#6

120 27 8
                                    

Multimedya Asya

Gerizekalı çocuk ya. En nefret ettiğim tip. Her gün başka kızla birlikte olan. Ya bide bana ne diyo ' dodokloron tom opolmolok.' O kadar çok sinirlendim ki derse bile girmedim. Derse girip bir de onun pis pis sırıtmalarını çekemezdim. Nerdeyse öğleden sonramı burda geçirdim. Zaten pek gelende olmadı.
Son dersin tenefüsünde çantamı alıp okuldan çıktım. Özel okul olduğu için yoklama felan alınmıyor zaten. Annemlere gecikeceğimi söyleyip biraz gezdikten sonra bizim bara gittim. Çocuklarda çıkışta buraya gelirlerdi zaten. Genelde burda takılırdık.

Bar okulun 5-6 sokak aşağısında ki dar bir sokaktaydı. Bizim bar dememin nedeni barı Eren satın almıştı. Teyzem, Eren liseyi bitirince ona araba, eniştem de bu barı satın almıştı. Bayağı işlek bir bardı. Barın sakin olduğu günler çok nadir oluyordu.
   Kapıda ki adamlara selam verip içeri geçtim. Aynalarla kaplı gösterişli bir koridordan geçtikten sonra barın içine girdim. Eren aldıktan sonra buranın dekorunu değişmişti. Eski halide güzel görünsede şimdi ki haliyle kıyaslanamazdı. Barda genelde siyah ve gri renklerini kullanmıştı. Işıklandırmalarda da Ecem'in seçimiyle ağırlıklı olarak moru  kullanıp biraz renk katmışlardı. Gündüz olmasına rağmen yine içerisi tıklım tıklımdı. Tüm kızlar podyuma çıkar gibi gelmişti ve ben okuldan çıktığım gibi siyah şort ve beyaz tişörtle geldim.
  Bu bar her türlüsünden bulunduran bir bar değil. Öyle elini sallayan giremezdi yani.
VIP tarafına geçip L şeklindeki siyah deri koltuğa oturdum. Çantamı da bir kenara koyduktan sonra barmenden bir bira isteyip koltuğa iyice yayıldım. Aklımda bir ton bir şey vardı ve bunlardan kurtulmak istiyordum. Bu çocukta nerden girdi hayatıma. Biram gelince yavaş yavaş içmeye başladım. İçerken etraftakileri izliyordum. Çoğu benden büyüktü. Ama ne önemi var ki. Önemli olan buraya gelip kafa dağıtmaktı zaten.
" Kuzen ?" Sesin geldiği tarafa baktığımda Eren gelmişti. Onunda elinde bira vardı. Hayırdır der gibi bakıyordu. "Canım sıkıldı gelip içeyim dedim de sen napıyosun bu saatte burda. Ecem burda olduğunu biliyo mu ?" Hafif tebessüm edip " Biliyo tabi. Benimde canım sıkıldı geldim de dertli gibisin bir şey mi oldu ? Bak ben senin sadece kuzenin değil aynı zamanda abin,dostun,sırdaşınımda." Gerçekten öyleydi. Eren farklıydı. Her zaman yanımda olmuştu. Kerem'in ölümünden sonra bana en çok yardımı o etmişti. Beni en iyi o anlamıştı. Beni hep koruyup kollamıştı. Zor zamanlarımda hep yanımda olmuştu.
  Kerem onun en yakın arkadaşıydı. O da Kerem'den sonra çok üzüldü, yıprandı. "Kerem..."  diyip devamını getiremedim. Ne diyecektim ki çünkü. Kelimeler tıkanıp kalmıştı. Bir an yutkunamadım.
Eren'in de gözlerine hüzün çökmüştü. Onun içinde kolay değildi. Yavaş adımlarla yaklaşıp yanıma oturdu. Bir damla gözyaşım koluma düştüğünde ağladığımı fark ettim. Eren'de ağladığımı fark edip "Şsst sakin ol gözyaşlarınla onu geri getiremezsin. Kendini daha fazla yıpratma. Hayatına devam etmelisin elimizden gelen bir şey yok artık. O da senin mutlu olmanı isterdi."
O olmadan mutlu olabilir miyim? Hayır o bunu istemezdi. 'Seni hiç bırakmayacağım. Biz hiç ayrılmayacağız'  demişti bana kazanın olduğu gün. Peki ya neden sözünü tutmamıştı? Neden beni yalnız başıma bırakıp gitmişti?
  Yine derin düşüncelere dalmış gitmişken bizimkilerin bardan içeri girdiğini gördüm. Teker teker gelip oturdular.
"Bu gün de burda çok güzel kızlar varmış okuldan sonra çok iyi oldu buraya gelmemiz." Burak yine modundaydı.
"Bir rahat dur be Burak iki dakika kaşın gözün ayrı oynamasın." diye azarladı Aras.
Ecem zaten sevgilisini yiyecek gibi bakan kızlardan dolayı Eren'e yapışmıştı. Melis'de Burak gibi arayışlar içerisindeydi.
Rüzgar'dan dolayı onlara olan sinirimi unutsam da hala onlara da kırgındım. Kerem benim en hassas noktamdı. Ondan sonra hiç kimseyi düşünmedim ve onlar bana Rüzgar'la aramda bir şeyler olabileceğini ima ediyorlar. Tam bir saçmalık. Hayatıma biri girse bile -ki böyle bir şey büyük ihtimalle olmayacak- bu o olmamalı. Düşüncelere dalmış giderken Melis'in dürtmesiyle döndüm.
"Ne var Melis? "
"Ay kızım şurdaki sarışın çocuğu görüyor musun ?"
Gösterdiği yere bakınca bir elinde viski diğer elinde sigara olan sarışın çocuğu gördüm. Açıkçası mal  bir şeye benziyordu.
"Nolmuş çocuğa? "
"Taş gibi çocuk. Yanına gitsem mi ki acaba?"
Melisin bu erkek düşkünlüğü beni bir gün öldürecekti. Hayır yani gitgide hem cinslerimden soğuyodum.
"Ne yapmak istiyorsan onu yap Melis "
Gözlerini devirdikten sonra kalkıp çocuğun yanına gitti. Hayır şu kız artık erkeklerin peşinden koşmaması gerektiğini anlamalıydı artık.
Ağladığımdan dolayı makyajımın akmış olabileceğini düşünüp koltuklardan kalkıp lavaboya gittim. Ecem ve Eren burada da bordo ve gri renklerini kullanmıştı. Burayada lavabo demeye bin şahit lazım. Bizim salon kadar güzel döşenmişti. Aynaya baktığımda kötü görünüyordum. Metal kulbu kaldırıp yüzümü yıkadım. Dağılmış saçlarımı da biraz düzeltip makyajımı tazeledim. Lavabodan çıkıp bir bira alıp bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladım.
Ne zaman geldiğini anlayamamıştım ama Aras yanıma gelmişti. Elimdeki birayı alıp kafasına dikti. Bende barmenden bir bira almak için gittim. Yüksek metal bar taburesine oturduğumda Melis yanıma geldi. "Ay kızım çocuk yakından hoş değilmiş  yine en iyi şu" diyip birisini işaret ettiğinde kafamı işaret  ettiği tarafa çevirdim ve Rüzgar'ı gördüm.
  Yine mi bu çocuk. Baktığımda o da bakıyordu zaten. Sırıtınca önüme döndüm.  Tekrar ona baktığımda yavaş adımlarla bana doğru geliyordu. Bizimkilerin yanına gitmek için bar taburesinden kalkmaya yeltendiğimde çoktan yanıma gelmişti, kalkmamam için bileğimden tutmuştu ve konuşmaya başlamıştı.  " Naber asi? Bu gün derslerde göremedim derslerini ihmal etme canım ya sonra düşük alırsın bak biraz beni örnek al şu derslerine gir." diyip sırıttı.
"Hah tam bir örnek öğrencisin kızlarla ilişkilerinde falan olsun yani ne bileyim tam anlamıyla örneksin" diyip gözlerimi devirdim.
"Ayıptır söylemesi öyleyimdir"
"Yani bu kızlarda sende ne buluyorlarsa anlayamadım bir türlü." Onu gıcık etmek için böyle bir cümle kurmuştum. Yoksa çocukda boy var tip var kaslarıda var daha nolsun.Tabi ki kas. Kas önemli abi erkekte.
" Diyosun?"
Doyosoon. Hı diyorum nolmuş.
Ona biraz bakıp cevap vermeden önüme döndüm.
"Tipsiz olduğumu düşünüyorsun demek"
Ne kadar çok konuşuyor bu çocuk bir susmadı.
"Yani tam olarak öyle demedim ama öyle de diyebiliriz."
"mmm.. o zaman bir iddiaya girmeye ne dersin?"
"tamam derim"
"iddiamız şöyleki ben bir kızı tavlıyacağım bu tipsiz halimle sende bunun karşılığında benimle yemeğe çıkacaksın."
" ya tavlıyamazsan?" bu ihtimal biraz zor gibi ama olsun daha girdik bir iddiaya napalım. Yemeğe iddiayı o kazansada gitmiyeceğim için no problem.
"Bence böyle bir şey olmayacak ama olsun senin şartını da merak ettim"
Kendini beğenmiş tipsiz ukala.
Aklıma kötü bir fikir gelince şeytani gülüşümü yüzüme yerleştirdim.
"O havuz canavarının adı neydi?" dedim.
Havuz canavarı lafını duyunca gülmeye başladı.
"Cansu da o ne alaka şimdi?"
Iy adı Cansu mu hiç sevmem tam kendine göre bir isim.
Sürtük.
"Eğer bu ulvi görevde başarısız olursan Cansucuğunla alışverişe çıkmaya ne dersin?" diyip gülmeye başladım. O süslü sürtük çok alışverişde yapardı.
O da böyle olduğunu düşünmüş olacak ki yüzünü buruşturdu.
"Bekle ve izle" diyip ukalaca sırıtıp yanımdan geçerken ona bir omuz atmayı da ihmal etmedim.
Cool cool yürürken"Tipsiz" diye arkasından söylendim.
Ama ne yazık ki duymadı.
Yavaş adımları bir süre sonra bir kızın yanında durdu.
Bir saniye bir saniye o kimin yanına gitmişti öyle?
Melis miydi o?
Yanıp sönen renkli ışıklardan dolayı pek net göremesemde onun Melis olduğunu 1km öteden parlayan elbisesinden anlamıştım. Okuldan sonra gelmiş olsalarda eve gidip üstünü değişmeden gelmezdi zaten.
Süslü.
İddiayı kazanacağımı önceden küçük bir ihtimal düşünmüştüm. Ama şimdi o ihtimalimde puff diye havaya uçtu.
Melis zaten Rüzgar'da Rüzgar diyip duruyordu ve Rüzgar da onun yanına gitmişti.
Bir iddia uğruna benim samimi olduğum, her dakika sürü gibi beraber gezdiğimiz, yedigimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen gruptan bir kızın duygularıyla oynamasına izin vermem.
Bar taburesinden kalkıp sinirle yanlarına doğru ilerlerken biri kolumdan tutup beni durdurdu. Dönüp kolumu tutan kişiye baktım. Ben bizimkilerden biri olduğunu düşünmüştüm ama öyle değildi. Bu da kim?
Bu kol tutmalar falan ne iş der gibi kolumu tutan çocuğa baktığımda o da sorguladığımı anlamış olacak ki
"Merhaba ben Batı sende Asya olmalısın" derken hâlâ kolumu tutmaya devam ediyordu. Kolumu çekmeye çalıştığımda bu çalışmalarım başarısızlıkla sonuçlandı.
Rüzgar'la Melis ne alemde diye baktığımda Rüzgar Melisin dudaklarına yapıştı. Oha yani oha bu kısımdan bahsetmemişti. Melis erkek avcısı biri olsada kimseyi öpmemişti. Takılırdı sıkılınca bırakırdı. Şu kolumu tutan mal çocuk yüzünden Rüzgara suikast uygulamıyordum şu anda.
Melis'de halinden memnun olmalı ki ellerini Rüzgar'ın boynuna doladı.
Rüzgar ondan ayrılıp kafasını bana çevirdi. Göz kırpıp gelirken "Mission completed Asi görlll" diye bağırdı.
Yanıma gelirken arkasında maviş gözleri dolmuş bir Melis bırakmıştı. Şu lanet olası kolumu tutan çocuk yüzünden ne gidip Melis'i teselli edebiliyordum ne de Rüzgar'a saldırabiliyordum.

Sadece BizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin