilinden, yani İremden hiç bahsetmiyorum bile. Daha 14 yaşındaydım. Benden yaşça büyük biriyle çıkacağımı mı düşündün? Hemde abimin sevgiliyse. Onu öldürmek yaptığın en aptalca şeydi. Gerçekten kafayı yediğini ozaman anlamıştım. Söylediğim gibi bunların hiçbirinde benim suçum yoktu. Ama canın yanıyordu ve suçlayacak birini arıyordun. Bu da ne yazık ki ben oldum. Şimdi çok istiyorsan öldür beni. Ama eline birşey geçmeyecek. Aksine beni öldürdükten sonra pişman olacaksın. Çünkü İremi öldürdükten sonra da aynı şeyler olmuştu. Eğer biraz cesaretin varsa. Öldür beni abi." Rüzgarın söyledikleri kulaklarıma dolduğunda gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Resmen onu öldürmesini söylemişti. İkisi de çıldırmış olmalıydı. Abisi elindeki silahı Rüzgara doğrulttuğunda nefesim kesildi. Tetiği çektiği an Rüzgarı geriye ittim ve yere düştükten hemen sonra kolumda bir sızı hissettim.
Kanıyordu. Vurulmuştum. Tiz çığlığım sayesinde Rüzgar gözlerini kolumda sabitledi ve; "Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Vurulmuşsun. Rahat duramıyorsun değilmi? Ne diye atladın önüme bana birşey olmazdı. Şimdi de sen yaralandın böyle aptalca birşeyi nasıl yaparsın Gökçe?!" Ben onu kurtarmıştım ama onun söylediklerine bak. Benim için endişelenmişti ama ben de onun için endişelenmiştim. En azından kurşun benim koluma gelmişti ama eğer onu itmeseydim kalbine bile gelebilirdi. Ona üzgün gözlerle bakarken neyseki sadece sıyırdığını söyleyerek beni rahatlattı. Ardından tişörtünü çıkartıp kolumu sardı ve beni odama geri gönderip;
"Hemen döneceğim. Ama önce şu şerefsizin hakkından gelmem gerekiyor." diyerek geri döndü. Şuan doktora gidecek durumda değildik ve görünüşe göre abartılacak birşey yoktu. Sadece biraz sızlıyordu. Bunu umursayacak durumda değildim. Rüzgar tehlikedeydi ve ben hiçbirşey yapamıyordum. Az önce oldukça önemli birşey yapmıştım ama bu yetmezdi. Abisinin yanına gitmişti ve ne yapacağı belli olmazdı. Birazdan Berkin babasıda gelebilirdi. Ozaman işlerin ne boyuta geleceğini tahmin bile edemiyordum. Yavaşça ayağa kalktım ve kapıyı açmaya çalıştım. Ama kilitliydi. Ah Rüzgar neden bukadar aptalsın! Eğer ona birşey olursa yaşayamazdım. Bunu düşünmek bile istemiyordum. Ama şuan beklemekten başka yapacak birşeyim yoktu.

Rüzgarın ağzından;

Gökçenin yaptığı çok cesurcaydı. Hem de bunu beni kurtarmak için yapmıştı. Ama aynı zamanda tehlikeliydi eğer ona birşey olsaydı abim olacak piçi saniyesinde öldürürdüm. Gerçi yine öldüreceğim ama önce işkence etmeliyim. O benim abimdi ve ondan asla nefret edemezdim. Ama bugün yaptığı ve söylediği şeyler, beni gerçekten mahvetmişti. Demek yıllardır beni öldürme planları yapıyordu. Bana acımayana ben de acımam. Bu her kim olursa olsun farketmez. Beni sadece sinirlendirmekle kalmamıştı. Üzmüştü, kırmıştı. Ben abimi küçüklüğümden beri severdim. Aramızda yaşananları pek umursamadım. Büyütülecek şeyler değildi. Ancak onun için bukadar öenmli olduğunu bilmiyordum. Ama yapacak birşeyim yoktu. Olanlar olmuştu ve benim suçum değildi. Artık o abim değil düşmanımdı. Ondan intikamımı almalıydım.

Gökçeyi odasına gönderdikten sonra abimin yanına döndüm. Artık abi diyesim bile gelmiyordu gerçi. Yere yığılmıştı. Onu alıp Berkin yanına, bodrum kata indirdim. Berk abimi görünce oldukça şaşırmış bir vaziyette 'neler oluyor?' dercesine bakışlar yolluyordu. Ona aldırmadım, abimi de Berkin yanına bağladım. Tam çıkacağım sırada Berk zorlukla konuşabildi;
"Neler oldu? Senin ölmüş olman gerekiyordu. Bu beceriksiz bir boku beceremedi değilmi, yoksa bir anda abilik duygusu mu kabardı?" geri döndüm ve yüzüne oldukça sert bir tekme attım. "Hayır. Aksine işini gayet iyi yapıyordu. Ancak benim biricik sevgilim Gökçe, önüme atladı ve beni kurtardı. Neyse ki kötü birşey olmadı, kurşun sadece kolunu sıyırdı. Eğer daha kötüsü olsaydı ikinizide gebertirdim. Yine geberteceğim ama zamanı var." Berk beni dikkatlice dinledikten sonra devam etti;
"Gökçe gerçekten seni korumak için kendini tehlikeye mi attı? Beni asla böyle sevmeyecek. Tabii sen hayatta olduğun sürece. Abinin yapamadığını ben yapacağım, seni ben öldüreceğim." söyledikleri beni sinirlendirmeye yetmişti. Yine de onu sevindirmemek için sakinliğimi korudum.
"Tabii eğer önce ben seni öldürmessem. Aslında bakarsan önce abimi öldürmeyi düşünüyordum ama sen daha isteklisin sanırım. Önce sana uygulayacağım işkenceleri hazırlamalıyım. Daha sonra zaten kendin ölmek isteyeceksin." söylediklerimden sonra bile hala pişkince sırıtıyordu.
"Şuan elinde olabilirim, hatta beni öldürebilirsin. Ama beni öldürdüğün an sen de ölürsün. Bunu sakın unutma." ona aldırış etmeden kapıyı dışarıdan kilitledim ve Gökçenin yanına gittim. Odasına girmeden hemen önce seslendim ama cevap vermedi. Daha sonra içeri girdim ve sessizce yanına doğru ilerledim. Uyuyordu. Koluna sardığım tişörtüm hala yerindeydi. Onu uyandırmamaya özen göstererek kolunu yavaşça kaldırdım ve sarılı olan tişörtü kolundan çıkardım. Daha sonra dolaptan aldığım sargı beziyle kolunu güzelce sardığımda uyanmaya başlamıştı. Beni gördüğünde telaşlı bir şekilde yattığı yerden doğruldu ve "Neler oldu? Seni bekliyordum ama uyuyakalmışım. Uzun zamandır dönmedin ve seni çok merak ettim." diyerek boynuma sarıldı.

Gökçenin ağzından;

Gözlerimi açar açmaz Rüzgarı karşımda gördüğümde derin bir oh çektim. Ardından neler olduğunu sorarak boynuna sarıldım. Gerçekten korkuyordum. Evet Rüzgara kızgındım ama şuan kızacak zaman değildi. Bunu çoktan unutmuştum. Hayatı tehlikedeydi ve her an herşey olabilirdi. Abisi Rüzgara kafayı takmış durumdaydı. Berk ve babasından bahsetmiyorum bile. Gerçi şuan abisi ve Berk buradaydı. Ama eğer Berkin babası gelirse işler karışabilirdi. Derin düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan Rüzgarın sözleri olmuştu.
"Merak etme güzelim birşey olmadı. İkiside elimde ve kaçamazlar. Önce birkaç işkence deneyeceğim daha sonra da ikisini de öldüreceğim." bu sözler beni benden almıştı. Abisinimi öldürecekti? Hem de işkence ettikten sonra. Ne olursa olsun o abisiydi. Buna izin veremezdim. Rüzgarın katil olmasına izin veremezdim.
"Saçmalıyorsun. O senin abin, ne olursa olsun abin. Hem onu öldürünce eline geçecek? Katil olacaksın Rüzgar! Bununla yaşayabilir misin? Ömür boyu bu vicdan azabıyla yaşayabilir misin?"
"O artık benim abim değil. Beni öldürmeye çalıştı Gökçe. Ve onu bırakırsam yine deneyecek. Seninle 4 yıldır beraberiz ama benim en önemli yönümü çözememişsin. Bana acımayana ben de acımam Gökçe. Bu kim olursa olsun farketmez. İster abim, ister babam. Ayrıca beni öldürmek isteyen birini bırakırsam işte o zaman vicdan azabı çekerim. Ya da ben daha acı çekemeden zaten o beni öldürmüş olur. Sen bunları düşünme, herşey yoluna girecek. Herşey yine eskisi gibi olacak." onu vazgeçiremeyeceğimi anlamıştım. Ona hak veriyordum ama çözüm ölüm olmamalıydı. Başka bir yolu olmalıydı.
Ona 'peki' anlamında başımı salladım ve başımı yastığıma yaslayıp gözlerimi kapattım. Rüzgar alnıma bir öpücük kondurdu ve odadan çıktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 04, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin