"Yağmur?"
Bakışlarımı yerden çekip karşımdaki masada oturan, saçlarını at kuyruğu şeklinde bağlamış siyah saçlı, kahverengi gözlü kadına çevirdim.
"Evet bayan?" Dudaklarımı ısırıp gözlerimi tekrardan aşağıya doğru devirdim.
"Bana o günü neden anlatmıyorsun?" Diye sakin bir tonda istekte bulundu.
Tekrardan bakışlarımı yerden çektim ve karşımdaki Psikoloğun kahverengi gözlerine diktim. Çoğu insan gibi bir kaç saniyeden fazla bakınca sarı gözlerime kaşlarını kaldırarak etkilendiğini gösteriyordu. Buraya annemin yoğun istekleri doğrultusunda gelmiştim. O akşam yaşadığım taciz olayından sonra annem psikolojik olarak destek almam gerektiğini düşünüyordu. Oysa bazı akşamlar rüyamda o gri gözlü çocuğu görmek dışında pek psikolojik olarak etkisi olmamıştı o gecenin. Bakışlarımı odada şöyle bir gezdikten sonra –kitaplık, bir kaç çiçek ve duvarla asılı olan tablolar vardı odada- kadına tekrardan döndüm.
"Peki." Dedim. "İşin aslı part-time çalılştığım yerden çıkmış ve fazla geç kalmamak için kestirme sokaklardan bir tanesine girmiştim. O sırada annemle konuşuyordum telefonu kapattıktan sonra yürümeye devam ettim ve bir kaç saniye kadar sonra aniden takip edilmeye başladığımı hissettim. Nitekim öyleydi takip ediliyordum. Başta bir kişinin beni takip ettiğini sandım. Arkama bakmaya korkuyordum ama sonra biri, 'onu yakala ve üçümüz güzel bir gece geçirelim.' Tarzı bir şey söyledi ve o konuşmanın etkisiyle arkamda varlığını hissettiğim kişiye döndüm ve onu gördüm. Diğer ikisi daha gerideydi ve sokak fazlasıyla karanlıktı yüzlerini göremedim fakat onu gördüm. Gri gözlerini, kapüşonu altında sakladığı yüzüne doğru dökülen uzun sarı saçlarını ve kırmızı dolgun dudaklarını... Anlayacağınız bir kızın görüp bir daha unutamayacağı bir yüze sahipti."
Konuşmalarımı tamamladığımda kadının elindeki not defterine bir kaç şey daha yazıp tekrardan bana döndü. Yüzüne kondurduğu gülümseme ile bir kaç saniye beni süzdükten sonra oturduğu deri ve muhtemelen rahat koltukta doğrulup ellerini masaya dayadı ve derin bir nefes alıp:
"Psikolojik olarak destek alacak kadar kötü bir halde olduğunu düşünmüyorum." Dedi ve beni anneme karşı haklı çıkardı. Eğer şuan dışarıda beni bekliyor olmasaydı yüzüne attığım bakışlar kesinlikle galip bir insanın bakışları olurdu. "Ama kabuslar görmen birazda olsa etkilendiğini gösteriyor bana. Bir kaç ilaç yazdım onları kullan ve haftaya tekrardan gel. Ve unutma, o gün geçmişte kaldı ve muhtemelen o çocuğu bir daha görmeyeceksin. Sen o akşamdan etkilenmemişsin o çocuktan etkilenmişsin. Muhtemelen seni korkutan odur."
Söylediklerini anlamakta zorluk çektim. Neden aptal bir keşin bakışları beni etkilemişti ki? Çok saçmaydı. O gözlerin bir insanın içini ürpertecek cinsten olduğunu kabul ediyordum. Aynı benim sarı renkteki gözlerime insanların verdiği tepki gibi, ama o gözler daha çok insanı korkutuyordu. Sanki dili varda sana bir şeyler söylüyormuş gibiydi.
Doktorun söylediklerini başım ile onayladım ve odadan çıktım. Bekleme koltuğuna oturmuş elindeki dergiyi okuyan annem beni fark edince dergiyi önündeki camdan sehpaya bıraktı ve ayaklanıp bana bir bakış attıktan sonra yanımdan geçip odaya girdi. Bu sefer galiba ben bekleme koltuğuna geçecek ve o içinde saçmalıklarla dolu olan dergiyi okuyacaktım.
Sürükleyici olmayan ama dakikalardır içeride olan annemin hâlâ dışarıya çıkmamasından yarısına kadar geldiğim dergiyi bunalmış bir şekilde sehpaya bıraktım. Ünlülerin hayatları ve onlar hakkında yazılan dedikodular yada saçma zayıflama diyetleri kesinlikle ilgimi çekmiyordu. Ayağı kalkıp volta atmaya başladıktan bir kaç dakika sonra kapı açıldı ve annem dışarı çıktı. Yüzündeki gülümsemesi ile yanıma gelip, "Gidiyoruz Yağmur." Dedi. Muhtemelen doktor ona durumu izah etmiş ve pek ciddi bir şeyim olmadığını söylemişti. Ama annem beni dinlemeyip buralara kadar getirmiş ve biraz eli cebine gitmişti. Babam hayatını kaybettikten sonra –evet aradan geçen uzun zaman galiba beni bu duruma alıştırmıştı- maddi olarak biraz daralmıştık ve bu yüzden bu tarz fuzili harcamalar bizi daha fazla sıkıntıya sokmaktan öteye geçmiyordu. Babam o gün iş dönüşü trafik kazası geçirip bir kamyonun altında kalmasaydı, bugün kesinlikle çok daha iyi durumda olurduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Beyaz Tonu
Novela Juvenil"O siyahın içinde doğmuş beyazdı, Gri gözleri vahşet doluydu... Ama o vahşetin arkasında bir çocuk saklanıyordu, Ve ben o çocuğa aşık oluyordum... " Yağmur on sekiz yaşında, başarılı bir lise öğrencisidir. Bir gün part-time çalıştığı işten geç ç...