1.Bölüm: "İLK GÜN"

192 11 0
                                    

Bugün izmirde 2. günüm. Bu sabah enerjik uyandım. Taa ki aşağıdan bağırışma sesleri duyana kadar. Bizimkiler sabah sabah yine tartışmaya girmişlerdi. Bu sefer nasıl saçma bi konu merak ettim doğrusu. Pijamalarımla aşağıya inerken duyduklarım pek şaşırtmadı.
Annem "Ben neden yazdırıyorum bu senin işin."
Babam "Kes sesini senin de kızın o sen götüreceksin." diye bağırışıyolardı.

Sabah sabah sinirimi bozmayı başarmışlardı. Odama hızla gidip, henüz yerleştirmediğim kıyafetlerimi bavuldan çıkarttım. Bordo bol bi tişört, siyah kot şortumu giyip güneş gözlüklerimle tamamladım. Saçlarımı açık bırakmıştım.

Aşağıya inip anahtarı aldım. Tam kapıya yönelirken. Aysun hanım "Nereye gidiyosun?" dedi. "Okula kendim gider yazılırım. Siz yorulmayın. Çocuk değilim ben. Bunun için tartışmanıza gerek yok." diyerek kapıyı sert bi şekilde çarptım.

Kardeşimin ölümünden sonra ailemle aramdaki bağ oldukça kopmuştu. Ne babam eski babamdı, ne annem, ne de ben..

Dışarıdaki iğrenç korna seslerinden zihnimi kulaklığımla kurtardım. İçimden öyle bi haykırmak geliyodu ki. Evet kardeşim ölmüştü, artık aramızda değil, ağlama sesiyle uyandırmıyodu bizi. Ben üzülmüyorum mu zannediyolar. Ama ben de onların kızıyım. Bana bi nasılsın demekten acizler.

Şuan tek başıma ilk defa geldiğim bi şehirde o lanet okulu bulmaya çalışmam da tam bi komedi. Neyse ki fazla sürmeden bulmuştum okulu. Fazla büyük sayılmazdı. Krem renginde bi okul. Okula girince şöyle bi göz gezdirdim. Her köşede bi topluluk vardı. Bazıları voleybol sahasında, bazıları kantinde. Neden bilmiyorum ama içim ısınmamıştı bu okula. Yavaş yavaş içeri girdim. Müdürün odasına girerken derin bi nefes aldım.
"Meraba. Ben kayıt olmak içşn gelmiştim.." derken lafımı keserek "Babanızla irtibata geçmiştik. Levent beyin kızı olmalısınız." dedi. Gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi. Yine benden habersiz ismini kullanmıştı. Bundan nefret ediyorum. Sürekli beni küçük duruma düşürüyor.

Kayıt işlemlerini 5 dakika da halletmiştik."Sınıfınız 12/D birazdan ders başlar" dedi hafif bi tebessümle. Sınıfı ararken gözleri üstümde hissedebiliyordum. Sanki okuldaki herkes birbirini tanıyor gibiydi. Bakıp gülüşüyorlardı. "Sakin ol ikra." dedim kendi kendime ilk günden kavga edemezdim. Sınafa girdim. Kulaklığımı çıkarmamla sınıftaki fazla gürültü yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.

Boş bi sıra ararken arka sıralardan sarışın , renkli gözlü, beyaz tenli bi kız "Gel güzelim buraya otur burası boş." diyerek gülümsemişti. Gülümseyerek karşılık verip yanına oturdum. Ön sıradaki kızıl saçlı bi kız "Meraba ben Kübra."dedi. Onun yanındaki esmer, yeşil gözlü, pürüzsüz yüzünü kirli sakallarıyla tamamlayan çocuk "Mert ben güzellik." dedi. Böyle demesi gülümsememi sağladı. Babamda eskiden bana güzellik diyerek seslenirdi. Yanına çağıran kız da elini uzatarak "Bende Sena tatlım." dedi. O sırada sınıfa bi çocuk girdi kumral, sarıya benzer saç rengi vardı arkadaki sıraya otururken "Merabalaar bende Bora." dedi gülümseyerek. "Bende İkra. Memnun oldum." diyerek sabah evde yaşadığım olayı unutmaya çalışarak gülümsedim.

Konuşmamız hocanın içeri girmesiyle son buldu. İşte en nefret ettiğim kısıma gelmiştik. Kafamda söyleyeceklerimi düşünürken. Hafif tombul, esmer, bıyıklı bi hocanın " Yeni kız. Ayağa kalk." diye bağırmasıyla şok oldum. Sanki karşısında sağır var. Ayağa kalktım. "Kendini tanıt bakalım."
"Ben ikra. İstanbuldan geldim." diyerek kısa kestim. Sınıftan bi kız kahkaha attı. Kaşlarımı çatarak kıza çevirdim bakışlarımı. "İstanbul varoşu gelmiiş yazık kızım ezerler seni burda kıyamamm" demesiyle sınıftan gülüşmeler yükselmişti tam ağzımı açacaktım ki hoca "Yeşim kızım sus. Kim sana söz hakkı verdi. Kızım İkra sende otur yerine." dedi. Demek çakma sarışınımızın adı yeşim. Bu yıl zor geçecek diyerek kafamı sıraya koydum. Tenefüs ziliyle kafamı kaldırdım. Kaldırmamla yeşim ve iki süslü arkadaşıyla yani kokoş tayfasının yanıma gelmesi saniyeler sürmüştü. "Bana bak yeni kız bırası istanbula benzemez. Ayağını denk al. Bi yanlışını görürsem burda yeö ederim seni."dediğimde kahkayı patlatmam bir oldu. Mert "Yeşim kızın ilk günü bu ne tavır?" diyerek aptal sarışının uzaklaştırmaya çalışırken elimle omzuna dokunarak "Mert sen karışma." diyerek yeşime döndüm "Kızım derdin ne senin? Bela mı istiyosun. Bana bulaşma git başka bela ara." derken kavganın kokusunu hissetmiştim. Hayır ilk gün kavga olmamalıydı. Bu kızın derdi ne.

ZİFİRİ ÖZGÜRLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin