Karşımda bana şaşkın şaşkın bakan bir Chris vardı. Saçlarımı okşayıp
"Sırina seni çok seviyorum sende beni seviyosun bunu biliyorum. Değil senin kanatların rüzgarın bile olmaya razıyım"
Dedi ve beni dudaklarım öpüp kilitli olan kapıyı açıp gitti.Sabah uyandığımda hala halsizdim ama yinede kalktım. Banyoya gidip sıcak bir banyo yaptıktan sonra saçlarımı taramaya başladım. Kollarım hafifte olsa ağrıyordu ama katlanabilirdim bu ağrıya. Saçlarla işim bitmişti birazda makyaj yapıp gardolaba bakındım üstüme siyah bir t-shirt altımada kot bir pantolon geçirdim. Müdür Brawn ben iyileşene kadar bana izin vermişti rahattım yani.
Tam yatağımı toplamayı bitirmiştim kapı çaldı içeri Chris girdi.
"Günaydın tatlım"
"Günaydın tatlım"
"Oo Sırina hanım ayaklanmışsın hayırdır"
"İyiyim ben merak etme"
"Hadi gel babam bahçede bizi bekliyor"
"Aa tamam hadi gidelim" deyip onu bahçeye çekiştirmeye başladım. Bahçe kapısın önünde Müdür Brawn ve Chris'in babası bizi bekliyorları. Biz onların yanına giderken Chris'e dönüp
"Babanın adı ne?"
"James" deyip geçiştirdi.Yanlarına gittiğimizde James beye elimi uzatıp merhaba dedim. Oda hiç uzatmadan söze girdi.
"Sırina sana burda yardım edemem eve gitmemiz lazım müdüründe benimle aynı fikirde"
"Ne gerek var eve burda olmaz mı?"
"Sana ne tür bir büyü yaptığını bilmiyoruz hem Chris'in kuzenide burda ondanda yardım alacağız"
"Peki tamamda ne kadar sürer bu"
"Bilmiyorum ama yanına biraz eşya alsan iyi olacak hem ailende gelir" deyince Chris sinirle babasına dönüp kaş kaldırdı. Annemle babamın ben daha küçükken öldüğünü bilmiyordu onu suçlayamazdım.
"Aa ben gidip eşyalarımı toparlayıp geleyim" deyip işin içinden sıyrıldım. Arkamdan Chris'in neler dediğini duyuyordum tabi "Baba onun ailesi yok vefat etti bende hata keşke sana söyleseydim üzüldü kız" diye sitem ediyordu.
Ailemin nasıl öldüğünü hatırlamıyordum. Keşke hatırlasam falan diye düşünürken bavulu doldurmuştum bile. Kapıya indiğimde Chris arabayı önümüze getirdi kafamı kaldırıp baktığımda bütün akademi cama yapışmış bizi izliyordu ne varsa. Chris arabayı kullanıyor babası yanında bende arkada oturuyordum. Eve geldiğimizde ağızım iki karış açık kaldı. Aztek fakir bir yerdi öyle çok zenginler yoktu ama geçinip gidiyorlardı. Ama Chris'in yaşadığı ev masal kitaplarından fırlamış gibiydi çok güzel bir villaydı. Bahçedeki merdivenleri çıkarken çimler içindeki yüzme havuzunu fark ettim çok güzeldi. Evin içini anlatamam zaten. Muhteşem bir güzellik. Chris elimdeki bavulları alıp kalacağım odama çıkardı bende salonda dolanırken koltukta uyuyan birini farkettim.
Bu Chris'in kuzeni olmalıydı. Tabi ondan yaşca büyük olduğu belliydi. Ben hemen toparlanıp onun yanından ayrılırken elim koltuğun yanındaki sehpaya çarpıp televizyon kumandasını yere düşürdüm. Yere düşer düşmez televizyon büyük bir gürültüyle açıldı ve birden rock bir şarkı çalmaya başladı. Bunu üzerine Chris'in kuzeni gözlerini ovuşturup şaşkın şaşkın bakarken beni gördü. Hemen yerden kumandayı alıp sesini kısmaya çalıştım. Ama o bir hışımla kolumu tutup elimdeki kumandayı aldı ve şarkıyı kapattı. Aptal aptal yüzüme bakıp"Naber fıstık" demesiyle şok oldum. Şaşkınlığımdan dolayı ne diyeceğimi bilemeyip.
"Efendim"
"Sen şu Sırina olmalısın büyülü kız. Ama gerçektende bakanı büyülüyosun"
Ben aptal aptal ona bakarken içeri Chris girdi ve kuzenine bakıp
"Tanıştınız demek" dedi alaycı bir şekilde
Ben hemen atlayıp o beni biliyor ama ben onu tanımıyorum dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIM OL!
FantasyAŞK... İYİ...KÖTÜ ÖZEL GÜÇLERİ OLANLARIN, AŞKLARIDA ÖZEL OLMALI. AMA SIRİNA'NIN HİKAYESİNDE AŞKIN VE DÜNYANIN TÜM KÖTÜLÜKLERİNİ GÖRECEKSİNİZ. PEKİ KANATLARI OLAN ÇOCUK ONA GERİ DÖNECEK Mİ?