Orkun'u uğurladıktan sonra yatağıma yattım 12.00 civarı uyudum.
Uyandığımda yatakta doğruldum ve telefonumu elime aldım.Saat 13.00 olmuştu.
Nasıl yani bir saat mi uyumuştum?
Salak!
Tamam tamam şakaydı.Saçlarımı sağ omzuma alıp kokladım.O mutlu olduğum şampuan kokusu yoktu.Bu yüzden banyoya doğru üşengeç adımlarla ilerledim.
Soğuk bir duş iyi gelmişti.Üstüme spor gri şortumu üzerine de siyah bordo karnı açık tişörtümsü şeyi giydim.Saçlarımı da açık bıraktım ki saçlarımdan akan sular sırtımı serinletsin.
Evet, aklından saçma şeyleri geçir ki onu hatırlama... Good İdea.
Bu arada telefonum çalmaya başladı.Alıp açtım.
"ALMİNA!"
Telefonda gürleyen Orkun'du.
"Evet?"
"Sabahtan beri nerdesin ya meraktan çıldıracaktım!"
"Uyuyordum."
"Kapıyı aç."
Telefon kapandı.Hey bu benim taktiğimdi.Kapıyı gidip açtım.Orkun da içeri girdi.
"Neden benim taktiğimi kullandın?"derken ellerimi belime koymuş, dik dik ona bakıyordum.
"O anda düşündüğüm şey bu değildi.Kendine zarar verdiğini düşündüm."
"Ne? Neden öyle birşey yapayım ki?"Orkun gözlerini benden kaçırmıştı.Benden gizli işler çevirdiğini böyle anlıyordum.
"Orkun söyle!"
"Ben dünkü olaydan sonra... ve bugün gelirken onları beraber gördüm.Bildiğini sanıyordum.
"Bu muydu? Neden kendime zarar vereyim ki?"
"Onu seviyorsun?"derken acıyla gülümsedi.
"Hayır."
"Çocukluk yapma Almina."
"Tamam, belki öyle ama ben onu unutmak istiyorum zaten.Yardım edersin değil mi?"
"Bilmiyorum Almina."
"Zarar görmemi istemezsin herhalde?"
"Bu adil değil!"
İkimizde gülüyorduk.Sonunda Orkunla kahvaltıyı hazırladık da karnımızı doyurduk.Aslında daha çok o hazırladı ben öylece ortalarda dolandım.Orkun ile sinemadaki filmler hakkında konuşuyorduk ki Orkun'un telefonu çalmaya başladı.Bende kalkıp çay koydum.Tekrar masaya oturduğumda Orkun telefon konuşmasını bitirmişti.Merakla ona bakmam hoşuna gitmiş olmalı ki güldü.
"Arayan babamdı.Bu akşam bir davet mi ne varmış.Bizi orada istiyor."
"Bizi?"
"Seni ve beni."
"Tabi."
Telefonuma mesaj gelince şaşırıp bakakaldım.Gözlerimi ovalayıp tekrar gönderen kişiye baktım.
Gönderen: Mina
Ben dünkü olay için üzgünüm.Barışmaya ne dersin?Gözlerimi devirdim.
Gönderilen: Mina
Elbette.17.00'da bizde ol.Hazırlanmayı beceremezdim, hele bir davete tek başıma hazırlanmaya çalışmam komik olurdu.
Bu arada bana bakan Orkun'a döndüm."Bir sorun yok, değil mi?"
"Yok."
"Öyleyse akşam 7'de hazır ol."
Başımı sallarken o çoktan kapıya varmıştı.Ben yanına gidene kadar kapıdan çıkmış arabasına yürüyordu.Arkasından bağırmaya başladım.
"Hey! Bu masayı kaldırmadın? Bulaşıkları yıkamadın?Bunları kim yapacak?"
"Yaparsın sen."
"Ben mi? Bir de centilmen olacaksın! Hah!"
Kapıyı kapatıp hızla mutfağa gittim ve masayı topladım.Bulaşıkları da kullanmadığım bulaşık makinesine doldurdum.Yine koşarak odama gidip kitabımı okumaya başladım.
The Fault In Our Stars - Aynı Yıldızın Altında
Hazel'ı kıskanmaya başlamıştım.
Evet, kitap karakterini kıskanıyorum.Sanki siz kıskanmıyorsunuz!
Hiç durmadan okuduğum kitabı kapının zili çalınca bırakmak zorunda kalmıştım.Oflayarak yattığım yerden kalktım ve kapıya doğru yürümeye başladım.Kapıya varıp, açtım.Mina karşımda gülümsüyordu.Bende yapmacık bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirdim.
"Beni ne için çağırmıştın? Hazırlanmam gerekiyor."
"Benimde."
"Nereye?"
"Davet."
"Kimle?"
"Orkunla."
"Ne daveti?"
"Orkun'un babası.."
"Ay! Bizde oraya gidiyoruz!"
"Biz?"
"Denizle ben kızım!" diyerek odama gitmeye başladı.Bende arkasından onun taklidini yapıyordum.Ağzımı yayarak 'kızaağam!' dedim bu arada onun gibi elim belimde sağa doğru eğilerek.
Peşinden odama gittim.Mina'nın elinde bir zamanlar annemin bana zorla aldığı kırmızı uzun elbise duruyordu.Elbiseye bakarken gözlerinin parladığını görebiliyordum.Beni görünce gelip üstüme tuttu ve beni inceledi."Hadi giy!"
Giydiğim elbiseyle boy aynamın karşısında durdum.Yanımdan kafasını uzatmış bana bakıyordu Mina da.
"Bunun altına ne giyeceksin?"
"Ayakkabı."
"Hahaha.Komik Almina.Ayakkabıların nerde?"
"Şu dolabın içinde." dedim elimle gösterdiğim dolaba bakarken.
Oraya gidip topuklu ve bağcıklı kırmızı bir ayakkabı bulup yanıma geldi.Evet onu da annem almıştı.Zorla.Bana uzattığı ayakkabıları giymeye başladım.Bu arada Mina bana tuhaf tuhaf bakıyordu.
"Bu ayakkabılarla sanmıyorum yürüyebileceğini."
"Ya ben ne zaman evlencem ya!" diyerek internette dolanıp duran videoda ki adamı taklit ettim.Tabi sosyete Mina anlamamıştı.
Ayağa kalkıp topuklularla ustaca yürümeye başladığımda gözlerini açarak bana baktı."Sen nasıl?"
"Biz de mağarada büyümedik heralde.Bizi kurtlarda büyütmedi.Annem zorla öğretmişti."
"Saçına ne yapsak?" diyerek saçlarımda ellerini gezdirmeye başladı.
"Bu hareketli elbiseye ne saçı ya?" diyerek saç işinden kaçtım ama makyaj için aynı şeyi söyleyemem.Beni yakaladı ve makyaj yaptı.O da evine gidip hazırlanacakmış bu yüzden orda görüşürüz diyerek evimden gitti.Böylece 19.00'da hazırdım.Orkun mesaj atar atmaz aşağı indim ve olduğum yerde kaldım.
Ağzım yere düşmüştü kesin.
Multimedia'da Almina var.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyaz - Siyah ve Gri'nin Hikâyesi
Chick-LitAlmina için simsiyah olan bu hayata Deniz adımını attığında beyazlaşacak olan herşeyin bir bedeli var.Almina bu bedeli ödemeye hazır mı?