ooAdsız Bölüm 1

246 11 2
                                    

Kahretsin! Aptal gibi bakmamışım koltuk numarasına... Ne cam kenarı? Ne koridor tarafı? Tam ortadaki koltuk... Bir bilete bir cam kenarına kurulmuş adama baktım. Hiç fena sayılmazdı ama konumuz bu değildi şimdi. İmkânsız, ortada gidemezdim. 27 uçuşta da hep cam kenarında oturmuştum.

-Affedersiniz yer değiştirebilir miyiz?

Adam kafasını kaldırıp baktı:

-Niyeymiş o?

-Ben ortada oturamam.

-Kenarda oturun.

-Ama hep cam kenarında otururum.

-Öyleyse bilet ayırttırırken söyleseydiniz.

Sanki ben bilmiyorum söylemesini.

-Bileti ben ayırttırmadım. Yoksa mutlaka söylerdim.

-Ayırttırana söyleseydiniz ya...

Tövbe yarabbi! Çattık... Karşında bir hanım var. Zora koşmasana. Yok! Başka çare yok. Son kozu oynayacağız artık. Yüzümü astım, sesimi buzlandırdım. Soğuk bir ifade ile:

-Ya bu benim son arzumsa...

Bu sefer olmuştu. Kalkacan işte oradan. Ne diye beni zora koşuyorsun. Vakit kaybı resmen...

"Buyurun!"dedi ve yerin/mden kalktı.

-Oh! Artık uçak kalkabilir.

Koltuğa iyice yerleştim. Hostesten bir yastık alıp arkama koydum. Çantadan Sophie Kinsella kitabımı çıkardım. Yolculukta ideal. Şeker gibi, eriyip gidiyor. Yanımdaki yakışıklı göz ucuyla kitaba baktı, biraz hafif bulmuş olacak ki burnunu kıvırdı. Yolculukda da Kafka okuyacak değilim ya! Nereden çıkardığını görmediğim kitabı dizlerinin üstüne koydu. Haruki Murakami- Sahilde Kafka... İyi ki Nietzsche falan dememişim. Irvin Yalom'un Nietzsche Ağladığında'sını çıkarırdı, ben de şakkadanak bayılırdım. Yok, bayılma olayını daha önemli şeylere saklamalıyım. Beyefendi entel olduğunu gösterecek. Aman şu üç günlük dünyada bütün klasikleri hatmetsem ne olur? He oku sen Haruki'yi, kuş kondururlar.

"Hiç kendimi kasamam, zamanım kıymetli." dedim.

"Efendim?"

-Yolculuk için diyorum. Daha eğlenceli kitaplar okurum.

Yine kitaba burun kıvırarak baktı.

"Ben bunu bu hafta bitirmek zorundayım." dedi.

Hımm, zorunda demek:

A şıkkı: editör

B şıkkı: eleştirmen

C şıkkı: yayınevi sahibi

D şıkkı: çatlak

Kitabı açıp okumaya başladı. Hem de bir açıklama yapmadan. Ama ben öğrenemezsem çatlarım. Böylece çatlaklık payesi benim şıkkım olur. Bu arada koridor kenarına uzun bacaklı, ince belli, siyah kıvırcık saçlı, otuzların başında bir afet oturdu. Anında yer seçimimden nefret ettim. Al sen cam kenarında oturacağım diye Olivier Martinez tipli enteli Rihanna'nın kucağına at. Neyse Rihanna'nın icabına sonra bakarız. Önce neden kitabı bu hafta bitirmesi gerekliymiş onu öğreneyim de rahatlayayım.

-Neden bu hafta bitirmeniz gerekli?

-Neyi?

Şu konuşma anlarını ya da olayları da başa saracak bir mekanizma olsa... Biraz geri sararsın:

"Ben bunu bu hafta bitirmek zorundayım." der ve orada durdurursun.

-Kitabı?

-Ha!Evet,kitabı...

SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin