Ev Azteğin surlarının biraz dışındaydı. Ama yürüme mesafesindeydi. Eve geldiğimizde kendimi hemen koltuğa atıp uzun bir iç çektim. Valvorine yanıma oturup "Bence bu eve alış burda biraz fazla kalacaksın" deyip alaycı bir şekilde güldü. Aslında haklıydı. Ama onun bu samimi hali hoşuma gitmişti. Biz konuşurken Alex şarkı söyleyerek içeri girdi. Beni fark edince şaşkınlıkla
"Aa Sırina. Hoşgeldin" dedi.
Yüzü gülüyordu. İlk defa onu bu kadar neşeli görmüştüm. Bende hafif bir tebessümle
"Merhaba Alex. Seni akademide görmüyordum ne oldu?"
"Ordaki bütün hocalar salak. Bildiğim şeyleri bana öğretmeye çalışıyorlar" derken sessiz bir kahkaha attı ve devam etti.
"Sende buraya geldiğine göre sanırım akademide işin bitti""Aynen artık ordakilerle işim olmaz"
"Ordakiler derken Chris'i kastediyorsun sanırım"
"Evet. Ben artık iyi ve kötü tarafı ayırt edemiyorum Alex"
"Söyleyeyim biz kötü onlar iyi taraf oluyor"
Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Valvorine lafa girip.
"Hayır Alex. Elinden güçleri alınmış kim olsa bunu yapardı. Beni bu durumda en iyi anlayan kişi Sırina" dedi ve bana bakıp gülümsedi.
Aslında doğruydu. Güçlerim olmadan kendimi bir hiç gibi hissetmiştim. Her şeyi göze alıp Edward'la bile evlendim. Kim bilir Valvorine nasıl hissetmiştir. Kendini ne kadar çaresiz hissetmiştir. Benim gibi...
Sessizliği bozan Valvorine oldu."Bana göre kötü olan onlar. Güçlerim elimden alındığında ne yapacağımı bilmiyordum. Bana elini uzatan büyücüler oldu. İlk başlarda onlara önyargıyla yaklaşmıştım ama sonradan onları tanıdıkça kendi dünyalarında ne kadar iyi olduklarını gördüm. Ruh elementini benim için almak istiyorlardı. Ben ne kadar büyü konusunda iyi olsamda, ben büyücü olarak doğmadım Sırina. Eninde sonunda büyü güçleri benden gidecek. Bu element olmadan ben yaşayamazdım."
Dedi ve Alex'e baktı. Sonra bir iç çekerek"Benim onlara düşmanlığım daha büyük onlar annemle babamı öldürdü sırf annem bizden biraz daha esmer diye. Biliyorum bu saçma ama onlar annemi bir ucube olarak görüyorlardı çünkü Aztek'e ilk daha öyle bir ten rengine sahip biri gelmişti."
Duyduklarım karşısında şoka uğramıştım. Neredeyse aynı kaderi paylaşıyorduk. Valvorine Alex'e göre daha açık bir tenliydi. Alex bizden biraz daha esmerdi ama bu esmerlik ona yakışıyordu. Alex'e dönüp
"Peki bunu kim yaptı?"
"Chris'in babası... James"
Ne! Ama bu nasıl olurdu çok iyi birine benziyordu. Demek ki onlar hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Onlara öfkem giderek büyüyordu. "Ama Alex sen Chris'le arkadaş gibi geziyorsun"
"Onu öldürmek için şimdi sende burda olduğuna göre işimiz kolaylaşacak demeltir"
Duyduklarım karşısında şok geçiriyordum. Ama her şeye rahmen doğru tarafta olduğumu şimdi anlamıştım.
Biraz daha oturduktan sonra Alex yiyecek bir şey almaya gitti ve bende kalacağım odaya çıkıp yerleşmeye başladım. Üstümü değiştirip bir şeyler yemek için aşağı inmeliydim. Altıma lacivert bir pantolon üstüme siyah bir bluz geçirip. Merdivenlerden inmeye başladım. Masada bu işi en kısa zamanda nasıl hallederiz diye konuşmaya başladık. Ama ben hala Valvorine'nın gücün ne işe yaradığını bilmiyordum merakla sordum.
"Valvorine şu ruh elementi ne işe yarıyor?"
Valvorine önce bana baktı sonrada karşımızda yemek yiye Alex'e. Alex birden kendi kendine tokat atınca dayanamayıp kahkahayı bastım. Alex sinirle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIM OL!
FantasyAŞK... İYİ...KÖTÜ ÖZEL GÜÇLERİ OLANLARIN, AŞKLARIDA ÖZEL OLMALI. AMA SIRİNA'NIN HİKAYESİNDE AŞKIN VE DÜNYANIN TÜM KÖTÜLÜKLERİNİ GÖRECEKSİNİZ. PEKİ KANATLARI OLAN ÇOCUK ONA GERİ DÖNECEK Mİ?