First Day

625 26 8
                                    

CALUM

"Günaydın Cally, lütfen gidip Vivienne'ı uyandırabilir misin?" dedi annem kibar bir ses tonu ile. Merdivenleri çıktım ve benim odamın yanındaki, Vivienne'ın, yani Kelsey'nin odasına girdim.
Çok güzel uyuyordu. Siyah saçları, kafasını koyduğu yastığın üzerinde dağılmıştı. Annemin bana aşağıdan seslenmesiyle, birkaç dakikadır onu izlediğimi fark ettim.

"Kelsey." dedim, ve onun yastığını tutup salladım. Güleceğini ve hemen uyanacağını falan düşündüm ama bu sadece düşünce olarak kaldı. Bana cevap olarak bacağıyla sert bir tekme attı ve acıyla inleyerek yere düştüm.

"Aman Tanrım! Üzgünüm,"

Bir şey demedim ve yattığım yerden öylece ona baktım. Dövüş dersi falan alıyor olmalıydı. Veya gerçekten sıkı spor yapıyordu.

"Banyoda biraz buz var, bekle de getireyim." dedi ve kalktı. Ben de bu sıra doğruldum ve yerde oturarak sırtımı yatağa yasladım. Eski odamı inceledim. Küçüklük fotoğraflarım bile duruyordu. Kels, çok fazla bir şey değiştirmemişti. Kitap rafı tamamen dolmuştu ve yeni posterler eklenmişti.

Kelsey'i beklerken cebimden telefonumu çıkardım ve biraz onunla ilgilendim. Çok geçmeden elinde buz torbasıyla geldi:
"Al bakalım." dedi bacağıma buzu koyarken.

Ona baktım ve teşekkür ettim.

"Bugün seni okula götüreceğim. Hazırlansan iyi olur. Yarım saate falan çıkarız."

KELSEY

"Tamam, seni okul çıkışı alırım." dedi Calum. Kafamı salladım ve önümde duran büyük bej rengi binanın içine doğru yürüdüm.

Herkes bana bakıyordu. Müdürün odasına girdim ve bir kadın beni durdurup ismimi sordu.
"Merhaba, Bayan," durdum ve yaka kartına baktım. "Bayan Pritchard. Ben, Kelsey Vivienne Wilkinson. Ders programını alabilir miyim? Burada yeniyim, belki Calum, Calum Hood bahsetmiştir."

"Elbette, sen onun şu yeni kız kardeşi olmalısın. Seni burada görmek güzel." dedi ve elime ders programı, ve dolap numaramı, anahtarlarla beraber verdi.

"Teşekkür ederim. İyi günler." dedim ve dolabıma gidip eşyalarımı bıraktıktan sonra, ders programıma baktım ve dersin ne olduğunu ve nerede olduğunu öğrenip sınıfa gittim.

Sınıfa giderken grup grup çocuklar benim arkamdan fısıldıyordu ve bu biraz beni rahatsız ediyordu. Neden konuştukları hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Merhaba Bay Ala, böldüğüm için özür dilerim. Üzgünüm biraz geciktim, burada yeniyim."

"Merhaba, sen Kelsey misin?" dedi.

"Evet." dedim ve gülümsedim.

Arka taraflardan bir kızı işaret etti. "Haley'nin yanına geçebilirsin." dedi ve dersine döndü.

Haley denilen kızın yanına oturdum ve kitaplarımı masaya koydum.

"Sen şu tüm erkeklerin konuştuğu kız mısın ha?" Tek kaşını kaldırdı. "Calum Hood bile konuşuyordu. Onu tanıyor musun?"

Kafamı salladım. "Evet, ağabeyim?"

"Ha? Calum'un bir kız kardeşi yok." dedi Haley. Gözlerimi devirdim ve derse döndüm.

CALUM

"Ashton, onun nasıl biri olduğunu tam olarak bilmiyorsun. O kötü biri değil."

"Dün, senin odandan içeri girdiğinde çok dramatik davranıyordu. Çok iyi biri değil gibi." dedi Ashton yanıt olarak, ve sinirlendim.

"Bir kitabı kapağının görünümü ile kandırma, Ashy."

Gözlerini devirdi.

Koridorda, dolabıma doğru yürürken bir grup kızı kavga ederken gördüm. Bu okulda kavgalar çok eğlenceli olurdu. Gidip ne olduğuna baktım. İki kız birbirine girmişti. Biri sanırım Olivia, ve yerde yatan diğeri ise kumral saçlı bir kız... "Kelsey?!" Siktir, bu kavga çok gereksizdi. Olivia ile ne işi vardı bunun? Aralarına girdim ve durmalarını söyledim.

"Ne oluyor burada?"

"Bu salak kız gereksiz yere sataşıyor," dedi Kels sadece, ve sustu.

"Evet, eğer yalan söylemeseydin bunu yapmazdım. Komik değil." dedi Olivia. Ne yalanından bahsediyordu?

"Yalan söylemedim! Biz çıkmıyoruz!" Ne? Kelsey ve beni çıkıyor diye mi biliyorlardı?

"Ah, tabii, evet. Çünkü siz güya kardeşsiniz."

"Geldiğim yerde hiç böyle saçmalıklar olmuyordu. Hiçbir zaman bu aileden olmayacağım. Asla! Benim ailem Kanada'da!" diye bağırdı Kelsey. Benim burada olduğumu fark etmesi için ona baktım ve o da arkasına döndüğü an kızardı. Sinirlenmiştim. Cidden bunları söylemiş olamazdı. "Calum, ben," dedi ve cidden pişman görünüyordu. "Ben bunları demek istemedim."

"Neden gidip senin 'gerçek' ailen ve 'gerçek' annen ile yaşamıyorsun?" dedim ve arkama bir daha bakmadan oradan uzaklaştım.

KELSEY

Calum'un arkasından koştum. Hiçbir zaman böyle bir şey dediğim için pişman olacağımı düşünmemiştim.

"Calum, dur!" durdu ve bana baktı.

"Lütfen dinle beni," dedim. "Bak, benim ailem beni istemiyordu ve ben bunu 10 yaşındayken anlamıştım. Şuanki olduğum gibi birine dünüştüğümde ise çok kötü hissetmiştim çünkü gerçekten kötü biri oldum. Daha önce hiç ağabeyim olmadı veya gerçek bir annem. Buna alışmam zaman alabilir. Lütfen bana bir şans ver."

"Son bir şans. Bu arada, aile olmamak gibi bir şansımız yok şuan." dedi hafif bir tebessümle.

Güldüm. Yani gerçek bir gülüşü, o sahte olanlardan değil.

"Pekala, o kız kimdi?"

"Oh, Olivia." dedi ve ekledi, "Kız arkadaşım."

Kız arkadaş?

"Viv, okul nasıldı tatlım?" sordu Joy.

"Çok kötüydü. İlk günden hiç arkadaşım olmadı ve Calum'un kız arkadaşı ile kavgaya girdim. Cehennemde gibi hissettim."

"Oh, demek Calum'un kız arkadaşı ile kavga ettiniz. Çıkıştın mı?" dedi Joy.

"Hayır, babam kızlarla kavgaya girmemem gerektiğini söyledi fakat ben dinlemedim. En azından dövmedim onu yani." gülümsedim.

Güldü. "Ben sana izin veriyorum. Bu salağa istediğini yapabilirsin, gerektiğinde tabii," dedi ve ikimiz de güldük. Joy, çok da kötü biri sayılmazdı.

Step Brother //Hood Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin