Mina ve Deniz?

33 6 7
                                    

Sinirden titreyerek yazdığım mesajdan sonra cevap gelmedi.Gözlerimden benden izinsiz yaşlar süzülürken kafamda binlerce soru vardı; Başka biri mi var? Beni sevmiyor mu? Benden sıkıldı mı?...

Cevabını öğrenmek için birşeyler yapmalıydım.

Yapmamalıyım.Baksana istemiyor beni.

Belki de cidden birşey yapmamalıydım.

Orkun'a bir şans verebilirim?

Yok ya veremem, arkadaşım o benim.

Arkadaş arkadaştan hoşlanmaz Almina.

Kafamdaki tüm düşünceleri şimdilik bir kenara ittim.Gecenin bir yarısı olmasına rağmen Orkun'un çevrimiçi olduğunu gördüm.Hafif bir sinir geldiğini hissettim, telefonu da sıkıyordum.

Ben: Sen kime çevrimiçisin ve neden çevrimiçisin?

Yazıyor yazısını görüp beklemeye başladım.

Orkun: Gönlümü mü almak istiyorsun?

Ben: Senin alman gerekiyor.10 dakikaya bekliyorum.

Sakince konuşup aramızdaki soğukluğu bitirebilirdik.Çevrimiçi yazısı kaybolduğunda geleceğini anladım.

Yaklaşık 15 dakika sonra kapının çalınması ile oturduğum koltuktan kayarak kalktım ve kapıya doğru gittim.
Kapıyı açmamla elindeki poşetle bana bakan bir adet Orkun buldum.Siyahlı grili tişörtü ve siyah şortuyla uyumlu giyinmişti.Kapının önünden çekildiğimde içeri girdi ve bana döndü.

"Kim o, demeden kapıyı açmamalısın ya da delikten bakmadan..."

"Delikten bakmadığımı nerden biliyorsun?"

"Gözlerini nerde görsem tanırım çünkü." derken elindeki poşeti bana uzatıyordu.

Gözlerim parladı çünkü poşetin içinde dondurma vardı.Nadir kullandığım mutfağa koşup buzluğa dondurmayı atıp tekrar salona gittim.Orkun koltuğa oturmuş beni izliyordu.

"Eee ne konuşacağız?" dedi yanaklarını şişirerek.

"Şey şu Deniz olayı var ya..."

Orkun'un sinirlendiğini anlamak kolaydı.Sinirlendiğinde sağ şakağında belirginleşen damar atıyordu, çenesi geriliyor ve yumruklarını vurulabilecek heryere vuruyordu.Ama en korkutucusu gözlerinde oluşan siyahlıktı.Şimdi de sinirli olduğuna dair her belirtiyi gösteriyordu.

"Dur sakin ol.Bizim aramızda birşey yok.Yani olmadı da..."

"Yani? Ne dememi bekliyorsun?"

"Şey...Bilmiyorum.Eskiden böyle değildin Orkun."

"Ben artık kim olduğumu bilmiyorum Almina.Kimsenin en güzel güleni değilim,en çok sevdiği değilim.Kimsenin hayalleri değilim, vazgeçemediği hiç değilim.Sahi ben kimim?"

"Öyle düşünme.Vazgeçemediğimsin sen benim."

"Oysa sen benim herşeyimken..."

"Böyle söyleme.Denemek isterim aslında..."

Gözlerini açıp bana baktı.Şaşkındı.

"Ama karşılık verememekten, seni yaralamaktan korkuyorum."

"Beni sen yaralayabilirsin.Onur duyarım." dedikten sonra beni kendine çekti ve başımın üstünden öptü.

Uyandığımda aynı haldeydik.Öylece uyuyakalmıştık.Biraz Orkun'un uyurkenki mükemmelliğini izledim.Bu arada ondan hafif uzaklaşıp telefonuma uzandım.Tekrar ona baktığımda gözlerini açmıştı.

"Uyandırdım mı?"

"Sen değil.Kalbinin sesi, yani dünyanın en güzel şarkısı benden uzaklaştığında uyandım ve omzumdaki ağırlığın..." diyerek omzunu yalandan ovuşturdu.Gülerek koluna vurdum.

"Dışarı çıkmaya ne dersin?"

"Olur.Üstümü değiştirip geleceğim."

"Bende bir eve uğrayıp gelsem?"

Başımı sallarken merdivenlerden çıkıyordum.

Üstümü giydikten sonra saçlarımı taradım.Bu arada kapı çalmıştı.Kapıyı açtığımda Deniz'i görmemle kapıyı kapatmam bir oldu.Israrla çalıyordu kapıyı.

"Almina hadi aç kapıyı!"

"Hayır.Git burdan seni görmek istemiyorum!"

3 dakikalık bir sessizlikten sonra kapıyı yavaşça açtım ve Orkun'un önünde durmuş onu yumruklayıp tekmeleyen Deniz'i gördüm.Onlara doğru koşarken bir yandan da bağırıyordum.

"Deniz bırak onu!"

Yanlarına geldiğimde Deniz'i çeksem de gücüm yetmiyordu.Bu yüzden yapabileceğim tek şeyi yaptım.
Deniz'e yumruğumu indirip Orkun'a döndüm.Gözündeki morluk kötü görünüyordu.Sonra dudağına baktım, kanıyordu.Sinirle dönüp Deniz'e baktım.Çenesini tutmuş bana bakıyordu.
Orkun'u kaldırabildiğim kadar kaldırıp kolunun altından onu tuttum ve eve doğru yürümeye başladım.Orkun Deniz'den daha güçlüydü, bundan emindim.Ama neden bu hale gelmişti?
Onu koltuğa yatırıp yanına oturdum.Deniz'de gelmişti.Telefonumu alıp Mina'yı aradım.Belki Orkun için çorba yapmama yardım ederdi.Bu arada Orkun'un pansumanını yapmış çoktan bitirmiştim ve o da kendine gelmiş evin içinde yürüyordu bile.Bende bu arada Deniz'in yüzüne pansuman yapıyordum.
Mina geldiğinde Orkun kapıyı açtı.Mina, Deniz ve beni görür görmez yanımıza geldi.Eliyle elimi ittirip, Deniz'in yüzündeki yaralara dokundu.Sonra nihayet dönüp bir bana bir de Orkun'a baktı.Gözlerinde öfke vardı.Elini beline koydu.

"Bunu yaptığına inanamıyorum!"

"Neyi?" dememe kalmadan Mina elini kaldırmış bana doğru getiriyordu ki elimle bileğinden tuttum.Ayağa fırladım ve onu omzundan ittim.Bu arada Orkun ve Deniz gelmiş aramıza girmeye çalışıyordu.Sonunda Orkun beni göğsüne yasladı ve saçımı okşamaya başladı.Beni sakinleştireceğini biliyordu.Bizi böyle gören Deniz ise Mina'yı kendine çevirip dudaklarından öptü.
İçim acıyla kavrulurken Orkun'a dönüp sarıldım.Beni o anlıyordu.Bu arada onlar da birbirlerinden ayrılıp evimden çıkıp gittiler, sonunda.Ben de böylece kendimi koltuğa atıp tepinmeye başlayabildim.Ağlama ve çığlık karışımı birşey yapıyordum.Yumruklarım vurmaktan acıyordu.Biraz beni izledikten sonra yanıma gelen Orkun beni kendine çekti, eliyle de saçlarıma dokunuyordu.Sonunda dönüp onun yüzüne baktım.O da ağlıyordu.Kolumu beline doladım ve ağlamamı durdurmaya çalıştım.

"Anlat hadi bana."

"Ne anlatayım ki?"

"İçinden geçenleri?"

Derin bir nefes aldım.

"Sorun ne bilmiyorum.Güzel sevdim ama belki de yeterince güzel değilim..."

"Mina senden daha iyi değil.Senden kimse daha iyi değil.Güzellik o kadar da önemli değil zaten.Sevdiğin kişi dünyanın en güzeli gibi gelir sana.Gülüşü dünyanın en harika şeyi gibi, sesini duymadığında yaşayamayacakmışsın gibi gelir."

"Bunlar bana mıydı?"

Gülerek başını salladı.

"Ee daha içinden neler geçiyor?"

"Beni yaraladığı için onu öldürmek istiyorum, istemiyorum ah bilmiyorum.Mina'ya da ayrıca sinirliyim.Nasıl olur da...?!!" diyerek yeniden ayaklarımı yere sertçe vurdum.

"Üzgünüm, olanlar için yani."

"Özür dilemen gerekmiyor Orkun.Senin suçun değil.Asıl ben özür dilerim sana bunu yapmasına sebep olduğum için."

"Senin için dövülmek benim için bir onurdur."

Gülmeye başladım.

"Ben artık gideyim." diyerek ayağa kalktı.Bende peşinden kalkıp kapıya gittim.Yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra arabasına binip gitmesini izledim.

Siyaz - Siyah ve Gri'nin HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin