Okunmayan hikayemin 3. Bölümü :))
Vazgeçmek istemediğimiz insanlara, dönüp bakıyoruz bazen.Aslında hiç fırsat vermememiz gerekiyormuşcasına bizi hayal kırıklıklarıyla bırakıp gerçek hayatlarına dönüyorlar.Bir üniversiteli, hiç sevgilisi olmamış, erkek nedir bilmeyen veya hayatında hiç öpüşmemiş, eli bir erkeğe bile değmemiş bir kız değilim, aslada öyle olmadım.Ama şu var ki, şuanda öyle olmayı o kadar çok istiyorum ve arzu ediyorum ki yaşadığım şeylerden pişman olup geri alamamak korkunç bir duygu.Dylan iyi biriydi, sevgisiyle, dokunuşuyla, sözleriyle.Güzel zamanlarımın sahibiydi o, sadece 2 sene birlikte olmuştuk.Onun için yok saydığım insanlar, belki suan beni daha mutlu bir hayatla karşılaştıra bileceklerdi.Hayat geri dönülmesi imkansız bir savaş alanı.Ne kadar çabalasanda söylediğin sözü yaşadığın anı değiştiremiyorsun.Kendinize söz verin.
"Yasanmaması gereken seylere kendimi kaptırıp yasamayacagım" "Beni mutlu etmeyen sevdiğim ama beni hic bir zaman huzura kavusturamayan bencil insanlardan uzak duracagım"İşlek bir kentin, deniz kıyısında oturup, gecenin bize verdiği en güzel armağanı yıldızları seyredip, ayaklarımı ıslatan tuzlu deniz suyunun burnuma dolan kokusuyla birlikte olmayı o kadar çok isterdim ki şimdi..
İnsanların birbirlerine çarptığı kalabalık bir cadde de, yalın ayaklarımla kendimi rüzgarla buluşturup, koşmayı ve yağmurunda bana eşlik edip dans etmesini...
Sokağın başındaki küçük kahve dükkanında Harry'i beklerken, gözlerimin dalmasına izin veriyordum sadece.Kapıdaki çan öttüğünde, şapkası ve ince ceketiyle içeriye girdi.Yağmur vardı dışarıda.Yerleri göle ceviricek kadar şiddetli bir yağmur."Islak olmak, hayatımın en kötü dakikaları sanırım." Islanmış ceketinden ve şapkasından kurtulurken sikayet edercesine mırıldanıyordu.
"Yağmuru severim.Saçlarımı yaptığım zaman, yağmadığı sürece." Gülerek baktı bana.
Kısık olan müzik çaların sesini biraz daha yükselttiklerinde Sigur Ròs çaldıgını iliklerime kadar hissetmistim.Refur..
Müzik anlayışınız güzelse ve bir fincan kahveniz varsa hayat size güzeldir.Dudaklarım yukarıya kıvrılırken beni seyreden Harry'e kaydı gözlerim.
"Seni merak ediyorum." Burnumdan çıkan nefes, beklediğim soruyu aldığım içindi.
"Bu güzel şarkı ve yağmur eşliğinde sana herşeyimi anlatma şerefinde bulunabilirim." Sipariş ettiği kahve fincanını rahatlıkla parmaklarında çevirdi."Hayat geciyor Kylie ve biz sadece oyuncu oldugumuz filmlerin icerisinde amatörce sağdan sola yalpalanıyoruz."
Kitap okuduğu cümlelerinde ki derin düşüncelerinden belli oluyordu.Bir bakıma güzel ve zeki bir çocuktu.Başı boş olup sokak köşelerinde kız kesip büyüklük taslayan yaşıtlarından olgun ve güzel konuşuyordu.
"Bir hayalin varsa çoktan içerisinde olduğun filmin yönetmeni olmuşsundur demektir." Kısık yeşil gözleri ellerimden gözlerime kaydı.Ona bir gülümseme yolladım.
"Saçların..." duraksadım ve parmağımla işaret ederek kendi burnumu gösterdim
"Ve burnun çok güzel" Kocaman gülümsemesiyle noktasız cümleme ekledi.
"Sesimde dimi.." Utanan gözlerimi masanın altında sallanan bacaklarıma indirdim ve başımı olumlu anlamda salladım."Sen düsünceleri muazzam güzellikte olan bir kızsın Kylie.Açık sözlü ve gerçekten konuşmayı bilen.Sade ve bir o kadarda kendiyle uğraşıp bir şeyleri başarabilen." Tekrar ona baktım ve devam etmesini bekledim.Düşünceleri mutluluk hıckırıklarımı tetiklemişti bir an.