Brooklyn

26 3 2
                                    

Sabah olduğunda hemen Elena'nın yanına gittim. Ne olduğunu anlamadan beni odasına çekip yatağın üstündeki elbiseleri gösterdi. Her ne kadar bükücüde olsak büyücüde kadındık sonuçta ve bu akşamki partiye tüm güzelliğimizle gitmemiz lazımdı.

Elena bana akşam için kıyafet verecekti ama o kadar çok elbisesi, ayakkabısı vardı ki kararsızdım. Zaten bütün kıyafetleri siyahtı ama olsun ben en güzelink seçmeliydim.

Alex'in bağrışlarıya koşarak aşağı indik. Sesler salondan geliyordu bir hışımla salona girmemizle gözlerimizi kapatmamız bir oldu. Alex bağırark

"Yandım! Benim neyime kahvaltı hazırlamak yandım!"

Biz onun bu haline gülmüştük. Kahve suyunu bacağına dökmüştü. Ve pantolonunu çıkartmıştı ve çamışırıyla evin ortasında koşup duruyordu. Valvorine kahkahalarla ona yukardan bir tane deniz şortu getirdi, bende buz dolabından buz alıp yanına gittim.

Buzu bacağına sürünce biraz rahatlamıştı üstüne döktüğü su çokmu kaynaktı acaba. Masaya  gidip suyun sıcaklığına baktım. Su o kadar kaynak değildi ılıkla sıcak arası bir şeydi.
Alex'e dönüp.

"Abartma su o kadar sıcak değil"

"Ya üstüne dök bakalım nasıl olacak"

"Off tamam" deyip yanına gittim. Elindeki buzları alıp su gücümü kullanarak bacağını eski sıcaklığına getirmeye çalıştım. İşe yaramıştı.

"Ee Alex artık yanmıyo bacağın bağırmada gerek"

"Yok sağol"

Dedi ve hep birlikte masaya oturduk. Alex'in olayı kapandıktan sonra akşamki partiyi konuşmaya başladık ben merakla
"O partide kimler olacak" diye sorunca Valvorine suskunluğunu bozup
"Büyücüler, vampirler ve biz. Orada bükücü güçlerini kullanmadığın sürece sorun çıkmaz" dedi. Ama anlamadığım bir şey vardı 'vampir' diye bir şey varmıydı.
Hemen Valvorine dönüp

"Pardonda vampir diye bir şey yok"

"Hıhh sen hiç dışarı çıkmıyorsun galba Azteği küçük bir yer olarak görme burada surların biraz dışında vampirlerde yaşıyor asırlar boyunca. Ama merak etme kanını içemezler sadece insan kanı içer onlar"

"Pek dışarı çıktığım söylenemez ama eğer burda vampirler varsa neden Aztek halkına saldırmıyorlar."

"Çok iyi bir soru. Şöyle söyleyeyim onlar isteseler bütün Aztek halkını yok edebilirler ama bunu yapamazlar merak etme"

Sinirle ona dönüp
"Nasıl yapamazlar bu kadar emin olma"

"Yapamazlar. Hani benim şu ruh gücünü aldığımız sandık var ya, o sandık daha vampirler gelmeden lanetlenip Azteğin topraklarının altına gizlenmiş ama zamanla sandığın koruma laneti toprağa bulaşmış Aztek halkıda bu topraktan çıkan ürünleri yediği için koruma laneti onlarada geçmiş. Onlara ben bile zarar veremem bu yüzden onların dünyasının içinde onlara görünmeden rahatça yaşıyoruz. Anladın heralde."

"Evet anladım" o kadar uzun anlatmıştı ki her şeyi sanki masal dinliyor gibiydim.
Kahvaltı bittikten sonra Alex ve Valvorine dışarı çıktılar bizde Elena'yla birlikte evin bahçesinde oturuyorduk. Bu kızı tanıdıkça daha çok sever olmuştum. En azından Clara'dan daha iyiydi o sadece korkağın tekiydi.

Günümüzün yarısını bahçede oturarar geçirdik. Ben melez güçlerimi kullanarak bahçeyi biraz daha güzelleştirdim. Beni insanlardan ayıran tek özellik bu melez güçleriydi. Onları kullanmadığım sıralarda insandan bir farkım yoktu.

Hava kararmaya başlamıştı ama Valvorine ve Alex halen ortada yoktu. Tam aşağı indiğimde Elena saate bakıp 'hazırlanmamız lazım' dedi. Ben bir şey diyemeden birden kapı açıldı. Gelenler Alex ve Valvorine'dı. Gözlerimizi fal taşı gibi açmış onlara bakıyorduk. Neden geç kaldıkları belliydi.
Bütün gün alış-veriş yapmışlardı. Alex'te Valvorine'da çok yakışıklı olmuşlardı. Ne diyorum ben ama gözlerim bu manzaraya alışabilirdi. Ama her zamanki gibi siyah vazgeçilmez renkleriydi. Alex'in piercingleride kıyafete uyum sağlamaştı çok güzel olmuştu.

KANATLARIM OL!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin