Multimedia; Alex
Edward'ın ölümünün üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti fakat bize karşı hala bir saldırı yoktu. Valvorine elinde poğaçalarla içreri girdi. Elena uykulu gözlerle salona girdi. Valvorine'a bakıp
"Eğer kılıcımı isteseydin verirdim ama neden izinsiz alıyorsun?"
Valvorine şaşırmış bir ifadeyle ona bakıyordu.
"Ben senin kılıcını almadım. Alex'e sor."
Elena bu sefer pek aldırmadan kahvaltı masasına oturdu. Bende yanına gidip konuşmaya başladım.
"Alex nerede?"
"Odasında galba müzik sesini duymuyormusun?"
Haklıydı. Alex her sabah bize müzik dinletmek zorundaydı. Elena sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.
"Eğer o kılıçları kaybedersek başkalarını bulamam şimdiden söyleleyim."
Valvorine büyük bir kahkaha attı. Ve belindeki kılıcını göstererek devam etti,
"Biz değil sen kaybettin kılıcı."
Elena ona alaycı bakışlarını yolladı. Müzik sesi kesilmişti. Alex merdivenlerden elinde bir kağıtla iniyordu. Yüzünde her zaman olan o gülücük yoktu.
Elena sinirle ona bakıp"Alex kılıcım hangi cehennemde"
Ama Alex onu umursamıyordu. Sonra gözünü kağıttan ayırmadan konuşmaya başladı.
"Bende dün akşam biraz alıştırma yaptım"
Ama sesi ifadesizdi. Valvorine elindeki kağıda bakıp.
"Alex o ne?"
Alex kağıdı Valvorine verdi okurkwn onunda yüzü düşmüş gibiydi. En sonunda dayanamayıp oturduğum yerden kalktım. Valvorin elindeki kağıdı bir şey söylemeden bana uzattı.
Alıp kağıdı okumaya başladım.Element Merkezi. İspanya/ Câdiz.
Edward Scram'ın ölümünü biliyoruz. Sırina Bredd ve Alex Black'i en kısa zamanda konuşmak için Câdiz Enstitüsüne bekliyoruz.Melezle tanışmak bizim için bir onurdur.
Ben bunları okurken Alex devam etti.
"Enstitü şahinle bana bu notu yollamış. Edward'ı bizim öldürdüğümüzü biliyorlar. Sırina'nın melez olduğunu biliyorlar."
Valvorine konuşmuyordu. Ben sinirle
"Hayır gitmiyoruz"
Valvorine en sonunda konuştu
"Gitmelisiniz yoksa büyük bir ceza alırsınız. Ben Elenay'la burda kalmak zorundayım. Büyücüler için lanetli bir yerdir. Hem ruh bükücü gücümü hemen anlarlar. Alex'le siz gitmelisiniz"
Elena sanki bir şey söyleyecek gibi ağızını açtı ama sonra tekrar kapattı. Alex bir şey demiyordu. Valvorine devam etti.
"Ben uçak biletlerini ayarlarım. Azteğin içine girmek zorundasınız Elena insanların sizi görmesi için bir büyü yapsın bende şu işi halledeyim."
Deyip dışarı. Ne Alex ne ben nede Elena konuşuyordu. Alex en sonunda sessizliği bozdu.
"Alt tarafı bizimle konuşacaklar. Ne kadar kötü olabilir."
Sinirle çıkıştım.
"Biz gittiğimizde Chris, James ve daha diğerleri saldırı yaparsa ne olacak burada olmayacağız. Ben gelemem."
Elena araya girdi
"Merkeze karşı gelemezsin Sırina. Merak etme. Bizi fazla hafife alma."
Akşam olmuştu. Elimde küçük bir çanta. Biraz para ve uçak biletlerini alıp Aztek'teki hava alanına gittik. Yolculuk 9 Saat sürecekti. Alex koca bir valiz almıştı. Uçağa bindiğimizde içimi bir heyecan kapladı. Rüzgar gücüm yerine gelmişti ama kanatları... Kanatlarım yoktu. Alex beni düşüncelerimden çıkardı.
"Hey, Sırina duydun mu beni?"
"Afedersin. Duyamadım."
"Diyorum ki hiç Câdiz'e gittin mi?"
"Yok hayır sen?"
"Evet. Bir çok kez. Biliyormusun abimin güçleri alınmadan önce orada merkezde görevliydi. Bir çok kez oraya gittim. Arkadaşlarımda var belki onları görürüz."
Valvorine' nın orda çalıştığını bilmiyordum. Şaşırmıştım.
"Üzgünüm Akex ama kimseyle tanışacak havada değilim"
"Anladım neyse boşver."
Alex'in sesiyle uyandım. 'Sırina kalk. Uçak inmek üzere'.
Hafifçe yanağıma vurunca ister istemez gözlerimi açtım. Başımı Alex'in omzuna koymuştum. Açıkçası rahattı. Kafamı omzundan çekip pencereden dışarı baktım. Kocaman bir şehir. Buradan çok güzel gözüküyordu. Güneş tepede parlıyordu. Uçak yavaş yavaş iniyordu. En sonunda uçağın tekerleri yere değdi..Alex bizi sokaklarda dolaştırıp duruyordu. Ayaklarımın şiştiğinden emindim.
"Alex sen bu yolu bildiğinden eminmisin"
" Evet.. Bak geldik bile"
Gözlerimi açıp yolun karşısındaki binaya baktım. Dışı gümüşten inşa edilmişti anlaşılan. Parlak, büyük.
Kapısına geldik. Alex beklememiz gerek dedi. Bekliyorduk. Kalbim yerinden çıkacak gibi hızlı atıyordu. Birden büyük bronz kapılar ardına kadar açıldı. Tam karşımızda sandalyede oturan bir kadın vardı. Alex bana sessizce
"Bu enstitünün başkanı Bayan Kevin."
Kadını üzerinde siyah bir pelerin vardı. Pelerinin şapkasını yüzünü kapatacak kadar aşağı çekmişti. Sağında ve solunda üçer tane adam bize kızgın gözlerle bakıyorlardı. Ama hiç konuşmuyorlardı. Alex elindeki valizi kapının kenarına koydu bende onun yaptığını yaptım.
Salonun ortasına gittik. Salonun Üç tarafıda camlarla çevriliydi. Ama bir terslik vardı benimde. Şimdiye kadar birinin konuşması gerekiyordu. Ama ne başkan nede başka biri konuşuyordu. Birde merdivenlerden gelen bir ses tüm salonda çınladı bir adamın sesiydi.
"Melez, sizinle tanışmak büyük bir onur."
Sesin geldiği tarafa baktım. Bir adam. Büyücülerin giydiği pelerinlerden giymişti bu haliyle aynı Valvorine gibiydi.
Biz şaşkınlıkla adama döndük. Alex adamı tanımış gibi hemen suratını astı. Adam merdivenlerden inip yanımıza geldi ve tam önümüzde durdu. Ne ben nede Alex konuşuyordu. Sadece adamın dediklerini dinliyorduk.
"Sizi buraya ben çağırdım. Edward'ı ve James'i öldürdünüz ama bunun yanınıza kalacağını düşünmediniz heralde"
Alez sinirli bir şekilde konuştu
"Biz ne Edward'ı yada James'i öldürdük. Senin olacağını tahmin etmeliydim. Sebastian."
Sebastian. İlk defa görmüştüm ama... düşüncelerim Alexin konuşmasıyla bölündü.
"Abimin güçlerini aldın şimdide sıra bende mi, abi"
Ne abimi. Alex hakkında pek bor şey bilmiyordum sanırım. Şaşkın gözlerle hem Alex'e hemde karşımdaki adama bakıyordum.
Birden konuşmaya başladı."Aynen öyle kardeşim." Birden bilmediğim bir dilde konuşmaya başladı ve elini bize doğru kaldırdı.
Alex birden yüz üstü yere düştü. Dizlerim artık beni taşımıyordu sertçe yere düştüm. Tanrım gerçekten bizim güçlerimizi alacaktı...
Başımda durup"Kanatsız bir hava bükücü ne kadar acı. Ama merak etme seni bu sıkıntıdan kurtaracağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIM OL!
FantasyAŞK... İYİ...KÖTÜ ÖZEL GÜÇLERİ OLANLARIN, AŞKLARIDA ÖZEL OLMALI. AMA SIRİNA'NIN HİKAYESİNDE AŞKIN VE DÜNYANIN TÜM KÖTÜLÜKLERİNİ GÖRECEKSİNİZ. PEKİ KANATLARI OLAN ÇOCUK ONA GERİ DÖNECEK Mİ?